Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Yalçın Bayer’in “İbrahim Uslu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışmanlığına getirildi ve genel merkezde yer tahsis edildi” diye yazdığını görünce Uslu’yu arayıp “Doğru mu?” diye sordum.

        Ne de olsa bir dönem AK Parti için de kamuoyu araştırmaları hazırlayan, muhafazakâr kesimin eğilimlerini yakından bilen bir araştırmacının Kılıçdaroğlu’na danışmanlık yapacak olması ilginç bir haberdi.

        Uslu, Bayer’in iddiasının yanlış olduğunu söyledi.

        “Kılıçdaroğlu’nun danışmanı değilim. CHP Genel Merkezi’nde ofisim veya makam odam yok. CHP üyesi olmadığım gibi, herhangi bir idari/siyasi pozisyona da atanmadım. CHP’ye seçmen profilleri ve oy verme davranışı ile ilgili veri analizi konusunda belirli bir süre ile kurumsal hizmet sunacağım” dedi.

        “CHP için kamuoyu araştırmaları mı hazırlayacaksınız?” diye sordum, “Hayır, CHP çok sayıda kaynaktan araştırma alıyor ama onların analizini yapma ve doğru politikaları oluşturma noktasındaki eksikleri gidermek için belli bir süre danışmanlık yapacağım” yanıtını verdi.

        Bu arada muhalefetin parlamenter sisteme dönüş çağrısı üzerine biraz sohbet ettik.

        Uslu’nun bir benzetmesi hoşuma gitti.

        “Muhalefet çok parçalı bir yapı. Üstelik her parti kendi içinde de farklı parçalardan oluşuyor. Ortak bir zeminde buluşmaları çok zor çünkü bir lider diğer lider ile aynı fikirde olsa bile dönüp kendi partisi içindeki farklı yapıları ikna etmekte zorlanıyor. Dolayısıyla parlamenter sisteme dönüş gibi bir üst değere ihtiyaç duyuyorlar” ifadesini kullandı.

        Uslu, çok doğru bir tespitte bulunuyor. Muhalefetin en büyük sorunu çok partili ittifakın her bir parçasının kendi içinde de parçalara bölünmüş olması…

        Özellikle CHP ve İYİ Parti kendi içindeki çatışmalara harcadığı enerjiyi ortak politikalara yönlendirecek olsa Cumhur İttifakı karşısında daha verimli bir siyaset elde edebilirdi…

        Şantaja uğrayan CHP'li Karabat'ın İçişleri Bakanı Soylu'dan yardım alması ne güzel

        Şantaja uğrayan CHP'li Karabat'ın İçişleri Bakanı Soylu'dan yardım alması ne güzel
        0:00 / 0:00

        Öncelikle şunu belirtmeliyim ki CHP Milletvekili Özgür Karabat’a karşı yapılan şantaj hakkındaki her türlü haber ancak şantajcılara hizmet eder.

        Zaten dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen sızması, akıllara şantajcıların kasıtlı bir şekilde medyaya servis ettiğini getiriyor.

        Dolayısıyla bu konudaki haberlerin köpürtülmesini kesinlikle doğru bulmuyorum.

        Siyasetin artık alçakça kumpaslar üzerinden dizayn edilme devrini sonsuza kadar kapatmalıyız.

        Fakat bu olayda takdir edilmesi gereken bir boyut var, o da Karabat’ın uğradığı kumpas karşısında hiçbir siyasi çekince taşımadan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu araması, Bakan Soylu’nun da karşısındakinin bir muhalefet milletvekili olmasına aldırış etmeden, devlet adamı duruşuyla suçluların yakalanmasını sağlaması…

        Bu örnek dayanışmanın arka planına dair bazı bilgiler öğrendim.

        Karabat, CHP Parti Meclisi’ne seçildikten tam 1 hafta sonra şantaj mesajları alıyor. Hemen eşiyle konuşarak tehdit edildiğini anlatıyor. Eşi Dilek Hanım da “Her koşulda yanındayım. Sen yükselen bir adamsın, böyle tuzaklar kurulabilir” diyor.

        Bunun üzerine CHP Grup Başkanvekillerinin bilgisi dahilinde Karabat İçişleri Bakanı Soylu ile buluşuyor ve başına gelenleri aktarıyor. Bakan Soylu da son derece ilgili ve samimi davranıyor, gerekli talimatları vererek şantajcıların yakalanmasını sağlıyor.

        İşte bir hukuk devletinde olması gereken tam da bu…

        CHP’li Karabat’a çok geçmiş olsun…

        Bahçeli'nin Akşener'e "Evine dön" çağrısının yaratacağı sonuçlar

        Bahçeli'nin Akşener'e "Evine dön" çağrısının yaratacağı sonuçlar
        0:00 / 0:00

        MHP Genel BaşkanıDevlet Bahçeli, “Evine dön” diyerek İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i yeniden açıkça Cumhur İttifakı’na katılmaya davet etti.

        Böylece Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nı güçlendirmek için İYİ Parti’yi kendi safına çekme niyetine bir kez daha destek vermiş oldu.

        Millet İttifakı’nın dağılabileceğine dair CHP’nin içine bir kez daha kurt düşürmüş oldu.

        Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’ye dönük suçlamalarının etkisini tamamen silmiş oldu.

        Ve bu çağrı ile Akşener’i her iki ittifakın yanında görmek istediği meşru ve kilit aktör konumuna yükselterek daha da güçlendirmiş oldu.

        Diğer Yazılar