Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AK Parti Mehmet Ali Çelebi’yi, İYİ Parti A. Eşref Fakıbaba’yı transfer edince sezonun açılışı iyice görünür oldu. Oysa bir süredir eski yeni milletvekilleri, siyasetçiler, tanınmış isimler yeni parti arayışları nedeniyle görüşmeler yapmıyordu.

        Görüşmeler anlaşmaya vardıkça, parti değiştirme haberlerini ve rozet takma törenlerini daha çok duyacağız.

        SEÇİMLER ÖNCESİ TRANSFERLER VE KATILIMLAR ARTAR

        Milletvekili seçimlerinde siyasete girmek isteyenler, devam etmek isteyenler hareketlenir. Partiler de seçimlerde fark yaratmak ve etki oluşturmak için benzer çalışmalara hız verirler.

        Bu, kesin milletvekili listeleri Yüksek Seçim Kurulu'na teslim edilene kadar devam eden bir hareketliliktir.

        Mevcut milletvekilleri içinde partisiyle, şehirdeki teşkilatlarla anlaşamayanlar, aday gösterilmeyeceğini düşünenler; seçilecekleri yerin garantisini veren, kendisine yakın başka partilerle temas kurar bir şekilde.

        Yer garantisi, parti liderinin rozet takma şartı ararlar genellikle. Bir şehirde siyasi ağırlığı fazla olan milletvekilleri (Fakıbaba gibi) beraberinde getireceği isimler için de garanti isterler.

        Siyasi partiler çok önemsedikleri isimleri transfer etmek istediklerinde, bakanlık, genel başkan yardımcılığı, genel başkan danışmanlığı gibi makamlar da teklif eder.

        BÜYÜK PARTİLER AVANTAJLI

        Bu transfer döneminde baraj sorunu olmayan partiler daha avantajlı durumda. Zaten AK Parti, CHP, İYİ Parti görüldüğü gibi transfer haberlerinde öne çıkan partiler. İnsanlar siyaset yapmak için bir yola çıkacaksa büyük partileri daha çok tercih eder doğal olarak.

        Ancak fikirsel birliktelik, güçlü geçmiş bağları olanlar favori partilerin haricinde, diğer partilere de katılabilirler.

        Partiler güçlü olduklarını, ilgi odağı haline geldiklerini, seçimlerde başarı elde edeceklerini bu transferle göstermek isterler.

        Katılım yoğunluğu seçmende bir etki yaratır kuşkusuz.

        Eğer iyi yönetilirse bir parti bu katılımlardan yüzey dalgası yaratıp, cazibe merkezi oluşturabilir.

        MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ ÇETİN GEÇECEK

        Kuşkusuz herkes Cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda. En önemli konu da bu. Ancak milletvekili seçimi bu sefer çok çetin geçecek.

        Zira seçmen Cumhurbaşkanlığı ile milletvekilliği seçimini birbirinden ayırarak farklı davranışlar sergileyecektir. Çünkü vereceği oyun iktidarı belirleyen değil, dengeleyen bir ayar olduğunun farkında.

        İktidar partileri bu yüzden parlamentoda zorlanacak gibi gözüküyor. Cumhurbaşkanlığında Erdoğan’a oy veren seçmenin önemli bir kesimi parlamentoda farklı partilere oy verebilir.

        Bunu denge kurmak için yapabilir. Tıpkı İstanbul ve Ankara’da belediye başkanlığını CHP’ye, meclisi AK Parti’ye vermesi gibi.

        Yine seçmen yaşadığı ekonomik sıkıntılar, iyi gitmeyen yargı ve bürokrasideki aksaklıkların faturasını da iktidar milletvekillerine kesebilir.

        Bu dönemde şehirlerde görülmeyen, halkla iletişimi zayıflayan, yeterince çalışmayan milletvekillerinin üzerini çizdi seçmen.

        Artık parti farkına bakmadan şehrine ve kendine faydası olan isimleri tercih edecektir.

        Referandum olmayacak

        Referandum olmayacak
        0:00 / 0:00

        Kemal Kılıçdaroğlu, sanırım başörtüsü konusundaki çıkışından dolayı bin pişmandır. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu pası öylesine kullandı ki, gole çevirmek bir yana, döndürüp döndürüp bir daha gole çevirmek niyetinde.

        Kanun teklifine karşı el yükseltip Anayasa değişikliği teklif etti. Şimdi bir daha el yükseltti ve bu kez de Anayasa değişikliğini referanduma götürmeyi CHP’nin önüne saatli bomba gibi koydu.

        Kılıçdaroğlu kanun teklifini yapmasaydı Anayasa değişikliği kartı çıkmayacaktı. Bu Anayasa değişikliği teklifini kabul etseydi referandum teklifi gelemeyecekti. Her ikisini de kaçırdı.

        Bu yüzden nereden bulaştım bu işe diyordur şimdi.

        Başörtüsü düzenlemesi Anayasa’da yer alacak bir konu değil. Çok konuşulan LGBT’ye karşı yasak niyeti varsa bu da aynı şekilde Anayasa’da düzenlenemez.

        Ayrıca özgürlükler de referanduma götürülemez.

        Bu nedenle hazırlanacak Anayasa değişikliği maddeleri genel kavramlarla özgürlüklerin genişletilmesi ve bazı tanımların değiştirilmesi şekilde olacaktır.

        Fakat özü itibariyle başörtüsü yasağını tam engelleyecek bir düzenleme ile, aile yapısını LGBT’ye karşı koruyacak şekilde bir kavram değişikliği olacağı anlaşılıyor.

        Böyle bir düzenleme olursa, CHP kategorik olarak gelen her teklife hayır deme alışkanlığını sürdürebilir mi? Bence sürdüremez.

        Diğer muhalefet partileri de aynı şekilde böyle bir teklife karşı çıkamazlar.

        Bu yüzden Meclis'te gelen teklif büyük çoğunlukla kabul edilecektir. Referanduma da gidilmeyecektir.

        Yoksa seçim günü bir de referandumiçin oy pusulasını seçmenin önüne koymak muhalefet için büyük hata olur.

        Ne yani seçmenine aile ve başörtüsü değişikliğine hayır deyin mi diyecek?

        AK Parti böyle bir durumda muhalefeti şeytan çarpmışa döndürür.

        Diğer Yazılar