Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sedat Peker’in her paylaşımından sonra ortalık karışırdı.

        Ancak bu sefer farklı birkaç şey oldu.

        Örneğin siyaset aktif olarak bu tartışmalara girdi.

        Muhalefet partileri ardı ardına iddialar konusunda suç duyurusunda bulundu. Liderler açıklama yaptı, olaya müdahil oldu.

        Daha önce iddialarda adı geçenler sessiz kalmayı tercih ederdi, bu sefer böyle olmadı.

        İddialarda adı geçen birçok kişi iftiraya uğradığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

        Aslında olması gereken de buydu.

        Sedat Peker suç örgütü liderliğinden hüküm giydiği gerekçesiyle kimse bu iddialara cevap vermiyor ya da yargıya başvurmuyordu önceden.

        Oysa kimden gelirse gelsin, suçlanmış, iftiraya uğramış olduğunu düşünen herkesin kayıtlara geçmesi için bu iddiaları reddetmesi, sonra da yargıya başvurması gerekirdi.

        Sanırım ilk defa bunlar yaşandı.

        Milletvekilleri, kurumlar ve ismi geçenler birbiri ardına açıklama yaptı ve yargıya başvurdu.

        Ortalığı toz duman eden iddiaların, suçlamaların odağında yer alan Ünsal Ban yurt dışına kaçarken yakalandı. Belki başka bir suçlamadan dolayı gözaltına alındı ama bir gözaltı da ilk defa oluyor sanırım.

        Sedat Peker her defasında elinde büyük bir arşivin olduğunu, daha sarsıcı şeylerin yaşanacağını söylüyor.

        Doğrusu herkes açıkladığı şeyler karşısında da şok oluyor.

        Ancak neyin doğru, neyin yanlış, neyin gerçek, neyin uydurma olduğu o kadar belirsiz, o kadar karmaşık ki işin içinden çıkılmaz bir hale giriliyor her defasında.

        Bir kısım insanlar açıklamaları yapanın kimliğine, geçmişine, sabıkasına bakarak toptan reddederken, bir kısmı da söylenen her şeyin doğru olduğuna inanıyor.

        Bu kaostan çıkmanın tek yolu, yargının devreye girmesi.

        Büyük bir kesim, güven kaybeden yargı devreye girse de sonuca şüpheyle bakacaktır.

        Burada hazır birçok suç duyurusu yapılmışken, Sedat Peker’in iddialarının asılsız olduğunu düşünen iktidar çevresi, güven veren bir yargı mekanizması kurarak ülkeyi bu kaotik ortamdan çıkarmakla yükümlüdür.

        Bunu bir an önce yapmazsa yargının, dolayısı ile iktidarın üzerinde sisli bir şaibe kalacaktır.

        Bağımsız, herkese güven veren, şeffaf bir yargı mekanizması inşa edilmeli acilen.

        Yoksa haksız yere insanlar suçlanabilir, haksız yere itibarlar zedelenebilir, haksız yere suçlular suçsuzmuş gibi aramızda dolaşabilir aynı zamanda.

        Başka türlü bu kaostan çıkış yılı yolu göremiyorum.

        "Dürüst insana ihtiyacımız var"

        "Dürüst insana ihtiyacımız var"
        0:00 / 0:00

        Vakit buldukça şehirlerin yanı sıra ilçelere giderek oralarda nabız tutmaya çalışıyorum.

        Buralarda hayat pahalılığı, şehirleşme, tarım gibi konulara bakıyor ve insan hikayeleri dinliyorum.

        Akyazı, Sakarya’nın küçük ama önemli ilçelerinden biri.

        Namı diğer büyük ilçelerden daha fazla aslında. Bir zamanlar silah, uyuşturucu ve illegal işlerden dolayı adı çok duyulurdu Türkiye’de.

        Şimdi çok şükür, bu kötü işler bitti. Kendi halinde, gelişmeye çalışan, halkının ekonomik durumu iyi olan bir ilçe.

        NADİR BORÇSUZ BELEDİYELERDEN BİRİ

        Belediye Başkanı Bilal Soykan sahada çok bulunmasından olsa gerek yüzünde güneş yanığı izleri taşıyor.

        Canla başla yapmaya çalıştığı, belki diğer şehirler, ilçeler için küçük ama Akyazı için büyük yatırımları gezdiriyor bana.

        Yeni kapalı spor salonu, yüzme havuzu, terminal binası bunların arasında.

        En takdir ettiğim şey, belediyenin ne devlete ne de özel sektöre borcu olması.

        Çoğu belediyenin büyük ekonomik sıkıntı çektiği günlerde, Türkiye’de hiç borcu olmayan belediye ya bir tanedir ya iki.

        REKLAM

        Başkanla uzun sohbetlerimiz arasında özeleştiri yaptığını, hataları gördüğünü fark ettim. Bu son zamanlarda pek göremediğim bir özellik siyasilerde.

        2023 yılında AK Parti’nin kesin kazanacağına inanıyor. % 71 oy aldığı Akyazı’da böyle düşünmesi normal.

        En çok beğendiğim sözü şu oldu:

        “Bizim partiden ya da başka partiden fark etmez, Türkiye’nin en çok ihtiyaç duyduğu şey dürüst insandır. Var gücümüzle dürüst, namuslu insan yetiştirmek zorundayız.”

        MISIR VE FINDIK ZENGİNİ İLÇE

        Sakarya Türkiye’nin en büyük mısır üreticisi. Akyazı da mısırda en iddialı ilçesi.

        Göz alabildiğince büyük mısır tarlaları var. Bir de fındık bahçeleri.

        Bu iki değerli ürün sayesinde ilçe halkının ekonomik durumu iyi.

        Çok sayıda büyük sanayi tesisini de buna eklerseniz, ilçede ekonomik kriz, diğer yerlere oranla daha az hasarla seyrediyor burada.

        Ancak ilçe, olması gerektiği kadar çok gelişmiş değil yine de.

        Yollar, şehirleşme, binaların mimarisi, kurumsal yapılar biraz geriden geliyor.

        Bunun bir kısmını büyükşehir yasasına, bir kısmını da önceki belediyelerin ağır borç mirasına bağlayanlar var. Bir küçük terminalinin dahi olmaması önemli bir eksiklik mesela. Yeni yapılıyor.

        SOKAK HAYVANLARI SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?

        Orman içinde on dönüm arazide büyük bir hayvan barınağı kurmuş belediye. Buranın sorumluluğu da, hayvanlara çocukları gibi davranan Veteriner Leyla Coşkun’a verilmiş.

        REKLAM

        Sokak hayvanlarından mustarip olan biri olarak burayı görmek istedim. Tabii bu sorunu nasıl çözeceğimizi de konuşmak istiyordum.

        Barınak oldukça düzenli. Karantina, gebe köpekler, hastalıklı olanlar, özürlü olanlar, yasaklı ırklar gibi birçok bölümü var.

        Aylık 100 bin TL masraf ediliyor buraya. Bu kadar küçük bir belediye için iyi para aslında.

        Köpeklere yemek artıkları verilmiyor. Tamamı köpekler için hazırlanmış yiyeceklerle besleniyor.

        Gelen köpekler kısırlaştırılıyor. Bir kısırlaştırma işlemi 4-5 dakika sürüyor ve maliyeti 100 TL. Özel veterinerlerde 1500 TL. Arada çok büyük fark var.

        KANUNDA DEĞİŞİKLİK ŞART

        Belediye Başkanı kanunda değişiklik yapılmadan sokak hayvanlarıyla ilgili sorunun çözülemeyeceği kanaatinde.

        Sokaktan alınan bir köpek kısırlaştırıldıktan sonra tekrar alındığı yere bırakılmak zorunda. Toplu olarak da köpekler alınıp kısırlaştırılamıyor ya da barınakta alıkonulamıyor.

        “Biz buradaki barınağı 700 dönüme kadar çıkartabiliriz. Kanuni değişiklikler yapılsa hem sokak köpekleri daha iyi şartlarda yaşar, hem de şehirde insanların bu konudaki şikayetleri biter” diyor Başkan Soykan.

        Köpeklerden “misafir ve çocuklar” diye bahseden Veteriner Leyla Coşkun sorunun sadece kanuni düzenlemeyle değil, insanların hayvanlar konusunda bilinçlendirilmesiyle de ilgili olduğunu söylüyor.

        “Hayvanların sahiplendirilmesi, hayvan sahibi olanların yavruları sokaklara bırakmaması, hayvanlara eziyet edilmemesi ve barınak sayılarının arttırılması gibi çok sayıda etken var. Avrupa bu sorunu kısa süre içinde çözmedi. Uzun süren bir çalışmayla halletti” diyor.

        REKLAM

        Aslında bizim de istediğimiz Avrupa şehirlerinde olduğu gibi sokakta başıboş kedi ve köpek görmemek ve saldırıya uğramamak.

        Ancak bu konuda hükümetin başarılı olduğu söylenemez.

        Çıkarılan kanun sorunu çözemediği gibi, yerel yöneticilerle hayvan severleri sinir harbine soktu.

        Hayvan severlerin herkesi ürküten bir lobi ağı var. Akyazı gibi küçük bir yerde bile bu lobinin korkusu hissediliyor.

        Diğer Yazılar