Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Evet bir sıkıntı görünüyor ama aşılmaz da değil…”

        AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için düşündüğü TBMM Başkanı Binali Yıldırım’a yakın isim söze bu cümle ile girdi…

        Sorunun aday olarak mı yoksa olmayarak mı çözüleceği soruma ise yanıtı net oldu:

        “İş adaylığa doğru gidiyor bakalım…”

        Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir’i kazanması halinde protokoldeki yeri oldukça geriye düşeceği iddiası zaten uzun süredir dile getiriliyordu.

        AK Parti içinden bunun protokol yönetmeliği değiştirilerek kısa süre içinde çözülecek bir mesele olduğunun da altı çiziliyordu.

        Dolayısıyla, “Eski Cumhurbaşkanları, Meclis Başkanları ve Başbakanlar, başka göreve atanmış olsa dahi protokolde eski yerlerini korurlar” yönünde bir düzenleme ile sorun çözülecekken, mesele tek başına böyle bir noktaya odaklı kalabilir mi?

        Yıldırım’ın yakın çevresi de dünkü sohbetlerimizde konunun bunun ötesinde bir durum olduğunu belirtmekle yetindi.

        Ancak ne olduğu konusunun detayına girmekten kaçındı.

        İLK KEZ BUNALIMLI

        Görünen o ki İstanbul’un bazı ilçe belediye başkan adaylarının belirlenmesinde de sorun yaşanıyor.

        CHP’nin İstanbul için düşündüğü isimler de özellikle ilçelerde aday belirleme sürecinin bir başka kıstasını oluşturuyor.

        Ancak ne olursa olsun AK Parti çok uzun süredir yaşamadığı bir sürece tanıklık ediyor.

        İlk kez aday belirleme sürecinde bir bunalımla karşı karşıya olduğu imajı kamuoyuna yansımış bulunuyor.

        ESKİNİN YENİLERİ

        Bir başka görüntü ise açıklanan adaylarla ilgili…

        AK Parti için belediyecilik, iktidarının en önemli yapı taşını ve desteğini oluşturan yapıydı…

        Yeni isimleri bulup çıkarması, onların illerinde gösterdikleri performans AK Parti’nin en önemli hasletleri arasında sayılır hatta diğer partilerin eleştirilmesinin kıstası olurdu.

        Ancak dün açıklanan listeye bakıldığında ağırlıklı bölümünün başında “eski” diye başlayan kimlik açıklamasının yer alması dikkat çekiciydi.

        Adayların ağırlıklı bölümü eski veya mevcut belediye başkanı, eski il başkanı, eski milletvekili veya eski bakan sıfatını taşıyordu.

        Bu duruma bakıp, belediye kökeninden gelen ve 30 yıla yakın süre de belediyelerin ağırlıklı bölümünü elinde tutan AK Parti geleneğinin yeni isim yetiştirme beceresine ulaşmadığını savunmak doğru olmaz.

        En azından bir belediye başkanının birlikte çalıştığı ikinci kademe ekibinde dahi onlarca isim bulunup çıkarılabilir.

        TBMM’de milletvekillerinin her seçim dönemi %50’ye, teşkilatında %70’e varan değişiklik yapan AK Parti’nin, belediyede bunu yapmamasının bir başka nedeni olmalı…

        AK Parti’nin etkin bir ismi bunu “Bu seçimi şansa bırakmak istemiyoruz, ikinci olarak da yeni isimlerin aday olma cevalliğini gösteren çok olmadı” sözleri ile açıkladı.

        Anlaşılan o ki sadece AK Parti’de değil, diğer partilerde adı geçen adaylara da bakıldığında aslında yeni isimlerin siyasetten uzaklaştığına tanıklık ediliyor.

        Böyle olunca da eskilerden başka isme ulaşmak zorlaşıyor…

        ***

        DİYARBAKIR'DAN GÖRÜNEN SANDIK

        Bölgenin genel sandık eğilimini en iyi yansıtan kenti Diyarbakır’dır…

        Sandıktan çıkan sonuç ağırlıklı olarak bölgenin genel karakterini de yansıtır…

        Ancak düne kadar…

        Neden de bölgede sandık sayımının terör baskısı ile kamu otoritesi arasında bir yerde gerçekleşiyor olmasına dayanıyordu.

        Belediye başkanlarının görevden alınması, yerine kayyum atanması ile de yeni dönemin kapısı aralandı; devlet bölgeye hakimiyetini daha baskın sergiler oldu…

        Son seçim de bu kapsamda örgütün sandık kontrolünün hafifleyip, kamu otoritesinin etkinliğinin ağır bastığı zeminde gerçekleşti…

        Burada yaz boyunca bölgede ardı ardına gelen operasyonlar ile terörün hareketinin neredeyse tüketildiği döneme tanıklık ediliyor…

        Bu seçim öncekine göre kamu otoritesinin etkisinin daha ağır hissedileceği, örgütün sandığa tahakkümünün sıfıra yakın seviyede gerçekleşeceği söyleniyor.

        Peki, bütün bunlar HDP adaylarının Diyarbakır başta olmak üzere bölgede belediye kaybına yol açabilir mi?

        Yani, HDP’li eş başkanların yerine atanmış kayyum Belediye Başkanı Cumali Atilla’nın AK Parti Büyükşehir adayı olması, başarıyı da beraberinde getirir mi?

        AK Parti’nin Diyarbakır’ı çok iyi bilen iki ismine dün bu soruyu yönelttim.

        Her ikisi de Atilla’nın Belediye Başkanlığı dönemindeki hizmetlerini övgü ile sıraladı, önemli hizmetleri hayata geçirdiğine vurgu yaptı.

        Her ikisinin son cümlesi aynı oldu:

        “Oy arttırabiliriz ama fark o kadar açık ki, başkanlığı almak için kapatabilir mi derseniz, biraz zor derim…”

        YENİ FAKTÖRLER

        HDP’nin bölgedeki isimlerinin de altını çizdiği gibi halkın kimliğine duyduğu bağlılık bölgede birinci kıstas olmaya devam ediyor.

        Aslında bunun ötesinde terörün etkisinin azalmasıyla devreye girmiş başka siyasal aktörler de var.

        Örgütün sandık üzerindeki tahakkümü azalmış, ama buna ilave olarak İYİ Parti ve Hüda Par faktörleri devreye girmiş.

        Her ikisinin geçen seçim aldığı oy küçümsenmeyecek oranda, hatta İYİ Parti adayı Salim Ersarioğlu milletvekilliğini az bir oyla kaybetti.

        Hüda Par, AK Parti’ye destek olmakla birlikte, yine de kendi kimliğini korumak için bazı sandıklarda tek başına hareket etmesi sandık sonucunu etkiliyor.

        Buna karşın AK Parti bazı ilçelerde iddiasını ispatta kararlı; Çermik, Çüngüş ve Ergani’de seçimi almak için bastırıyor.

        Nitekim Karakaya Barajı yakınındaki Çüngüş ve Çermik’te 24 Haziran seçiminde AK Parti ve Erdoğan diğer ilçelerin aksine birinci sırada çıktı…

        DEMİRTAŞ TARTIŞMASI

        HDP de hem AK Parti’nin yarattığı etkiyi, hem de seçilen kişinin yerine yeniden kayyum atanmasının önüne geçmek için yöntem arayışında.

        İddia o ki HDP iki konu üzerinde tartışıyor.

        İlki, seçilmesi halinde örgütle ilişkili olduğu suçlanması üzerine yapışmayacak isimlerin bulunup aday gösterilmesi…

        İkincisi de politik kimliği çok daha yukarıda olan bir isimle yola çıkılması…

        İkinci düşünce için adı dile getirilen ise AİHM’nin bir süre önce tutukluluk halinin sonlandırılmasını istediği, HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş…

        AK Parti’nin Atilla’yı çıkardığı bir zeminde Demirtaş adının daha etkin olacağı fikri öne çıkıyor.

        Yani Atilla’nın kimliği yerine hükümetin adayı olarak gösterilerek ötekileştirilmesi hedefleniyor.

        BEŞ DOĞAN’DAN HANGİSİ

        İlk tartışmaya yani, örgütle herhangi bir bağı iddiasının yapışmayacağı isim arayışında adı öne çıkan ise Gaziantep’in eski efsane belediye başkanı, HDP’nin eski milletvekili Celal Doğan…

        Doğan’ı arayıp aday olup olmayacağını sordum, yanıtı ilginç oldu:

        “Celal Doğan adı 5 yer için geçiyor; Gaziantep için sıkça duyuyorum, birilerine göre İstanbul, diğerine göre Van, bir başkasına göre Diyarbakır birilerine göre de Adana… Bunların hangisi ben olan Celal Doğan, onu ben de bilmiyorum…”

        Diyarbakır’dan sandığın görünümü bugün için böyle…

        Diğer Yazılar