Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü kanun teklifine karşı Anayasa değişikliği hamlesi yaptı.

        Fakat bu hamleyi yaparken işin içine ailenin korunması kanunu yani adı tam konulmasa da LGBT karşıtı bir maddeyi de ekleyeceğini açıkladı.

        Aile maddesinin özgürlükler bakımından sakıncası tartışılabilir ama siyasi manevra olarak AK Parti’ye yarayacağı çok açık.

        Zaten bugüne kadar muhalefetten de net bir tutum gelmiş değil.

        Başörtüsü kısmıyla ilgili olarak Kılıçdaroğlu ilk önce “Teklif gelsin bir bakalım” demişti ama hızla tavrını değiştirip Anayasa değişikliğini kabul etmeyeceklerini söylemeye başladı.

        Oysa madem bir yola girdi, tutarlı davranıp başörtüsünü ilgilendiren değişikliğe “Tamam” diyeceklerini açıklamalı ve meselenin büyüyerek kendi kalesine doğru bir gole dönüşmesini engellemeliydi.

        Şimdi Erdoğan’ın “Referanduma götürelim” çıkışı ile konu daha da çetrefil hale geldi.

        Peki Cumhurbaşkanı neden referandum dedi?

        İki sebebi olabilir, 6’lı masanın ortak karar alamama olasılığını gördüğü için ve 2023 seçim kampanyasını bir tür hayat tarzı seçimine çevirerek Cumhur İttifakı lehine siyasi motivasyon yaratmak için.

        Önce meselenin matematiksel boyutuna bakalım.

        REKLAM

        Anayasa değişikliği için 400 milletvekilinin oyu gerekli. 360 ile 400 arasında kalırsa referanduma götürme şartı var.

        Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye transferi ve Eşref Fakıbaba’nın istifasının ardından AK Parti’nin 286, CHP’nin 134, HDP’nin 56, MHP’nin 48, İYİ Parti’nin 37 milletvekili var.

        (Detaylı tabloyu aşağıya ekliyorum.)

        AK Parti ve MHP’nin toplamı 334 ediyor. BBP’yi de eklediğimizde 335.

        Cumhur ittifakı dışındaki tüm partiler ‘Hayır’ derse Anayasa değişikliği olasılığı kalmıyor.

        Fakat CHP “Hayır” dese bile en azından başörtüsünü ilgilendiren maddeye Saadet Partisi ve İYİ Parti’nin “Evet” deme olasılığı var.

        Bu durumda AK Parti, MHP, Saadet ve İYİ Parti’nin toplamı 373 yapıyor, yani 360 barajı aşılıyor.

        Bu da zorunlu olarak referandum demek.

        Kaldı ki HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç da dikkat çeken bir çıkış yaparak “Başörtüsüyle ilgili yasal ve anayasal bir değişikliğe biz varız” dedi.

        Yani 6’lı masa “Hayır” dese bile HDP’nin oyları ile 391 sayısı yakalanıyor.

        Bir önemli detay daha hatırlatalım. Meclis’te 400 veya üzeri oy çıksa bile eğer Cumhurbaşkanı isterse yine de “Halk oyuna sunalım” diyebiliyor.

        Özetle Cumhurbaşkanı’nın Anayasa değişiklik teklifinin en azından başörtüsü bölümünü referanduma götürebilme olasılığı çok ama çok yüksek.

        Peki referandum bedavaya mı yapılıyor? Bunca ekonomik sorun varken halihazırda sorun olmayan bir konuda ülke çapında bir referandum yapıp, hazineden ciddi bir bütçe ayırmak, kampanyalara para dökmek yazık günah değil mi?

        Dün AK Parti’nin yasama süreçlerinde oldukça etkin önemli bir ismine “Referandum yapmak israf değil mi?” diye sordum.

        REKLAM

        “Haklısınız ama referandum için ayrı bir tarihe gerek yok ki o da seçim günü yapılabilir” dedi.

        Seçime daha 7-8 ay olduğunu hatırlatınca “Önemli değil, takvimi ona göre ayarlanabilir” diye ekledi.

        Yani AK Parti 2023’te sandıkta milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı pusulasının yanına bir de referandum pusulası koymayı istiyor.

        Bunun Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine yaratacağı motivasyonu anlatmaya gerek yok sanırım.

        Dün CHP lideri Kılıçdaroğlu “Bir yol ayrımına geldik. Otoriter rejimden yana mı olacağız, demokrasiden yana mı?” diye sormuş.

        Muhalefet 2023 seçimlerinin “Parlamenter sistem ve demokrasi isteyenlerle mevcut düzenin ve otoriterliğin devamını isteyenler” arasında geçeceğini söylüyor, ekonomik tablo nedeniyle kazanmanın çantada keklik olacağına inanıyor.

        Oysa AK Parti, Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü konusunu açması üzerinden bir taşla iki kuş vurarak seçimi tekrar kimlik siyaseti eksenine taşıdı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan 2023 kampanyasını artık “Başörtüsü yasaklarının kaldırılmasına ve ailenin korunmasına ‘Evet’ diyenlerle ‘Hayır’ diyenler” ayrışmasına dayandıracaktır.

        Oyunun kuralları yeniden yazılıyor. Bakalım 6’lı masa AK Parti’nin ‘değerler’ siyasetine karşı etkili bir söylem geliştirebilecek mi...

        Siyasi tarihin en ezici desteği olur mu? Olur

        Siyasi tarihin en ezici desteği olur mu? Olur
        0:00 / 0:00

        AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti’nin ailenin korunmasıyla ilgili getireceği Anayasa değişiklik teklifi ile ilgili olarak “Daha görmeden reddediyorlar. Ben iddia ediyorum ailenin güçlendirilmesini vatandaşımıza sunalım, Türk siyasi tarihinin en ezici desteğini alır” demiş.

        Toplumun genel reflekslerine şöyle bir bakınca Ömer Çelik haklı olabilir.

        İster adına homofobi deyin ister LGBT karşıtlığı bu ülkede CHP’lisinin de AK Partilisi’nin de İYİ Partilisi’nin de ortak ‘hassasiyeti’dir bu mevzu.

        Üstelik aileden ziyade bir ‘erkeklik’ ve delikanlılık meselesi gibi kabul görür.

        Sol liberal değerlere sahip oldukça sınırlı bir kesimi hesaba katmazsak olası bir referandumda teklife yüzde 90’ın üzerinde destek gelebilir.

        Muhalefetin konu karşısındaki sessizliği de biraz bu gerçeği görmekten kaynaklanıyor.

        Diğer Yazılar