Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Liderlerin satır aralarında kurduğu cümleler bazen manşete çıkanlardan çok daha fazla anlam taşır.

        Benim için İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in 13 Mart 2021’de Habertürk TV’de katıldığı programda kurduğu bir cümle tam da böyleydi.

        Programı Mardin’den yapıyorduk. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Meral Akşener ve Pervin Buldan’ı aynı tweet içinde anarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajı yayınladığı haftaydı. Malum o tweete İYİ Parti’nin kimi kurmaylarından sert tepki gelmişti. Akşener ise “Sayın İmamoğlu’nun attığı tweet'i bizim arkadaşlarımızın büyük bir çoğunluğu beğenmedi. Ben hepsine saygı duyuyorum” diyerek yumuşak bir tavır ortaya koymuştu.

        Tabiri caizse o günlerde İYİ Parti ve HDP arasındaki restleşme bugünkü kadar sert değildi.

        İşte o atmosferde yaptığımız programda Akşener’e HDP ile ilişkilerini sorduğumuzda satır arasında ilginç bir şey söyledi:

        “Cumhur İttifakı’nın birleşenleri bizi PKK konusunda sürekli bir teste tabii tutuyorlar. Bana ‘PKK’lı’ dediler daha ötesi var mı? Bizim arkadaşlarımız bu üstenci parmak sallayan tavırdan rahatsızlar.

        Öte yandan CHP ile ne zaman fikir bazında ayrı düşsek bizim için “Bunlar AK Parti’ye göz kırpıyor” diyen bir kesim var.

        Kanaat önderi konumunda, sürekli diskur çeken insanlar bunlar. Bize parmak sallıyorlar. Kürtleri de koruyup tanzim etmeye çalışıyorlar. (Kim bunlar?) Sol liberal bir kesim” dedi.

        REKLAM

        Dün Murat Sabuncu’nun T 24’te “Meral Akşener AKP paradigmasını aşmadan umut olamaz” başlıklı yazısını okurken Akşener’in “Bize HDP konusunda parmak sallayan liberal kanaat önderleri var” sözünü hatırladım.

        Meral Akşener’in bu hafta grup toplantısında bir kez daha “HDP’yi PKK’nın yanında görüyorum” sözleri belli ki Sabuncu’nun da aralarında olduğu bir çevreyi rahatsız etmiş.

        “Akşener bunu yaparak… Hem iktidar ile aynı dilde konuştu, hem bu partiye oy verenleri nasıl gördüğünü anlatmış oldu hem de ittifak ortağını iktidarın tarif ettiği fotoğraf karesine adını vermeden yerleştirdi.

        Tezkereye “Evet” vererek de 'dış politika deyince sorgusuz akan sular durur' ezberini tekrar etti, bir yandan da ittifak ortağını 'iktidarın kolayca hedef alabileceği bir konuda yalnız bıraktı” diyor Sabuncu.

        Politik olarak İYİ Parti’yi CHP ile benzer çizgide görmeyi arzu etmesini yadırgamıyorum fakat nihai mesele seçimi kazanmaksa Sabuncu tezlerinde ve tavsiyelerinde yanılıyor.

        Hoşunuza gitsin veya gitmesin, Türkiye sosyolojisinde sağ seçmen ağırlıkta, o sağ seçmenin de büyük bölümü milliyetçi ve/veya muhafazakâr hassasiyetlere sahip.

        AK Parti bugün ekonomideki olumsuz tabloya rağmen yüzde 35-40 bandında oya sahipse, kararsız seçmen son 1 yılda oran olarak artmasına rağmen muhalefete yönelmiyorsa bunda milli değerler ve inanç eksenli tercihlerin ciddi payı var.

        Sol liberal kesim diye adlandıracağımız arkadaşlarımız bu gerçekle pek yüzleşmek istemese de muhalefet bloğu yüzde 50+1 bandını aşmak, hatta parlamento çoğunluğunu yakalayacak yüzde 60’a yakın oy oranını yakalamak istiyorsa Cumhur İttifakı’ndan kopma eğiliminde olan kararsız seçmenin, yani mutsuz AK Partililerin oyunu almak ZO-RUN-DA.

        Kusura bakmasınlar ama sadece ekonomi kötü gittiği için Cumhur İttifakı’nın seçimi kaybedeceğini düşünüyorlarsa yanılıyorlar.

        REKLAM

        Suriye tezkeresine “Hayır” diyen, dış politika konusunda milli hassasiyetleri anlamayan, “Ekmeğimiz yok ama olsun İHA SİHA’mız var” diyen seçmeni küçümseyen bir muhalefetin seçim kazanması çok zor.

        Bu hassasiyetleri anlamak iktidar ile aynı dili konuşmakla eşitlenerek küçümsenemez.

        Meral Akşener merkez sağın yeni lideri olma hedefine odaklandı. Bugüne kadar seküler sağ-milliyetçi seçmenden oy alıyordu. Artık onları dışarıda bırakmadan, AK Parti ve MHP tabanına da sesleniyor.

        Atatürk, Demirel ve Erbakan’ı bir çizgide birleştirmeyi deniyor.

        Gelecekte AK Parti’nin yerine konumlanmayı, yani birinci parti olmayı istiyorsa doğru olan da budur.

        Bu yalnızca İYİ Parti’nin değil muhalefet bloğunun da faydasınadır.

        “Güvenlikçi paradigma değişmeli” diyenlerin önce seçimin kazanılması gerektiğini unutmaması lazım.

        Akşener seçmen tabanını genişletmek istiyorsa liberal sol kanaat önderlerini memnun etme kaygısı taşımamalı.

        Anlaşılan taşımıyor da zaten.

        Diğer Yazılar