Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz günlerde Frankfurt'ta, bu yıl 18. kez gerçekleştirilen Türk Film Festivali'ndeydim. En başından beri Hüseyin Sıtkı'nın başkanlığında gerçekleştirilen “Türk Filmleri Festivali | International / Frankfurt/M.” düşük bütçeli, “butik” bir festival... Film ve etkinlik sayısı belki çok değil ama festival, kendi koyduğu hedeflere ulaşmasını, Frankfurt'taki seyircilerle buluşmasını biliyor. Türk sinemasının tanıtımı ve yeni pazarlara ulaşması açısından da önem taşıyor. En hoş yanlarından biri kendine özgü bir yarışma konseptine sahip olması...

        Bu yıl İstanbul jürisi, başvuran 19 film arasından “Borç”, “İşe Yarar Bir Şey”, “Kar”, “Kaygı”, “Kelebekler”, “Körfez”, “Martı”, “Ölümlü Dünya”, “Sarı Sıcak” ve “Taksim Hold'em”i seçti. Frankfurt jürisi bu 10 filmi seyretti ve en iyi film ödülünü “İşe Yarar Bir Şey”e verdi. Aynı filmle Pelin Esmer en iyi yönetmen, Gökhan Tiryaki en iyi görüntü yönetmeni ödüllerini kazandı. Senaryo ödülü “Martı” filmiyle Erkan Tunç'a verildi. Jüri kadın oyuncu ödülünü “Kar” filmiyle Hazar Ergüçlü'ye, erkek oyuncu ödülünü ise “Kelebekler”le Bartu Küçükçağlayan'a verdi. En iyi film müziği ödülü ise bu yıl “Körfez”in müziklerini yapan Ekin Üzeltüzenci'ye gitti.

        Festivalde gösterimler şehir merkezindeki CineStar Metropolis sinemasında gerçekleştirildi. Burası, eski bir binanın dış görünümü korunarak yapılmış ve hemen arkasındaki diğer yapıyla birleşen büyük bir sinema... İçeride 12 salon var. Çağdaş sinema kompleksleriyle eski usul şehir sinema geleneğini birleştiren CineStar, caddeden kapıyla girilme gibi bir avantaja sahip. Keşke İstanbul'da da böyle salonlar olsa...

        Frankfurt, Avrupa'nın önde gelen finans merkezlerinden biri. Çok farklı kültürlerden insanların yaşadığı bir kent. Aynı zamanda bir fuar kenti... Festival sırasında vakit bulup ancak 2 saatliğine uğradığım Frankfurt Kitap Fuarı'nın ne yazık ki tümünü gezemedim. Fuar alanının büyüklüğü gerçekten etkileyiciydi. Böyle bir fuarın hakkını vermek için birkaç gün gerektiği kesin... Kitap Fuarı bir festival yeri gibi renkli ve canlıydı. Açık havadaki büyük avlu, pavyonlar ve geniş koridorlar, her biri farklı tarihi kostümler giyen ve abartılı makyajlar yapan gençlerle doluydu. Onların tam olarak ne yaptıklarını, nerede buluştuklarını ve ne tür etkinlikler yaptıklarını çözemedim ama fuara farklı bir hava getirdikleri kesindi.

        Frankfurt gibi kültürlerin kesiştiği bir finans ve fuar şehrinde Türk Filmleri Festivali'nin düzenlenmesi kuşkusuz çok önemli. Özellikle açılıştöreninden bir gün önce düzenlenen Onur Ödülleri Töreni'nde başta Frankfurt Büyükşehir Belediye Başkanı Peter Feldmann olmak üzere yerel yetkililerin ve T.C. Frankfurt Başkonsolosluğu'nun, Başkonsolos Burak Karartı'nın festivale sahip çıktığına bizzat şahit oldum. Alman konuşmacılar festivali bugünlere getiren Hüseyin Sıtkı'nın adını sık sık andılar. Festivale ellerinde büyüyen bir çocuk gibi baktıkları hissediliyordu. Hüseyin Sıtkı'yla yaptığım kişisel konuşmalarda ise festivalin Türkiye'den maddi ve manevi anlamda daha çok destek istediğini hissetmek mümkündü. Birkaç yıldır festivale İstanbul'dan TÜRSAK da katkıda bulunuyor. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü de destekçilerden.... Ama Frankfurt Türk Filmleri Festivali daha çok destek olunması ve gelecekte daha da gelişmesi gereken bir organizasyon. Umarım, yolları açık olur...

        Frankfurt'a Türkiye'den davet edilen konuk sayısı maddi koşullar nedeniyle çok azdı ama misafirperverlikte büyük festivalleri kesinlikle aratmadıklarını, hatta bazı açılardan onlardan daha iyi olduklarını söyleyebilirim. Sonuçta, Frankfurt'ta, harika bir 4 gün geçirdim. Giderken İstanbul'da hava bulutlu ve serindi. Frankfurt ise 4 gün boyunca hep güneşliydi.

        Diğer Yazılar