Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TBMM, dün “Başkanlık sisteminde milletvekilliğine ilgi olmaz” diyenlerin yanıldığına tanıklık ediyordu.

        Mevcutlar ile geçmişte milletvekilliği yapmış olanlar parti yönetimi üzerinde psikolojik baskı oluşturmak için çok sayıda seçmeni getirince, yeni vekil olmak isteyenler de onlardan gördüğünü bu hafta uyguladı.

        Meclis’te dün seçmen seli vardı...

        Buna bir de farkına varmadan diğer partinin seçmeninin arasına karışıp gidenleri arayanlar eklenince kulislere tam anlamıyla karmaşa hâkim oldu...

        Meclis’te bu hengâmede en çok tekrarlanan ise “Başvurdun mu?” cümlesiydi...

        Eğer milletvekili adaylığı için başvurmuşsa tebrikler “Haydi hayırlısı” diye yükselirken, başvurmadığını öğrendiğinde ise nedenini sorgulamaktan da geri durmuyordu.

        Genelde karşıdan gelen yanıt da değişmiyordu: “Çok ısrar ettiler ama bu dönem bir görelim dedik...”

        Aday adaylarının parti liderlerine ve yöneticilerine kendini göstermek için birbirinin ayağına bastığı kulislerde bunlar olurken, parti gruplarında ise liderler propagandalarının zeminini oluşturuyordu.

        İNCE ODAKLI

        AK Parti Grubu’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan propaganda stratejisini uzun süreli deneyim ve bilgi birikimi üzerine oturttu.

        Muhalefetten birinin seçilmesi halinde “sıfırdan başlayacaklarını” vurgulayıp, dış politika ve icraatta kendi deneyimlerine ulaşamayacakları iddiasına vurgu yaptı.

        Bununla kalmadı, kendilerinden başka birinin gelmesi halinde var olan iyiliklerin ortadan kalkacağına gönderme yaparak propagandasının temelini, “Gelirlerse elde ettiklerin yok olur” kaygısı üzerine kurdu.

        “CHP’nin başındaki zata mı, öne sürdüğü garibana mı bakacağız” diyerek hedefine Muharrem İnce’yi koydu; diğer cumhurbaşkanı adaylarına tek kelime etmedi.

        Sağ seçmeni konsolide etme yoluna gitti.

        ANA AKS ADALET

        CHP’de de durum farklı değildi; lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun hedefinde de Erdoğan vardı.

        Erdoğan’ın hafta sonu açıkladığı “manifesto”sundaki sözlerini odağına koyarak eleştirisini yürüttü.

        Hükümeti bugüne kadarki icraatından yola çıkıp adalet, özgürlük ve yargı üzerinden eleştirdi.

        Bugüne kadar liderler “yasaklar, yoksulluk, yolsuzluk” üçlemesinden yola çıkarak 3Y ile mücadele edeceğini söylerken, CHP Lideri “mahkeme, maliye, medya” sıralaması yapıp “3M ile mücadele edeceğini” bildirdi.

        Parlamentoda dünden itibaren seçimin ana temelini oluşturan aksı da belirlemeye başladı.

        Hem iktidar, hem de muhalefet liderlerinin söylemlerinden yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki, seçimin ana aksı “adalet ve hukuk” temeline oturacak.

        Ekonomi, özgürlük ve demokrasi ardından gelecek.

        İktidar, bugüne kadar ötelenmiş, hak mahrumu bırakılmış kesimlerin haklarını alma olanağına kendi dönemlerinde kavuştuğundan yola çıkıp adaleti temin ettiğini savunacak.

        Manifestosunun ardından yakında çıkarmayı hedeflediği seçim beyannamesiyle adaleti nasıl temin edeceğinin yeni modelini koyacak.

        Muhalefet ise tutuklamalar, OHAL üzerinden “adalet ve hukukun ortadan kalktığına” vurgu yaparak hapiste yatan kişi sayısına odaklanacak.

        Ekonomik sıkıntıdan çıkma, kamuda liyakate dayalı yükselme ve sosyal desteklerin artırılması da bunun ardından gelecek.

        Çok seçmen hedefli, çok değişkenli bir seçim dönemine tanıklık edilecek...

        Diğer Yazılar