Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Mansur Yavaş Cumhurbaşkanı adayları arasında anketlerde en fazla öne çıkan isimdi. Buna rağmen bir gün dahi Kılıçdaroğlu’na rağmen adaylık iddiasında bulunmadı.

        Kararı 6’lı Masa'nın vereceğini söyleyerek kendi işine odaklandı.

        Akşener’in masadan kalkmasıyla ortaya çıkan krizde Yavaş ve İmamoğlu devreye girdi.

        Sonuçta Kılıçdaroğlu’nun aday, Yavaş ve İmamoğlu’nun ise iki başkan yardımcısı olacağı formül üzerinde uzlaşı sağlanarak Akşener’in masaya dönmesi sağlandı.

        Fakat bu sefer de masada kimi liderler başkan yardımcısı olmakta diretti.

        Akşener 1+2 formülü ile döndüğü masada 1+2+5 formülüne razı oldu.

        Peki bu formüle iki belediye başkanı da razı mıydı?

        İşin o kısmı hiç konuşulmadı.

        Oysa onların da bir iradesi ve arkalarında masadaki pek çok liderden fazla kamuoyu desteği vardı.

        Memnuniyetsizliğini ilk belli eden Yavaş oldu.

        Cuma akşamı Fatih Altaylı’nın yayınına katılan Yavaş, parti liderlerinin başkan yardımcısı değil milletvekili adayı olarak Meclis’te gruplarının başında olmasının daha doğru olacağını söyledi.

        REKLAM

        Dün bir köşe yazarı Yavaş’ın Kılıçdaroğlu ile görüşerek “Ekrem Bey ile ikimiz başkan yardımcısı olalım yoksa ben kampanyaya destek olmayacağım” diyeceğini yazdı.

        Yavaş’ın ekibi bu iddiayı hızla yalanladı.

        “Sn. Mansur Yavaş'ın söylediği iddia edilen ‘Diğer genel başkanlar cumhurbaşkanı yardımcısı olacaksa, seçim çalışmalarına katılmayacağım’ ifadeleri KESİNLİKLE doğru değildir. Kaynağı belli olmayan, dayanaksız, teyitsiz ve "kulis" adı altında paylaşılan bu tür haberlere itibar edilmemesini rica ederiz” dediler.

        Bunun üzerine dün Yavaş’ın yakın çalışma ekibini arayarak pozisyonlarını sordum.

        İşin aslı şu ki, gerçekten de 2 başkan yardımcısının daha doğru olacağına inanıyorlar.

        Yavaş cephesinde bu, seçimi kazanma formülü olarak görülüyor.

        Fakat “Bu bir fikir, diretmiyoruz, dayatmıyoruz. Seçim seyrini olumlu yönde değiştirecek değerli bir öneri olarak görüyoruz” diyorlar.

        Özellikle gençlerde Cumhurbaşkanı adaylığı sürecinde bir kırgınlık olduğunu, hatta bu kırgınlığın bazen kızgınlığa döndüğünü, ancak 2 belediye başkanının aktif, yetkin ve etkin olması halinde bu kırgınlığın giderilebileceğini düşünüyorlar.

        Buradaki “aktif, yetkin ve etkin” tanımlamasının altını çizmekte fayda var.

        Hatırlarsanız, İYİ Parti iki belediye başkanının “İcracı Başkan Yardımcıları” olacağını söylemişti.

        Gerçekten de o formül Kılıçdaroğlu’nun kazanma ihtimalini güçlendirebilirdi.

        Fakat başkan yardımcısı sayısının 7’ye çıkması ile dağınık bir görüntü oluştu.

        REKLAM

        Ayrıca 12. maddede spesifik yetkilere sahip olacakları ve Kılıçdaroğlu’nun uygun göreceği zamanda atanacaklarının söylenmesi iki ismin etki gücünü ciddi biçimde törpüledi.

        Ben Yavaş’ın bu son çıkışının hem kendi kariyeri hem de Millet İttifakı adına doğru tutum olduğunu düşünüyorum.

        Ekrem İmamoğlu’nun da Yavaş ile aynı kanaatte olduğunu tahmin etmek zor değil. Önümüzdeki günlerde o da benzer bir çıkış yaparsa şaşırmam doğrusu.

        Fakat Akşener dışındaki liderlerin bu noktadan sonra başkan yardımcılığından feragat edeceğini beklemek de saflık olur.

        AK Parti'den bir günde iki başarısız girişim

        AK Parti'den bir günde iki başarısız girişim
        0:00 / 0:00

        Dün saatler 13:00’ü gösterdiğinde pek çok kanal Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan’ın açıklamasını canlı olarak vermeye başladı.

        Akıldaki soru Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılıp katılmayacağıydı.

        Ne de olsa Binali Yıldırım gibi üst düzey bir isim Fatih Erbakan ile görüşmüş, “Anlaşamadığımız bir konu yok” diye açıklama yapmıştı.

        Yeniden Refah ise 30 maddelik bir ön şart listesi sunmuş ayrıca seçime kendi logosuyla girmek istediğini bildirmişti.

        6284 nolu Kadına Karşı Şiddetle Mücadele ve Ailenin Korunması Kanunu'nda değişiklik talebine neyse ki AK Partili iki cesur kadın, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ve AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin karşı çıkmıştı.

        Fakat zannedilenin aksine asıl mesele bu konu değil Yeniden Refah Partisi’nin 20 milletvekili talebiydi.

        Ve nihayetinde günler boyu büyütülen beklentiye rağmen Fatih Erbakan tek başına aday olacağını duyurdu.

        Yani AK Parti Yeniden Refah Partisi’ni ikna edemedi.

        Ardından akşam saatlerinde ikinci flaş haber geldi.

        Eski Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmek için AK Parti Genel Merkezi’ne gittiği duyuruldu.

        Şimşek’in AK Parti’ye dönerek Başkan Yardımcısı olacağı böylece yeniden ekonominin kaptan koltuğuna oturacağı iddiası adeta kesin bir bilgi gibi yayılmaya başladı.

        Hatta öyle ki görüşme sonrası açıklama yapacağı beklentisi nedeniyle muhabirler Genel Merkez önünde teyakkuza geçti.

        Derken kameralar karşısına Şimşek değil AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik geçti ve olağan bir görüşme olduğunu, Şimşek’in aktif siyasete geri dönme niyeti olmadığını söyledi.

        Bunun tek bir anlamı vardı, Mehmet Şimşek geri dönmeye ikna edilememişti.

        Yani AK Parti bir günde iki başarısız girişim ile gündeme gelmiş oldu.

        Oysa her iki görüşme de sessiz sedasız yapılabilir ve iktidar seçime doğru arayış içindeymiş görüntüsü vermeyebilirdi.

        Özellikle Mehmet Şimşek’in dönüşü seçime doğru iktidar lehine bir rüzgâr yaratabilirdi ama beklentinin boşa çıkması AK Parti’ye yarardan çok zarar getirdi.

        AK Parti'nin müthiş erkek dayanışması

        AK Parti'nin müthiş erkek dayanışması
        0:00 / 0:00

        AK Parti’nin erkek kurmayları arasında müthiş bir dayanışma var.

        Ne zaman içlerinden birine muhalefetten biri söz söylese ötekiler anında destek tweetleri atmaya başlıyorlar.

        Fakat ne hikmetse söz konusu AK Parti’de görev yapan kadın siyasetçiler olduğunda kafalarını kuma gömmeyi tercih ediyorlar.

        Yeniden Refah Partisi’nin kadınları şiddetten koruyan kanununun kaldırılması talebi karşısında çıkıp “Olmaz öyle saçmalık” demedikleri gibi bunu diyebilen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık ve AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin’i yapayalnız bıraktılar.

        Özellikle Özlem Zengin hakkında kendini bilmez radikal bir azınlık günler boyunca ağza alınmayacak hakaretler etti.

        Biri de delikanlı gibi çıkıp “Haddinize mi?” demedi, diyemedi.

        Neden peki?

        Çünkü mesele nihayetinde bir "kadın" meselesiydi.

        Çünkü bu azgın tiplerin kendilerini de linç etmesinden çekindiler.

        Çünkü seçime doğru 3-5 oy kaybetmemek için ilkesizliği tercih ettiler.

        Aynı geri kafalı grup Kadem’e ve Sümeyye Erdoğan’a saldırdığında da yine sesleri çıkmamıştı.

        Oysa karakter ve duruş tam da böyle zamanlarda belli olur.

        Bu çirkinlik karşısında susarak kaybettiler.

        Diğer Yazılar