Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Önümüzde kötü bir örnek var, Sakarya.

        O da Hatay gibi ovaya kurulmuş, zemin sıvılaşmasının olduğu bir şehirdi. 1999 depreminde şehir merkezi yıkıldı.

        Hatay’da son durum

        O zaman şehrin daha kuzeye, zemini daha güçlü yerlere taşınmasına karar verildi. Alelacele planlar yapıldı. Korucuk, Karamana, Camili diye yerleşim yerleri kuruldu. Hemen konutlar dikildi.

        Fakat planlar, tasarımlar istenildiği gibi olmadı. Sosyal donatılar yapılmadı. Raylı sistemler, toplu taşıma sistemi tam kurulamadı. Şehrin ruhu, kültürü aktarılamadı.

        Bu nedenle de insanlar oraya taşınmadı.

        Bu sefer şehir merkezinde konut ihtiyacı arttı, 2 kat imar izni yine 3 kata çıkartıldı.

        Kuzeye yapılan yerler de sadece akşam uyumak için gidilen yer olarak kaldı, gelişmedi.

        Şimdi şehirleri yeniden imar ederken bir kez daha sakince düşünmemiz ve işbirliği yapmamız gerekiyor.

        HATAY’I BİRLİKTE İNŞA EDELİM

        Hatay Sakarya gibi de değil, daha fazlası.

        2 bin yıllık tarih, birçok medeniyet, çok dinli, çok kültürlü adeta mücevher gibi şehir. Burası “yer ile yeksan olmuş” kalıp cümlesinin gerçeğe döndüğü yer aynı zamanda.

        REKLAM

        Bir de Akdeniz jeopolitiği ve enerji koridorları açısından önemini düşünün.

        Hükümet de, yerel yönetim de sivil toplum örgütleri de Hatay’ın üzerine titriyor…

        Her fırsatta şehri yeniden canlandıracaklarını, gözleri gibi bakacaklarını söylüyor.

        Gelin görün ki bir türlü yan yana gelmiyorlar.

        LÜTFÜ SAVAŞ: BEN ORTAK ÇALIŞMAYA HAZIRIM

        Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile fuar merkezine kurduğu “çadır başkanlık” makamında konuştuk.

        Hatay için Yüz Binlik planlar yapmaya başlamış.

        “İyi de Şehircilik Bakanlığı ile birlikte yapmak gerekmiyor mu?” dedim.

        “Kanun bu yetkiyi bana veriyor ama onlarla da irtibat halindeyiz” dedi.

        Şehircilik Bakanlığı ile görüştüm, “Yüz binlik plan biraz genel tasarım gibidir, asıl planlama bu değil, biz yapacağız” diyor.

        İşin doğrusu şu, herkes kendi kafasına göre bir şey yapmak niyetinde ve ortaya karman çorban bir şey çıkacak.

        Bu şehir yer ile yeksan olmuş ama siyasiler hala bundan yeterli dersi almamışlar.

        Lütfü Savaş eski AK Parti Antakya Belediye Başkanıydı. Bu yüzden diyalog kurması daha kolay aslında.

        “Hatay’a yazık etmemek gerekir” diye biraz yüklendim Başkan'a.

        “Ben hükümetle birlikte çalışıyorum zaten, çalışmaya da hazırım. Hatay’ı el ele verip kültürel dokusunu koruyarak yeniden inşa edelim. Ama herkesin bir adım atması gerek.”

        REKLAM

        ADIYAMAN’DAKİ TARIM ARAZİSİNE KONUT

        Depremin en çok tahrip ettiği ikinci şehir olan Adıyaman’a ikinci kez giderken, şehirden ve sosyal medyadan çok sayıda mesaj aldım. Şehrin önemli tarım alanlarına konut yapılıyor diye fotoğraflar da paylaşıldı.

        Adıyaman’da bahsedilen yere gittim. Otogarın yanındaki düz alana buğday ekilmişti ve konut inşaatı buraya yapılıyordu.

        TOKİ BAŞKANI

        Durumun ne olduğunu anlamak için TOKİ Başkanı Ömer Bulut ile görüştüm. Şunları anlattı özetle:

        “Adıyaman’a 58 bin konut yapmak zorundayız. Her yere bakıyoruz. Arazilerin zemin etütlerini yapıyoruz. Bahsettiğiniz yerin yarısı Hazine, yarısı da özel şahsa ait. Tarım toprağı olarak düşük değerde ancak zemini sağlam çıktı analizlerde. Buraya 3 bin konut yapacağız. Bazı arazilerin ise zemin etütleri sağlam çıkmıyor ama tarım arazisi olarak gözüküyor. Bunları da tarım arazisine dönüştürerek dengeleyeceğiz. Bahsettiğimiz oran arazilerin % 10’u bile değil.”

        Yerel yönetimler, sivil örgütler ve bilim adamlarıyla şehirleri ortak inşa etme konusunu hatırlatıyorum TOKİ Başkanı’na.

        “Şu anda Risk Kalkanı Projesi'nde birçok gruplar kuruldu ve ortak çalışmalar yapılıyor. Bunların içinde yerel yönetimler de var, ünlü mimarlar da var, sivil örgütler de. Bu konuda Sakarya’dan, diğer afetlerden gerekli dersi çıkardık buna emin olabilirsiniz. Aynı hataları tekrar etmeyeceğiz.”

        SEÇİM BASKISI YÜZÜNDEN YANLIŞLAR YAPILMASIN

        REKLAM

        İki ay sonra seçim var. Bunun baskısı siyasilerin üzerine çöktü bile. İktidar bir an önce konut yapıp vatandaşı oraya yerleştirmek, sıkıntılarını bitirmek istiyor. Muhalefet, belediyeler aracılığı ile görünür olmak, vatandaşla temas kurmak istiyor. İktidarın her yaptığına da itiraz ediyor.

        Benim kanaatim şehirlerin imarında tam bir işbirliği içinde değiller. Bu tehlikeli bir şey. Üzerinde iyi düşünülmemiş, geleceği planlanmamış bir Hatay, bir Maraş, Adıyaman, Malatya mutsuz insanlar kenti olur.

        Şehirleri yeniden imar edelim derken, Sakarya’daki gibi kötü sonuçlar alabilirsiniz.

        Sadece muhalefet ve iktidarın değil, şehirdeki birçok aktörün, sivil toplum örgütlerinin, bilim insanlarının da bu yeniden imar çalışmalarında aktif olması gerekir.

        Bu sefer bu şehirleri politize etmeden adam gibi kuralım bari.

        Elleri öpülesi öğretmenler

        Elleri öpülesi öğretmenler
        0:00 / 0:00

        Depremin ikinci günü Malatya'da sahada Milli Eğitim Bakanı ve ekibiyle karşılaşmış, oradan yayınlar yapmıştık birlikte.

        Bütün kurum teşkilatı hareketlenmişti. Meslek liselerinde yemek pişirildi, ekmek üretildi afet bölgesine getirilip dağıtıldı.

        Sonra diğer şehirleri dolaştığımda öğretmenlerden kurulu arama kurtarma ekiplerini, yardım dağıtanları, çocuklarla ilgilenenleri gördükçe öğretmenlerin çabasını hep takdirle izledim.

        Ancak Hatay'da, Orhanlı Çadır Kentinde gördüklerim beni çok etkiledi.

        Orada çadırlardan sınıflar kurulmuştu. Birçok öğretmen vardı. Kimi Hataylıydı, enkaz altından çıkmış, yakınlarını defnetmiş ve çalışmaya girişmiş depremzede öğretmenlerdi. Kimi gönüllü, kimi görevli gelmişti.

        Bir çadırda çaya davet ettiler. Çadırda sıralar vardı ve öğretmenler temizlik yapıyordu.

        Gündüz burada çocuklara ders, yetişkinlere de kurslar veriyorlardı. Sonra sıraları kenara çekiyor, yataklarını çıkartıp orada uyuyorlardı.

        Bir depremzede gibi yaşıyorlardı ama onlara moral vermek, çocuklarını eğitmek ve destek olmak zorundaydılar.

        Çadır kentin yardım melekleriydiler adeta.

        Kadın, erkek tüm öğretmenlerin bana sürekli söylediği şuydu: "Çocukları eğitimden koparmamız lazım. Onlar sınıflara geldikçe psikolojileri düzeliyor, mutlu oluyorlar. Aileleri de bundan etkileniyor. Bunu arttırmamız lazım".

        REKLAM

        Ne acı ki kurdukları çadır sınıflarından biri lodosta yıkılmıştı önceki gün.

        Gözleri uykusuz, hüzünlü ama gönüllerinde eğitim aşkını gördükçe ülkeye olan umudum arttı.

        Bakan Mahmut Özer'e mesaj attım. "Buradaki öğretmenlerin bir isteği var" dedim.

        Aradı, diyafondan öğretmenlerle görüştü. Bu çadır kente daha büyük, daha sağlam konteyner okul yapmak için çalışmaya başladıklarını söyledi. Öğretmenler sanki kendilerine okul yapılıyormuş gibi mutlu oldular. Bakanlarıyla konuştukları için ayrıca gururlandılar.

        Türkiye'nin dört bir yanından dönüşümlü olarak geliyor çadır kentlere öğretmenler. Çocukların eğitimi konusunda zorlu bir süreç onları bekliyor.

        Ama ben o gece elleri öpülesi öğretmenleri görünce çocuklarımız için daha da umutlandım.

        Öğretmenleri, bakanlık personelini, bakanı ve gönüllüleri kutluyorum...

        Diğer Yazılar