Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazartesi günü Kabine Toplantısı sonrası Karadeniz’deki yeni doğalgaz keşfini açıkladı.

        58 milyar metreküplük yeni rezerv ve eski rezervin yeniden değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan 112 milyar metreküplük fazla ile toplam rezerv 710 milyar metreküpe çıktı.

        Keşfin açıklandığı ilk dakikalarda canlı yayındaydık. Konuklarımız arasında İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale ve CHP’nin Merkez Bankası kökenli eski milletvekili Müslim Sarı da vardı.

        Her iki isim de keşiften memnuniyet duyduklarını, ülkemiz adına sevindirici bir gelişme olduğunu söylediler. Ardından da kimi şerhler düştüler.

        Özlale “AK Parti buldu ama iktidara gelip biz çıkaracağız” diyerek projeyi sahiplendi. Doğalgazın haneler ve sanayi arasında eşit pay edilmesi gerektiğini ve buradan elde edilecek gelirin doğru yatırımlara yönlendirilmesinin uzun vadeli kalkınma için önemli olduğunu söyledi. Bir de çıkarma sürecinde maliyetlerin artma riskine dikkat çekti.

        CHP’li Sarı da mühim bir keşif olduğunu söyledikten sonra 2023 yılında dağıtılacak kısmın Türkiye’nin toplam ihtiyacının ancak yüzde 5’i düzeyinde kalacağının, uzun vadede de enerjide dışa bağımlılığı bitirmeye yetmeyeceğinin altını çizdi.

        Her iki ismin değerlendirmesi de makul ve akılcı muhalefet örnekleriydi.

        Fakat ne yazık ki muhalefetin tamamı bu iki isim kadar sağ duyulu değildi.

        Bu meselenin AK Parti’ye seçim sürecinde avantaj sağlamasından endişe eden, Engin Özkoç gibi kimi siyasetçiler keşfin hepten yalan olduğunu iddia edecek kadar ileri gittiler.

        “İktidar her seçim döneminde doğalgaz keşfi açıklıyor ama devamı gelmiyor, bu yalana kim inanır?” dediler.

        Peki daha önceki örnekler neydi?

        Karadeniz’deki keşfin yanından bile geçemeyecek kadar küçük rezervler. Bir kısmı hali hazırda çıkarılıyor fakat 710 milyar metreküp bambaşka bir boyut. Kaldı ki eskiden derin denizlerde sondaj yapabilen gemiler yoktu.

        Yine de bir an için onlar gibi düşünelim…

        AK Parti uyduruyor veya miktarı şişiriyor olabilir mi?

        Yani kandırılıyor olabilir miyiz?

        Burada 3 boyutlu değerlemeyi yaparak rezervin zannedildiğinden fazla olduğunu söyleyen yabancı kuruluşa bakmak gerekiyor.

        DeMac (DeGolyer and MacNaughton) alanında en yetkin, en güvenilir bağımsız şirketlerden biri. 100’den fazla ülkede faaliyet gösteriyor. 13 kuyuda inceleme yaptı ve 540 milyar m3 olarak açıklanan rezervin aslında 652 milyar m3 olduğunu tespit etti. (58 milyar metreküplük yeni keşif ile toplam 710 milyar metreküpe çıktı.)

        Açık kaynaklardan araştırınca DeMac’ın ilginç bir tarihçesi olduğunu fark ettim.

        Kökeni ABD’nin petrol üretiminin hız kazandığı 1900’lü yılların başına dayanıyor.

        1859’dan itibaren ABD’de önemli rezervler keşfediliyormuş fakat kimi yıllar üretim artarken kimi yıllar dibe vuruyormuş.

        1930’da aşırı üretim petrol piyasalarını tehdit edecek oranda fiyat düşüşlerine neden olunca şirketler üretim ve depolamada daha akıllı tesisler kurmaya yönelmişler. Bu yatırımlar için bankalardan kredi istemişler. Fakat bankalar yer altında miktarı belirsiz rezervler için uzun vadeli krediler vermeye yanaşmamış.

        Rezerv miktarlarını ölçecek bağımsız ve güvenilir kurumlara ihtiyaç duyulmuş.

        O noktada sahneye ABD’de jeofiziğin babası olarak kabul edilen Everette Lee DeGolyer çıkmış.

        Uzun yıllar Meksika ve Küba’daki petrol rezervleri üzerine çalışan DeGolyer, 1924’te “Torsiyon Terazisi” (Torsion balance) metodunu kullanarak petrol rezervlerinin büyüklüğünü, derinliğini ve yoğunluğunu ölçmeyi başarmış.

        Başında olduğu Amerada Petrol Şirketi’nin yanı sıra bir de Jeofizik Araştırma Kurumu’nu (Geophysical Research Corporation) kurmuş.

        Petrol şirketlerinden öylesine yoğun talep almış ki 1936’da kendisi gibi jeofizik mühendisi olan Lewis MacNaughton ile birlikte uluslararası petrol araştırma şirketi DeGolyer and MacNaughton’ı kurmuş.

        Şirket o gün bugündür dünya çapında petrol ve doğalgaz ölçüm hizmeti vermeye devam ediyor.

        Müşterileri arasında dünya petrol rezervinin yüzde 15’ine sahip olan Suudi Arabistan'ın ulusal petrol şirketi Saudi Aramco da yer alıyor.

        İşte Karadeniz’deki rezervin değerlemesini de bu şirket yaptı.

        Bütün bu detayları anlatmamın sebebi içinde bulunduğumuz siyasi ortamda, neyin gerçek neyin uydurma olduğuna dair güven duygumuzun zedelenmiş olması.

        Elbette muhalefet partileri iktidarın her dediğine inanmak zorunda değil. Fakat şüphecilik ile inkarcılık arasında kocaman bir fark var.

        İktidarı başta yargının siyasallaşması olmak üzere pek çok konuda eleştirebiliriz ama kabul etmeliyiz ki Karadeniz doğalgazı önemli bir keşiftir. Milli servete katkıdır.

        Türkiye’nin enerji sorununu tek başına çözmez ancak Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’un da söylediği gibi önemli bir yükü hafifletebilir.

        Bu tablo karşısında muhalefet “Gaz maz yok, yalan söylüyorlar” diyerek inandırıcılığını kaybetmek yerine, keşke “Ben üstüne ne koyabilirim, Türkiye’nin enerji ihtiyacını nasıl giderebilirim” diye düşünse ve kendi projelerini açıklasa...

        Diğer Yazılar