Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Üç dönem milletvekilliği de yapan Zeki Ertugay, Türkiye’nin en tanınmış ekmek profesörlerindendir.

        Doktorasını 1980’de tamamlayıp, ekmek üzerine araştırma yapmak için ABD’ye gitmek istediğinde ilginç bir durumla karşılaşır.

        Yakından tanıdığı, dönemin Başbakanlık Personel Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük’ten, askeri dönemin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan generalden yurt dışı iznini almak için aracı olmasını rica eder.

        “EKMEĞİN İLMİ Mİ OLUR?”

        Bedük de generale gidip durumu anlatınca, “Niye gidecekmiş?” sorusuyla karşılaşır.

        “Ekmek üzerine ilim yapmak için” karşılığını verdiğinde aldığı yanıt bugün dahi konuşulur:

        “Ekmeğin ilmi mi olurmuş? Gitmesine gerek yok…”

        Ertugay, o dönem bekler ancak normal siyasi hayata geçildiğinde de ABD’de Kansas Eyalet Üniversitesi’nde ekmek üzerine çalışır.

        O günden beri de yakın çevresinde “Ekmek profesörü” diye bilinir...

        Bütün bunları yazmamın nedeni, önceki gün Ankara, dün de İstanbul’da ekmek zammına ilişkin gelişmeler.

        O kadar ki Ankara’daki zam için Bakanlık devreye girdi. İstanbul Valisi, Büyükşehir Belediye Başkanı ve İTO Başkanı da dün ortak basın toplantısı düzenlemek zorunda kaldı.

        GIDANIN TAŞIYICISI

        Bir arkadaşım elektrikte ve doğalgazda %79’a, diğer gıda ürünlerinde %60’a varan artış ortada dururken, ekmekteki %25’lik yükseliş karşısında devletin bu denli yüksek tepki göstermesini sorgulayınca aramak aklıma geldi.

        Prof. Dr. Ertugay, “Bu coğrafyada bütün gıdaların taşıyıcısı ekmektir” diye söze girip ekledi:

        “Bir gıdayı ekmeksiz yiyemeyiz. Bugün 3. Dünya Savaşı yaşanıyor ve en etkili silah gıda haline geldi. Bir zamanlar 20 milyon olan buğday üretimimiz 17.6 milyona indi. İthal ediyoruz ancak bir o kadar da un olarak satıyoruz. Üretim düşüşüne bir de nüfus artışı eklendi, girdi maliyeti artınca sıkıntı baş gösterdi…”

        EKMEK İSYANI

        Bu aşamada 1970’li yılların Mısır’ında yaşanan “Ekmek İsyanı”na dikkat çekti.

        Aslında o 31 yıl önce Enver Sedat’ın ekmek kararına isyanın benzerini Mısır çok yakın geçmişte de yaşadı; halk ekmek üzerindeki sübvansiyon kaldırılıp fiyatı da artınca sokak eylemi yaptı.

        EMEĞİN ADIDIR

        Miting meydanlarında “ekmeğin karne ile alındığı dönem” vurgusunun Türkiye’de hâlâ unutulmamasının nedeni de aslında bu coğrafyada ekmeğin ne denli önem arz ettiğinin sonucudur.

        Oysa 11 Ocak 1942’de 2. Dünya Savaşı döneminde alınan bir tedbirdi; 1946’da son bulmuş olmasına kadar dün olmuş gibi bugüne kadar taşınmasının nedeni de buna dayanır.

        Üzerindeki her olumsuzluk kalıcı etki bırakır.

        Çünkü bu coğrafyada emeğin karşılığıdır.

        O nedenle “ekmek parası” diye bilinir…

        Ya da işinden atılmak istenen kişi, “ekmeğimle oynama”, “istediğim bir somun ekmek” diye yakarır…

        Bu coğrafyada M.Ö 4000 yılından bu yana ekmek vardır, her besinden üstündür…

        En küçük tepkinin önemi de devletin sinir uçlarını ayağa kaldırması da bundandır.

        Önünde profesör unvanı bulunanlar dahil diyetisyenlerin “Ekmek yemekten uzak durun” tavsiyesi ortada iken hala etkin gıda maddesi olmasının nedeni de aslında karnı doyurmasındandır.

        FİYAT ARTIŞI NİYE?

        Bu denli etkili ve önemli ise o zaman fiyat artışı neden kontrol altında tutulamaz?

        İleri sürülen gerekçe üretim (17,6 milyon) ile tüketim (19 milyon) arasındaki makasın 2 milyon ton aleyhte açılması ve un ihracatındaki patlama…

        Açığın ithalat ile karşılanması sonucu ortaya çıkan yükselmenin üzerine ekmeğin en önemli girdisi elektrik fiyatlarındaki artışın binmesi.

        Tahıl deposu Konya’da yıllarca Buğday Borsası Başkanlığı yapan, aynı zamanda tahıl işiyle de uğraşan Mehmet Kara’ya göre fiyatlardaki artış spekülatif, aşırı kâr edinme hırsının yansıması…

        İddiası o ki, fırıncıların ileri sürdüğü gibi bir ekmeklik unun çuvalı 130 değil, 70 lira…

        Örnek gösterdikleri çuvalı 130 lira olan un, baklavalık olarak nitelenen ekmekte kullanılması çok da arzu edilmeyen un…

        İddiası o ki arpa fiyatları bu sene artınca hayvan üreticisi buğdaya yüklenmiş, onun getirdiği bir etki de üzerine binmiş.

        Ancak bütün bunların ekmeğe olumsuz yansımaması gerektiği inancında, “Vurgunculuk yapıyorlar” iddiasında…

        Ancak Kara da üretimin azaldığını kabul ediyor; bunun ekmeğe etki düzeyinde olmadığı inancını dile getiriyor.

        Ne olursa olsun ortada bir gerçek var…

        Üretim azalıp, girdi maliyeti yükselen ekmek bugünlerde daha çok aslanın ağzında…

        ***

        İcra dairesi eliyle dolandırıcılık...

        Şunu bir kenara yazın…

        Çok geçmez, “düğünde taktığı takıyı yeniden isteyen” kişinin Kayseri 1. İcra Müdürlüğü aracılığıyla gönderdiği ilamsız icra takibi, dolandırıcılar için yeni yol olur.

        Üstelik devlet aracılığıyla yapıldığı için de hiçbir sorumluluğu olmaz; dolandıran ceza almaz…

        Nedenine geçmeden önce olayı anımsayalım…

        Bir vatandaş düğününde çeyrek altın taktığı kişi kendi düğününe gelip aynı altını takmadığı veya karşılığını göndermediği için Kayseri 1. İcra Dairesi'ne başvuruda bulundu.

        Talep ettiği halde taktığı çeyrek altını vermediği gerekçesiyle ilamsız icra takibi talep etti.

        İcra Dairesi’nden gelen kağıdı gören kişi de gidip çeyrek altın bedelini ödedi.

        Buraya kadar her şey normal sayılabilir.

        ÇOK KİŞİ DOLANDIRILDI

        Ancak bu yöntem son dönem dolandırıcıların sıklıkla kullandığı bir yöntem…

        Yaptıkları da basit…

        Kişilerin adres ve kimlik bilgilerini bir şekilde ele geçiren kişi, icra dairesine giderek kanun gereği 500 lira ile en fazla 2 bin liraya kadar olan ilamsız icra takibi başlatıyor.

        Postacı, kişiyi evinde bulamazsa kapıya bildirim kağıdını yapıştırıp, evrakı muhtara teslim ediyor.

        Ancak kanun gereği bildirim yapılan kişi evrakın tesliminden itibaren 7 gün içinde borcunun olmadığına yönelik itirazı yapması gerekiyor.

        Dolandırıcılar bu durumu bildiği için daha çok tatile çıkanları hedef seçiyor.

        Ya da kaygısı yüksek olan kesimi tercih ediyor.

        TELEFONDAN SONRA

        Herhangi bir çek, bono veya kıymetli kağıda gerek duyulmadan sadece 40 lira ödeyerek başlatılan ilamsız icraya 7 günde itiraz edip iptal ettirilmediği takdirde borç yasal hale dönüşüyor.

        Geri çevirmesi ancak mahkeme yoluyla olabiliyor.

        Yüksek mahkeme masrafları ile uğraşmak ve zaman kaybına uğramamak isteyenler çareyi en çok 2 bin lira olan parayı ödemekte buluyor.

        Eğer 7 gün içinde itiraz etmişse de zaten dolandırıcı ortadan kaybolduğu için bulunamıyor.

        Telefondan sonra son dönem uygulanan en geniş dolandırıcılık yöntemi olarak biliniyor…

        İşin acı yanı dolandırıcının icra dairesi aracılığıyla eylemini gerçekleştirmesi…

        Bütün bunlar bilinmesine karşın da çare üretilemiyor olması…

        Diğer Yazılar