Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Acun Ilıcalı Exxen adında bir dijital platform kuracakmış.

        Hayırlı olsun ama bence ölü doğacak bir proje çünkü…

        Netflix ve Amazon Prime gibi dünya devleri varken içeriği son derece sınırlı bir platforma kimse para ödemek istemez. Kaldı ki dijital platformlara daha çok gençler üye oluyor. Yeni kuşak dünyaya açık, yabancı dizileri sevdikleri için çoğu Netflix’i ya da internetteki kaçak yayınları tercih ediyor. Bir de Türk platform için her ay harçlıklarından kesmezler.

        Netflix’in 2020 yılında sadece yeni içerikler için ayırdığı bütçe 17.3 milyar dolar yani yaklaşık 130 milyar TL. Amazon Prime ise 8 milyar dolar ayırmış bu işe. Toplam bütçelerini hayal dahi edemediğimiz bu dev şirketler karşısında Acun’un Exxen’i bakkal dükkanı gibi kalır.

        Televizyonda yaptığı yarışma programlarının reytingine aldanmasın. 82 milyonluk ülkede hemen herkesin evinde televizyon var ama koca Netflix’in bile Türkiye’deki üye sayısı 2 milyonun altında.

        Zaten daha önce denendi ve tutmadı. Blue TV ve Puhu TV gibi örnekler Netflix’in yanına bile yaklaşamadılar. Her gün onlarca yeni dizi, film, belgesel ekleyen yabancı rakiplere karşı 6 ayda bir dizi çekerek, manken yarışması yaparak rekabet edemezsiniz.

        Hükümetin bunu tartışma konusu yapması dahi hata

        Hükümetin bunu tartışma konusu yapması dahi hata
        0:00 / 0:00

        Her kesimden çağrı geliyor ama hükümet hâlâ somut bir adım atmış değil.

        Korona salgını başlayalı tam 8 ay oldu.

        43’ü hekim 100 sağlık çalışanı hayatını kaybetti, binlercesi görev başındayken virüse yakalandı. Belki sayı daha da fazla, bilemiyoruz çünkü kimse açıklanan verilere güvenmiyor artık.

        Bu insanlar maskeyi atıp sokaklarda gezdiği için, düğünlerde halay çektiği için, kahvede iskambil oynadığı için değil, başka insanlar ölmesin diye çabalarken yakalandı bu merete.

        Nasıl meslek hastalığı kapsamına alınmaz, can verenler şehit sayılmaz, ailelerine tazminat ödenmez aklım almıyor!

        Vaka sayıları füze hızıyla arttıkça iş yükleri de yaşadıkları stres de katbekat artıyor.

        Çoğu aylardır çocuğunu, anne babasını göremiyor.

        Üst üste maskelerin, boğucu tulumların içinde saatlerce mesai yapıyorlar.

        Alkışla, teşekkürle olacak iş değil bu artık.

        TTB’yi ve diğer tüm siyasi tartışmaları bir kenara bırakın…

        Konunun bu kadar uzaması dahi hata…

        Vicdanı olan herkesi rahatsız eden bu durumu hükümetin bir an önce gidermesi, sağlık çalışanlarının taleplerini karşılaması lazım.

        İmamoğlu o taksicileri şöyle bir dolaşmaya çıkarsa

        İmamoğlu o taksicileri şöyle bir dolaşmaya çıkarsa
        0:00 / 0:00

        Ekrem İmamoğlu ile taksici temsilcileri arasında yaşanan polemiği izlediniz mi?

        İstanbullular için en büyük çilelerden biri bu taksi meselesi.

        Şoförler konusunda doğru düzgün bir kriter, standart yok. Gideceğin yeri beğenmezse götürmez, 14:00-16:00 arası "Değişim saati" der almaz, temizine denk gelirsen şükretmen gerekir, binersin "Of pof" yapar; daha yola çıkmadan gerilirsin, turistsen taksimetre açmaz…

        Elbette hepsi böyle değil ama daha önce de söyledim, içindeki kötüleri ayıklamak bizim işimiz değil.

        Binbir bahaneyle Uber’i yasaklattılar ama karşı çıktıkları sistemin standartlarının yanına bile yaklaşamıyorlar.

        Bu yüzden İmamoğlu’nun İBB’ye bağlı 6 bin yeni taksi plakası kiralama önerisine başından beri destek veriyorum. “Satmıyoruz çünkü İBB denetlesin istiyoruz” diyor İmamoğlu. Son derece mantıklı. Fakat dünkü UKOME toplantısında yine kabul görmemiş, alt komisyona havale edilmiş.

        Lafla anlatarak olmayacak bu iş belli… İmamoğlu o masanın etrafında toplanan taksi temsilcilerini Londra, New York, Pekin gibi birkaç başkente götürse, taksiye, Uber’e, Didi’ye binseler, aradaki farkı görünce utanıp kendilerini düzeltirler mi acaba?

        İskambil destesi meselesine farklı bir bakış

        İskambil destesi meselesine farklı bir bakış
        0:00 / 0:00

        Kahvehanelerde gıcır gıcır desteyi açmış iskambil oynayan adamları düşünüyorum…

        Zihnimde hiç de öyle hoş bir tablo belirmiyor.

        Çalışmak, işe yarar şeyler yapmak yerine, bütün gün boş boş oturup vakit öldüren kirli sakallı adamlar geliyor gözümün önüne…

        Çocuklarıyla, eviyle ilgilenmek yerine, tüm sorumluluğu karısının üstüne yıkıp kaçmış hödükler geliyor gözümün önüne…

        Kadınları içeri kabul etmeyen, at yarışı ve maç seslerine küfürlerin karıştığı kaba saba bir erkek mekânı geliyor gözümün önüne…

        Yani sadece saçma bir öneri ya da Türk Tabipler Birliği’nde yapılması yersiz bir açıklama olduğu için değil…

        Deste yeni olsa dahi yakın temastan dolayı hastalık bulaştıracağı için değil…

        Toplumdaki yozlaşmayı temsil eden bir alışkanlığı yücelttiği için çok tatsız buldum Kılıçdaroğlu’nun önerisini…

        Diğer Yazılar