Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti uzun yıllardır uyguladığı akreditasyon yasağını seçim startı vereceği program için kaldırınca medya tartışmaları yeniden gündem oldu.

        Elbette güzel bir gelişme. Her zaman böyle olması gerekir.

        Ancak medyanın sorunu sadece akreditasyon değil. Ayrıca sorunumuz sadece iktidar, AK Parti, muhalefet ya da devletle de değil.

        Ne üzücüdür ki mesleğimizin hayati derecede sorunları olmasına rağmen, bunu siyasetten bağımsız, popülizmden uzak, derinlikli bir şekilde tartışamıyoruz.

        Sığ, kısır, politize olmuş, kalıplaşmış ve kutuplaşmış kamuoyu ortamı, herkesi bir anafor gibi kendi içine çekiyor.

        Dolayısı ile sorunlarımızı doğru düzgün tartışamıyoruz.

        SOSYAL MEDYANIN YAZARLARI DÖNÜŞTÜRMESİ

        5-6 yıl önce sosyal medyanın köşe yazarlarını hızla dönüştürdüğünü, gündem belirleyen, yön veren, ufuk açan köşe yazılarının hızla tükendiğini yazmıştım.

        Zira sosyal medyanın gündemine bakıp oradaki konuları, TT olan meseleleri sürekli köşesine taşıyan bir yazar, gündemi etkileyen değil, gündemin esir aldığı bir kaleme dönüşür.

        Bu dediğim gerçekleşti. Çoğu köşe yazıları TT konularının ötesine geçemediği gibi, bazı köşe yazarları okunmak, tıklanmak ve gündem olmak için sosyal medya fenomenine dönüştü.

        Üslubu, tarzı, yazı biçimi değişti çoğunun. Argo, hakaret, polemik, dalga geçme, isim vererek tartışma çıkarma ne kadar çoksa o kadar fazla okundu yazılar. Bu yüzden de bazı köşe yazarları birer internet fenomeni haline geldi.

        Yeni neslin gazete okuma alışkanlığı olmadığı gibi, yazar okuma alışkanlığı hiç yok. Twitter’da kısa paylaşımların haricinde ciddi yazılara bakan birini bulamazsınız.

        TV’LER DE SOSYAL MEDYANIN ETKİSİNE GİRDİ

        Gazetecilikten, televizyon haberciliğine geçtiğim yıllarda, yani 90’lı yılların sonunda, gündemi gazeteler mi televizyonlar mı belirler diye tartışıyorduk.

        Şuna karar vermiştik: Akıl gazetelerde, gündemi onlar belirliyor, televizyonlar bunu yaygınlaştırıyor.

        Dijital Devrim bir sel gibi medya dünyasını dağıttı ve gazeteleri adeta yırtıp attı. Bugün Türkiye’de günlük ve haftalık çıkan gazetelerin tamamı gündem belirleme, etki yaratma gücünden yoksunlar. Kimsenin de gazete okuduğu yok.

        Kağıda basılı gazetelerin % 95’i Basın İlan Kurumu’nun reklam gelirleriyle ayakta duruyor. Eğer bu kaynak kesilirse elimizde en fazla 3-5 günlük gazete kalacak.

        Televizyonlar tıpkı yazarlar gibi aynı tuzağa düştü. Sosyal medyada viral haline gelmiş, gündem olmuş videoları alıp bültenlerinde yayınlıyorlar.

        Görüntü kalitesi, haber değeri, Türkçe kuralları artık dikkate değer şeyler değil onlar için.

        Bir zamanların ciddi televizyon habercileri ağzı bozuk youtberlara dönüştü. “Böyle izleniyor ne yapalım” diyorlar sorunca.

        İNSAN KAYNAĞI KIRMIZI ALARM VERİYOR

        2012 Yılında Anadolu Ajansı Haber Akademisi’ni kurduğumuzda medyanın insan kaynağı sorununu yakından görmüştük.

        O zaman Serhat Albayrak’tan Aydın Doğan’a kadar, neredeyse tüm gazete sahipleri ve yayın yönetmenlerine “Sizin için gazeteci yetiştirelim bu akademide. Yoksa bir süre sonra nitelikli gazeteci bulamayacaksınız” demiştim. Aydın Doğan “Bulamazsak Anadolu Ajansı’nda yetiştirdiğiniz gazetecileri çalarız” diye espri yapmıştı.

        Onu bile yapmadılar.

        Bugün gazeteler, televizyonlar ve önemli haber siteleri hararetle nitelikli editör ya da haberci arıyor. Bulamıyorlar. Bulduklarına da doğru düzgün ücret vermedikleri için istihdam edemiyorlar.

        İletişim fakülteleri tam bir çöküntü içinde. Bırakın nitelikli gazeteci yetiştirmeyi, bazıları bir haber metni yazabilecek kalitede mezun bile vermekten acizler.

        Ajansta muhabir olamaz diye işe almadığımız insanların sonradan yayın yönetmeni, köşe yazarı olduğuna şahit olduk. Bunun sebebi insan kaynağı krizidir.

        Medyanın nitelik sorunu, siyasetin etki sorunundan daha büyük problem bugün. Ancak bunu aşacak bir girişim yapılmıyor.

        POLİTİZE OLMUŞ MEDYANIN GÜVEN SORUNU

        Ya iktidarı ya muhalefeti destekliyorsunuz. İnsanların kafasındaki algı böyle. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen gazeteci her yerde sıkıntı çekiyor artık.

        Angaje olmadıysanız, ya iktidarın ya da muhalefetin ambargo listesinde yer alırsınız.

        Adil, dürüst, makul, saygılı gazetecilik makbul değil artık. Utanılacak bir durum ama gerçek böyle.

        Televizyonlardaki tartışma programlarında en çok kavga eden, bağıran çağıran, holigan gibi taraf tutan insanlar daha çok aranıyor.

        Fakat bu futbol fanatiği gibi parti tutan gazetecilerin güvenirliği, saygınlığı ve inandırıcılığı sabun gibi eriyor her geçen gün.

        Sonunda kendilerini tüketecekler.

        Sorunumuz ise arkadan gelen yeni kuşak gazetecilerin nitelik olarak eskilerin yerini doldurma sorunu.

        Kendi adıma söylemek isterim ki, Habertürk ailesinde yazmaktan ve ekranlarında yorum yapmaktan dolayı şanslıyım. Bugün kimse bu grubu bir siyasi partiye angaje olarak niteleyemiyor. Yeri geldiğinde iktidarı ya da muhalefeti rahatlıkla eleştirebiliyoruz.

        Ne acıdır ki siyasilerin bir kısmı bundan çok hoşlanmıyor.

        HAKİKATIN YİTİRİLMESİ

        Sonunda olan şu ki, medyadaki nitelik ve nicelik sorunları yüzünden hakikat kayboldu. Hangi haberin doğru, hangisini yalan olduğunu ayırt etmek büyük bir sorun haline geldi. Bu yüzden gerçeğin ne olduğunu bulmak için teyit siteleri kurulmaya başlandı.

        İçinde bulunduğumuz sorunlar onlarca yıllık gazetelerin, televizyonların, ajansların itibarlarını eritti.

        Büyük emekler verilmiş bu kurumlar artık güvenilmeyen, ciddiye alınmayan, politik bülten olmuş, seviyesi yerlerde sürünen medya araçlarına dönüştü.

        Kısacası meselemiz akreditasyon sorunu değil, daha derin ve daha büyük. Ancak bunu tartışmak bile imkansız hale gelmek üzere.

        Diğer Yazılar