Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ağacın muhteşem enerjisi, güzel kokusu, huzur veren rengi yüzünden marangozluk işlerine merak saldım birkaç yıldır.

        Ancak bu bir ustalık, bir eğitim işidir aynı zamanda.

        Bunu da ancak bir ustadan öğrenebilirsiniz.

        Ben de ağaçtan çok iyi anlayan ve kesilse bile ağacın hala canlı olduğuna inanan çok değerli birini buldum: Nazım Usta.

        Bana marangozluğun temel ilkelerini öğretirken şunu söyledi ilk:

        “Bir eşya yaparken ağacı doğru kesmemiz gerekir. Bunun için ölçüsünden, doğruluğundan şüphe etmeyeceğimiz bir referansa, hiza alacağımız bir zemine ihtiyacımız vardır. İlk önce onu tespit ederek başlayacağız işe.”

        Planya, torna, gönye gibi araçların hassas ve doğru ölçüleri vardır.

        Keresteleri, kütükleri bu araçların doğru çizgisini kendimize hiza alarak kesmeye başladık.

        Bu sayede şekli belirsiz olan bir ağaç, düzgün ölçülerle kesiliyor ve yapmak istediğimiz eşya için düzgün parçalar yapıyorduk.

        Böylece ölçüsü düzgün sehpa, abajur, ecza dolabı, çerçeve gibi birçok eşya yaptım.

        Aslında ustamın bana öğrettiği ilk şey, hayatta da çok lazım olan bir ilkeydi.

        İnsan sadece doğruluğundan ve ölçüsünden şüphe etmediği şeyi hiza alarak hayatını düzene sokabilir.

        Yamuk yumuk olan bir ağacı, ölçüsü bilinmeyen bir keresteyi nasıl ki planyanın düzgün yüzünü hiza alarak doğru kesebiliyorsak, hayatımızdaki yanlışı, belirsizliği ancak adaletin terazisine koyarak düzeltebiliriz.

        Bugün yitik hakikatin sancısını çekiyor insanlar.

        Kamuoyunda akla zarar verecek kadar sarsıcı iddiaların, suçlamaların hangisi doğru, hangisi yanlış bilemiyorlar.

        “Hakikat hangisi, doğru nerede, yanlış olan ne...?” bunların cevabını nasıl öğreneceğimizi bilemiyoruz.

        İşte burada şaşmaz bir referans kaynağı olarak hiza alacağımız yer, adalet mekanizması olması gerekir.

        Kimin doğru, kimin yanlış söylediğini, hangi sözün doğru olduğunu başka da tespit edecek bir ölçü aracı yok elimizde.

        Doğru referans noktamız yoksa, yani adalet mekanizmamız bulunmuyorsa, yaptığımız birçok şey hatalı sonuç verecektir.

        Adalet terazisine konulmamış her şeyin ağırlığı hatalı olabilir.

        Adaleti hiza almadan yaptığımız tüm icraatlar, eserler yanlış sonuçlar doğurabilir.

        Bu yüzdendir ki bir devletin yaşam kaynağı ekonomik zenginlik değil, adalet mekanizmasının gücüdür.

        Bir devletin hiza alacağı doğruluk çizgisi sadece adalettir.

        Hayatımızda birey olarak da bunu yapmalıyız.

        İçimizde de bir adalet mekanizması vardır ve yargıcı vicdandır.

        Onun sesine kulak verdiğimizde, onun sözüne göre hiza aldığımızda hayatta yanlış yapmayız.

        Bir devlet adalet mekanizmasıyla, insan da vicdanının sesiyle ancak doğru kararlar verebilir.

        Bundan yoksun olduğumuz sürece yitik hakikati bulamayız.

        Diğer Yazılar