Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Suruç ve Ankara Garı canlı bombaları bazı gerçekleri gün yüzüne çıkarmıştı. İstiklal Caddesi, Atatürk Havalimanı baskınları ise bir diğerlerinin görülmesini sağladı. Her eylem sonrası varılan sonuçlar, terörün hangi zeminde kolaylıkla beslendiğini, nasıl şiddeti ürettiğini gösteriyordu.

        Örneğin, Suruç canlı bombacısı Abdurrahman Alagöz ile Ankara Garı bombacısı Yunus Emre Alagöz kardeşti... Adıyaman’da kahvehane ve dernek görüntüsü altındaki mekânlarda “medrese” veya dini eğitim adı altında nasıl DEAŞ’a bulaştırıldıkları, yaptıkları kanlı eylem sonrasında anlaşıldı.

        Bu noktada kalmadı, Gaziantep’teki bir başka gerçeğe ulaşılmasını da sağladı; ancak geç kalındı DEAŞ mahalleye saldırdı, birçok masum insanın ölümüne yol açtı.

        Atatürk Havalimanı baskını ise sorunun İstanbul’da, hem de güvenlikle ilgili bir birimin tam da karşısında nasıl büyüdüğünü göstermeye yetti...

        Bütün bu yaşananlarda terör hep önden hareket etti; koruyucu tedbir terör eylemleri gerçekleştikten sonra geldi.

        ORTA ASYALILAR

        Tıpkı Reina saldırısının da Özbekistan’dan gelen yabancı terörist savaşçı Abdulkadir Masharipov tarafından gerçekleştirilmiş olmasının yeni bir sorunu daha gün yüzüne çıkarması gibi...

        Diğerlerinde yaşandığı gibi, saldırı olmasa sorun yine fark edilmeyecekti.

        Oysa konuyla ilgili kişiler, “Orta Asya’dan kaçıp gelmiş Türk kökenlilerin DEAŞ saflarına katıldığını, ailelerinin Türkiye’ye yerleştiğini” uzun süredir dile getiriyor, soruna işaret ediyor.

        Suriye’de kaybetmeye başlayan DEAŞ’ın, yeni hedefinin Orta Asya cumhuriyetleri ve Çin’in Sincan bölgesi olduğu da biliniyor.

        Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı İsmail Cengiz, dünkü sohbetimizde, Orta Asya kökenli yabancı terörist savaşçı sayısının binlerle ifade edildiğini anımsatıp ekledi: “Suriye’ye gelirken El Kaide idiler, DEAŞ oldular. Suriye’de çözüme yaklaşıldıkça yeni bir isim altında yeni coğrafyalara taşınacaklar. Bunun da Orta Asya olacağı açık...”

        Afganistan’da Fergana bölgesi ile Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın DEAŞ için potansiyel yerleşim alanları olacağının da altını çizdi. “O bölgelerde Suriye’de çatışmayı öğrenmiş 3-5 bin kişi ülkeleri sarsar, rejimleri ele geçirir” dedi.

        İSTANBUL SORUNU

        Sorunun Orta Asya cumhuriyetleri kadar İstanbul’u da ilgilendirdiğini belirtti, Federasyon Başkanı olarak kendisine yansıyan bilgilerden önemli aktarımlar yaptı:

        “İstanbul’da Tuzla, Zeytinburnu, Başakşehir, Pendik, Dudullu, Ümraniye bölgelerinde 10 bini aşkın Orta Asya cumhuriyetlerinden gelenler yaşıyor. Sığınmacı oldukları için çocuklarını okullara gönderemiyor, göndermek istese de zaten okullarda yer yok. Kuran kursu, medrese tipindeki yerlerde 6-7 yaşındaki çocuklara radikal eğitimler veriliyor. Yarın büyük sorun teşkil edecek yapılar oluşturuluyor.”

        Başkan Cengiz bunu yeni de söylemiyor, uzun süredir hemen her platformda dile getiriyor.

        Eğer bir an önce “medrese” adı altında faaliyet gösteren yerlere dönük tedbir alınmazsa sonucunun ne olacağını da yaşanan olaylar gösteriyor. Daha kötüsü, yarın Türkiye’den gittikleri ülkelerle diplomatik sorun teşkil etme potansiyelleri de cabası...

        Diğer Yazılar