Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Köyde küçük bir bahçemiz var. Bir kısmı çim. Bir kısmında kendi yaptığım büyük sandıklarda domates biber yetiştiriyorum. Toprakla uğraşmak kadar insanı sakinleştiren başka bir şey olamaz sanırım.

        Bir iki yıl önce bahçede uğraşırken, köyden bir komşu geldi yanıma.

        “Çimlerde ayrık otları var, dikkat et” dedi.

        Ayrık otlarına nasıl dikkat edeceğimi sordum.

        “Gördüğün yerde hemen kopartacaksın. Böyle yapmazsan baş edemezsin sonra, her yanı sararlar” dedi.

        Doğrusu çok önemsemedim bu uyarıyı.

        Sonra baktım çimlerdeki farklı otlar artmaya başladı.

        Gördüğüm yerde kopardım ama yine de çok üzerine düşmedim.

        Ertesi sene yonca türü bir ot bitti bahçede. Ziraat mühendisi arkadaşımı aradım.

        “Yoncaya benzer ama aslında ayrık otudur. Onları koparmazsan kök salar, her yere yayılır ve çimleri çürütür” dedi.

        Çocuklarla beraber otları ayıklamaya çalıştık, baş edemeyince, “Bu da yeşillik nasılsa” diyerek bıraktık.

        Sonra bu yonca çiçek açan bir bitkiye dönüştü.

        Güzel görünümlü çiçek diye ellemedik.

        Çiçeği var ama çimlerin altından görünmeyecek şekilde her yere uzanan kolları varmış meğer. Çimlerin üzerini kaplayıp yavaş yavaş boğuyor. Toprağın bütün suyunu alıp, çoraklaştırıyor.

        Sorunun ciddi olduğunu gördüm.

        Ayrık otunu ayıklamak için daha çok çaba sarf ettim.

        Lakin toprak altında kök saldığını, kollarının birçok yere uzandığını görünce şaşırdım kaldım.

        Acem Halısı çiçeğinin olduğu alanı tamamen ele geçirmiş. Mecburen güzelim çiçeği sökmek zorunda kaldım.

        İlaç kullanarak bu çiçek görünümlü ayrık otundan kurtulabileceğimi söylediler.

        Kullandık. Kâr etmedi.

        Bir gün eve yakın yerde bir ayrık otunu koparırken, baktım ucu ilerliyor. Kökünü bulmak için takip ettim. Bir de baktım evin temeline doğru gidiyor. Yarım metre toprağı kazdım ve eve doğru giden kökleri öyle buldum.

        Zor kurtuldum.

        Bu yetmezmiş gibi, bir süre sonra bu kez kabak çiçeğine benzeyen bir bitki daha görüldü bahçede.

        Yaprak açıyor ama altındaki çimi bu da öldürüyor. Bu da farklı bir ayrık otuymuş.

        Bunu da koparmaya çalıştım. Hepsinden kötü çıktı.

        Yaprak açıp ortaya çıkmadan önce meğer toprağa kök salıyormuş. Kökü çıkarmak için çok uğraşıyordum ama çok derine işlediğinden yarısından kopuyor kök, bir iki hafta sonra oradan yeniden çıkıyordu.

        Ziraat mühendisi arkadaşım:

        “Bu ayrık otunu daha küçükken fark etmemişsin. O da küçük görünüp derinlere kök salmış. Şimdi orayı kazmadan kökünü bulamazsın.”

        Bitkileri kökten çıkartan bir el aleti var. Onlardan aldım fakat alet kırıldı. O kadar tuhaf bir ayrık otuyla karşı karşıyaydım.

        İşin ilginci yonca biçiminde olan, çiçek görünümlü olan ve kabak çiçeği gibi olan ayrık otlarının hepsi birden çıkmaya başladı.

        Sanki birbirlerini besliyor, destekliyor ve çimleri kurutup, her yere hakim oluyor, toprak gittikçe çoraklaşmaya başlıyordu.

        Çimden iyi anlayan biri geldi, bahçeyi inceledi.

        “Sen vaktinde müdahale etmemişsin.

        Ayrık otlarını düzenli olarak takip etmen ve her gördüğünde koparman lazımdı.

        Şimdi derinden her tarafa yayılmış.

        Bir yerden kopardığında başka yerden çıkıyor.

        Senin çimlerin artık mera oldu. Geçmiş olsun.”

        Köydeki komşumu ilk gün dileyecektim.

        Bunu anladım ama geç kaldım.

        Diğer Yazılar