Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        6'lı masa pazar günü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in ev sahipliğinde 5. kez bir araya geldi.

        Aynı günün akşamı Açık ve Net’te biz de bu buluşmayı konuştuk.

        Liderlerin gündemindeki başlıklardan söz ederken konu aday profiline geldi.

        Gazeteci Deniz Zeyrek, muhalefetin adayı Cumhurbaşkanı seçilirse, parlamenter sisteme geçilse bile görevine devam edeceğini söyleyince tartışma çıktı.

        Bunun üzerine DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin muhalefetin geçiş süreci planını anlattı.

        Yanılmıyorsam kamuoyu ilk kez bizim yayında öğrendi muhalefetin üzerinde çalıştığı meşhur planın detaylarını.

        Adım adım özetleyeyim.

        Öncelikle seçildiğinde yetkilerinin bir kısmını devretmeye söz vererek parlamenter sistemdeki sembolik Cumhurbaşkanı gibi davranacak bir ismi aday gösterecekler.

        Sonrasında iki olası senaryo var.

        Birinci senaryoya göre;

        1- TBMM seçimlerinde 360’dan fazla milletvekili çıkarmayı başarırlarsa referandumla, 400’den fazla vekil çıkarırlarsa referandumsuz sistemi değiştirecekler.

        2- Fakat yeniden bir genel seçime veya Cumhurbaşkanlığı seçimine gitmeyecekler. 2023’te en çok oy alan partinin liderine hükümeti kurma görevi verilecek. Meclis’te güven oyu alırsa Başbakan olacak. Alamazsa ondan sonra en çok oyu alan partinin genel başkanı şansını deneyecek.

        3- 2023’te seçilen Cumhurbaşkanı parlamenter sisteme geçilse bile Cumhurbaşkanı olmayı sürdürecek.

        İkinci senaryoya göre;

        1- Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanıp Meclis’te 360 milletvekili çıkaramazlarsa, AK Parti veya MHP’yi de sistem değişikliğine ikna edemezlerse ‘defacto yönetim’ formülü devreye girecek.

        2- Seçilen Cumhurbaşkanı baştan söz verdiği gibi yetkilerinin hepsini kullanmayacak, fiiliyatta cumhurbaşkanı yardımcılarından biri başbakanmış gibi davranacak. Ülke parlamenter sisteme yakın bir modelle yönetilecek.

        Anladığımız kadarıyla bu formül DEVA Partisi’nin önerisi. Parti Sözcüsü İdris Şahin, diğer partilerden buna itiraz olmadığını iddia etti.

        Liderler bu reçete üzerinde kesin olarak anlaştı mı bilmiyoruz fakat her iki senaryonun da ciddi siyasi ve anayasal tartışmalar hatta krizler yaratması muhtemel.

        Önce ilk senaryoya bakalım...

        Diyelim muhalefetin dileği gerçekleşti ve gösterdikleri aday kazandı. Meclis çoğunluğunu da aldılar. Ülke referandumlu veya referandumsuz parlamenter sisteme geçti.

        Yeniden seçim yapmadan eski sistemin seçim sonuçlarıyla Başbakan ve hükümet belirlemek tuhaf olmayacak mı?

        Bunu istemelerinin iki gerekçesi olabilir... Ülkeyi tekrar tekrar seçime sokarak istikrarsızlık yaratmamak. Daha önemlisi AK Parti’nin tekrar kazanmasını ve Erdoğan’ın Başbakan olarak dönmesini engellemek.

        Peki yeniden seçim yapmasalar bile 2023 seçimlerinde en çok oy alan parti yine AK Parti olursa hükümeti kurma görevi önce Erdoğan’a verilmeyecek mi? Evet verilecek. Fakat güven oyu alamayacağı umut ediliyor. Ya alabilirse? İşte onun yanıtı yok.

        Gelelim gerçekleşmesi daha yüksek ihtimal olan ikinci senaryonun yaratacağı sorunlara...

        Yüzde 51 ile kazanmış bir Cumhurbaşkanı kendi rızasıyla kenara çekilip kendisinin yarısı kadar oy alabilmiş bir partinin liderine veya cumhurbaşkanı yardımcısına yönetim yetkisini devredecek.

        Yetkilerini devretmekle kalmayacak, bir de 6’lı masadaki diğer liderlerin sözünü dinleyecek.

        Ali Babacan bunu şu sözlerle ifade ediyor: “Geçiş sürecinde 6 partinin adayı 'Madem ben seçildim kimse bana karışamaz' demesin. Madem altı partinin adayı; bu partilerin görüşünü süreçte yok saymasın.”

        Şimdi Erdoğan’ın karşısına çıkacak muhalefet adayının durumunu bir düşünün...

        Meydanlarda “Ey halkım, beni seçerseniz söz veriyorum ben yönetmeyeceğim. Şu kimisine yüzde 1-2 bile oy vermediğiniz 6 lider var ya; işte onlar ne derse ben onu dinleyeceğim” mi diyecek?

        “Yetkilerimi devredeceğim, ben yönetmeyeceğim” diyen bir topal ördek, Erdoğan karşısında nasıl kampanya yapacak, nasıl kazanacak?

        Bunu söylediğimizde “Ama biz ikinci bir Erdoğan seçmek istemiyoruz” diyorlar.

        “Aday değil sistem önemli” masalına kapılıp reel siyasetin gerçeklerinden uzaklaşıyorlar.

        Adayı anketlere göre değil, 6 liderin arzusuna göre belirleyeceklerini ima ediyorlar.

        Oysa yapmaları gereken şey son derece açık ve basit. En çok oyu alabilecek güçlü bir aday, güçlü bir kadro ve programla halkın karşısına çıkmak. Halk eğer sistem değişikliği için Meclis'te yeterli desteği vermiyorsa bunu kabullenmek. Mevcut sistemde belli başlı demokratik revizyonlar yaparak 5 yıl boyunca istikrarlı bir yönetim sergilemek.

        Halkın yönetim yetkisini verdiği Cumhurbaşkanı’nı da “Ama seni ben aday gösterdim” diyerek bunaltmamak.

        Bunun dışındaki tüm çabalar seçmen tercihlerini değil, kendi ideallerini dayatmaları anlamına gelir.

        Diğer Yazılar