Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, TBMM Komisyonu’nda dikkat çeken bir konuşma yapmış.

        Türkiye’nin sanayileşmede çok geri kaldığını, sanayi alanımızın diğer ülkelere kıyasla komik derecede küçük olduğunu söylemiş.

        “Türkiye 280 bin hektar sanayi alanıyla, 8 bin 500 dolar gayri safi milli hasıla üretiyor. Yani fakir bir ülke. Oysa İtalya’nın 650 bin hektarda 31 bin dolar, Fransa’nın 922 bin hektarda 39 bin dolar, Almanya’nın 1.5 milyon hektarda 46 bin dolar gayri safi milli hasılası var. Eğri belli, bu eğriyi düzeltmek lazım” ifadesini kullanmış.

        Buraya kadar dile getirdiği her şey doğru.

        Keşke 20 yıllık AK Parti iktidarı sıcak paranın bol olduğu dönemde altyapı ve inşaata önem verdiği kadar yüksek teknolojiye dayalı sanayi üretimine de ağırlık verseydi.

        Neyse ki son 1-2 yıldır bu eksiğin farkına vardılar.

        Fakat aynı açıklamada Büyükdede "Tarım tarım diye bağırıyoruz, çağırıyoruz da sonunda bize getirdiği para 50 milyar dolar; sanayinin getirdiği para şu anda 300 milyar dolar" demiş.

        İşte buna katılmak mümkün değil!

        Tarımsal üretim ülkelerin bağımsızlığının vazgeçilmez bir parçasıdır. Stratejik sektördür. Getirisi az diye ithalata yönelirseniz komşunun buğdayına muhtaç hale gelirsiniz. İthalatı artırdıkça içeride üretim azalır. Fiyatlar giderek şişer.

        Türkiye’nin 1980’lerden beri tarımda yaptığı temel hata budur.

        Tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım, Habertürk’ten Kürşad Oğuz’a verdiği röportajda bu meseleyi çok güzel özetlemişti:

        “Biz patates mi üreteceğiz, otomobil mi üreteceğiz denilerek tarımsal üretim görmezden gelindi veya ikinci, üçüncü, dördüncü plana itildi. Türkiye sanki sanayileşerek büyürken tarım onun önünde bir engelmiş gibi sunuldu. Oysa gelişmiş ülkeler tarımı hiçbir zaman ihmal etmedi. Rusya bile tarımla sanayiyi, teknolojiyi birlikte geliştirdi. Bugün Rusya’dan sadece buğday, arpa, mısır, ayçiçeği gibi ürünleri ithal etmiyoruz, aynı zamanda S-400 ithal ediyoruz.”

        Unutmayalım ki hem pandemi hem de Rusya-Ukrayna krizi tüm dünyada gıda milliyetçiliğini tetikledi. Devletler artık kendi vatandaşlarının ihtiyacını önceliyor. Küresel kriz zamanlarında paranız olsa da istediğiniz her ürünü tedarik edemiyorsunuz. Satmaya gönüllü ülke bulsanız bile tek başına lojistikte yaşanan kısıtlamalar bile önünüzü kesiyor.

        Büyükdede’nin sanayileşme için örnek gösterdiği Avrupa bugün "Ukrayna’daki hububat stoklarını nasıl çıkarabiliriz?" diye kara kara düşünüyor. Kriz aşılamazsa Afrika’da ciddi bir gıda krizine sebep olacağı konuşuluyor.

        Sanayileşmeye ağırlık verip silah veya otomobil üretip satabilirsiniz ama onları halkınızın sofrasına ekmek diye koyamazsınız.

        Yani kısacası sanayi üretimine elbette ağırlık vermeliyiz. Ancak siyasi irade bunu tarımsal üretime alternatif olarak düşünüyorsa 40 yılık hatayı daha da büyütecek demektir.

        Diğer Yazılar