Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        IRAK, Afganistan ve Suriye sonrası bölgenin yeniden yapılanmasının kaçınılmaz olduğu bir gerçekti.

        Her dünyada büyük çatışma sonrasındaki gibi yeni bir düzen kuruluyor.

        Ancak bu yeni dünya düzeninde kimlerin kurucu olacağı konusunda kafalar karışık...

        Çünkü 1960-1980 döneminde olduğu gibi bugün için ABD tek başına her dediğini yaptırabilen bir devlet gücüne sahip değil.

        Daha ilerisi Vietnam sonrası kapattığı, dış politikasını iç politikaya alet etme dönemine son ulusal güvenlik stratejisiyle geri döndü.

        Dışarıdaki çözümü içeri bağladığı için, bölgedeki barışı sağlama kolaylığını tüketti; yeni çatışma alanları yarattı.

        Bu durum ABD Başkanı Trump’ın da işine geldi.

        Çünkü dış meselelerin çözüm yöntemini askeri bürokrasiye teslim ederek iktidarını uzatırken, alınan sonucu da iç politikada tüketme mutluluğunu yaşıyor.

        TRUMP’IN KÜRT KARTI

        Ancak askeri bürokrasinin ürettiği çözümün ne kadar çözüm olacağı tartışılır.

        Nedeni de çözüm diye sunduklarının bölgede yeni çatışma alanları yaratacak olmasından kaynaklanıyor.

        En iyi örneği de geçen hafta Washington’da gerçekleşen The Jamestown Foundation’ın 11’incisini düzenlediği Yıllık Terörizm Konferansı’nda dile getirilen görüşler.

        Konuşmacıların bazıları ABD Başkanı’nın güvenlik, istihbarat ve dış politikada danışmanlığını yapan isimler.

        En bilindik isimler de kısa süre önce Türkiye ile terörizmi ilişkilendiren, tepkiyi görünce de geri adım atan Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı emekli General Herbert Raymond McMaster ile eski CIA Başkanı General Michael V. Hayden...

        Terörizm konusunda önde gelen akademisyen ve gazeteciler de toplantıya katılmış...

        Başkanın danışmanları, Barzani’nin referandum atağı ve Suriye’de PYD’nin geleceği konusunda Washington’un bakışını net koymuş.

        Irak ve Suriye’deki Kürtler ile bundan sonra da sıkı çalışmaya devam edeceklerini belirtirken, öyle bir çerçeveleme yapmışlar ki sanki devlet kurmasına da destek verecekleri havası hâkim kılınmış.

        Suriye’de PYD’nin bir devlet kurmasına kadar uzayabilecek süreçlere destek verir pozisyon sergilenmiş; “bunun çok daha iyi çözüm olacağına” kadar uzanan yaklaşım gösterilmiş.

        “Bölgede iki farklı Kürt devleti kurulması ihtimali var mı?” derseniz, verilebilecek en iyi yanıt, ABD yönetiminin son halini en iyi yorumlayan Immanuel Wallerstein’ın “kaotik belirsizliği” olsa gerek...

        KAOTİK ÖNGÖRÜSÜZ

        Son günlerde yaşanan Fahreddin Paşa ile ilgili tweet tartışması da bunun bir başka örneği...

        Yazan meczup bir Iraklı, paylaşan ise Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed...

        BAE’nin dış politikası açısından nasıl bir avantaj sağlamayı hedeflediği, hangi ittifakını güçlendireceği belirsiz, abuk sabuk, kaotik öngörüsüzlük...

        “Bütün bunlara neden ne?” denilirse, başa döneceğim, dünyada yaşanan her büyük çatışma sonrası kurulacak yeni yapılanmanın kurucu güç mücadelesi...

        Ama unutulan diyalektik gerçek de ortada duruyor; bölgede ne ABD’nin bir zamanlar herkese dayatan gücü var, ne de bölgenin her şeye “Evet” diyen teslimiyetçiliği...

        Görünen o ki, yakın zamanda herkes eski kampına döner; açıkta öngörüsüzler kalır...

        Diğer Yazılar