Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Şu son 2-3 hafta içinde peş peşe gelişen birkaç olay beni başlıktaki soru üzerine düşünmeye sevk etti.

        CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı yayında Meclis Başkanı ve Ulaştırma Bakanı’nı yayına bağlayan Fatih Altaylı’nın topa tutulması, Halk TV’de bir programa katılan Nihal Bengisu Karaca’nın linç edilmesi, Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanı hakkındaki yakışıksız sözleri, ardından tutuklanması, Selçuk Tepeli’nin ölçüsüz yorumları ve kanala gelen ağır cezalar, önceki gün benim Enerji Bakanı Fatih Dönmez ile yaptığım yayından makaslanan bir bölüm nedeniyle hakaretlere uğramam... Hepsi birbirinden farklı bağlamlara sahip olsa da aslında aynı hastalığın yansımaları...

        Siyasi ayrışma sertleştikçe gazeteciliğin temel ilkelerini de unutur olduk.

        Artık medyada boy gösteren herkesin taraf olması hatta trolleşmesi bekleniyor. İktidar da ölçüyü kaçıranları kendi içimizde eleştirmemize fırsat vermeden cezalarla, tutuklamalarla, tehditlerle meseleyi kabul edilmez bir başka uca sürüklüyor.

        Yıllardır iktidara yakın medyada gazetecilik yapan kimi isimlerin muhalefet liderleriyle ilgili saygısızca yorumlarda bulunmalarını, kendi maddi menfaatleri uğruna olayları çarpıtmalarını eleştirip durduk.

        Fakat özellikle son 1 senedir muhalif medya dediğimiz mecradaki kimi meslektaşlarımız da iktidara karşı hissettikleri öfke ile gazeteciliği bırakıp işi saldırganlığa döktü.

        REKLAM

        Lafı hiç eğip bükmeyeceğim; Sedef Kabaş’ın tutuklanması da FOX TV’ye ağır cezalar kesilmesi de yanlıştır.

        Fakat Kabaş’ın güya atasözü kullanarak yaptığı hakaret bir muhalefet liderine yöneltilseydi ortalığı ayağa kaldıracak olanlar, olay kendi mahallelerinde gerçekleşince birden özgürlük savaşçılarına dönüşüyor.

        Yıllarca Akit TV gibi kanallarda kullanılan dili eleştirenler, “Yemişim Swap’ınızı” gibi avam bir üslup Fox TV’de kullanılınca “Aman canım ne var bunda?” diyor...

        Daha da fenası, sakince işini yapmaya çalışan, iktidara da muhalefete de eşit mesafeden yaklaşanlara gazetecilik dersi vermeye kalkışıyorlar.

        Mesela daha önce ortaya attığı onlarca iddiası yalanlanan Barış Yarkadaş isimli şahsiyet, bana “Türkiye’deki akaryakıt fiyatları Avrupa’ya kıyasla ucuz” diyen Enerji Bakanı’na itiraz etmediğimi öne sürerek hakaret ediyor. Oysa ki programı izlese, devamında ne dediğime baksa yazdıklarına utanacaktı.

        Gerçi utanmazdı çünkü ona kalsa benim bakanı azarlamam, polemiğe girmem, geldiğine pişman etmem gerekirdi!

        Ben artık bu durumdan çok sıkıldım.

        Bugün trolleşmediğimiz için bizi yandaşlıkla suçlayan isimlerin yarın bir gün iktidardaki partiler değiştiğinde ne tür yalakalıklar yapacaklarını tahmin etmek zor değil. Çünkü daha şimdiden bunu ortaya koyuyorlar.

        Beni asıl kaygılandıran, medyadaki düzenle ilgili şikâyet ettiğimiz ne varsa gelecekte de devam edeceğini, hatta daha da fenalaşacağını görüyor olmam...

        Neyse ki bu kaygıyı sadece ben taşımıyorum.

        Dün Soner Yalçın Sözcü’deki köşesinde harikulade bir yazı yazdı.

        Son dönemde medyada boy gösterip tribünlere oynayan kanaat teknisyenlerinin özelliklerini anlatıp isim vermeden sağlam bir medya eleştirisi yaptı.

        REKLAM

        “Çuvaldızını kendimize batırmak zorundayız. Çünkü iktidarın kanaat teknisyenlerini, icraatlarını görüyoruz. Peki ya biz? Bizim mahallede kanaat teknisyeni hastalığı yok mu? Bu hâl düşünce iklimimizi nasıl etkiliyor, hiç tartışmayacak mıyız? Sol'da eleştiri, ne zaman laf sokmaya- bağırıp çağırmaya- görgüsüzlüğe kabalığa- slogancı konuşmaya indirgendi?

        Sol’un entelektüelliğini katleden bu avam dönüşüm bize nereden-nasıl geldi?

        Samimi olarak yazıyorum: Kendini medyaya kaptırmış meslektaşlarımı uyarmak istiyorum. Çünkü 'Hepimiz Uğur Mumcu’yuz' demekle olmuyor bu iş... Uğur Mumcu sürekli iş üretirdi. Tartışma adabını-üslubunu bilirdi” diye yazdı.

        Her cümlesine katılıyorum.

        Siyasi iktidarlar gelip geçer, mühim olan gazeteciler olarak bizim medyayı nasıl yeniden inşa edeceğimiz...

        Diğer Yazılar