Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hani derler ya "Okuyunca nutkum tutuldu…”

        Bende de aynı etkiyi bıraktı.

        Önce şaka sandım…

        Kırmızı mührü, kamu kurum ve kuruluşlarının uyması gereken dilekçe usulü, sevk yöntemi, sıra-sayı, kayıt tarihini görünce de sordum soruşturdum…

        Her açıdan ofsayt olsa da gerçekmiş…

        Kumu kurum ve kuruluşları arasındaki futbol turnuvalarının Anadolu’da hangi şart altında gerçekleştiğini gösteren trajikomik, hatta bazılarınızın "delice…" bulabileceği konuyu sizlere de aktarmak istedim.

        Olaylar dizisi, “Kamu Futbol Turnuvası” adı altında Nisan-Mayıs aylarında düzenlenen etkinlikte Cumhuriyet Başsavcılığı futbol takımının yenilgisiyle başlıyor.

        Yenilgiyi kabullenmek istemeyen Cumhuriyet Başsavcılığı, Kaymakamlık Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü’ne resmi yazı yollayıp, turnuvada yaşanan trajikomik olaylar serisinin vuruşunu yapıyor.

        “STAJER OYNATTILAR”

        Önce mağlup olduğu “hastane” takımından şikayetçi oluyor:

        “Turnuvanın kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personellerin katılımıyla gerçekleştirileceği tarafımıza bildirilmesine rağmen, rakibimiz olan ilçe hastanesinin . … Sağlık Meslek Lisesi’nde hali hazırda öğrenci olarak bulunan ve hastanede sadece staj görevini yerine getiren öğrencilerden kurulu olduğu, bu durumun turnuvanın amacından uzaklaşmasına sebebiyet verdiği, haksız rekabet durumuna yol açtığı ve etik açıdan uygun olmadığı kanaatine varılmıştır...”

        Bu nokta kalmıyor…

        “HAKEM SKORU SEYİRCİYE SORDU”

        Cumhuriyet Başsavcılığı yazısında hakemle ilgili bölümü ise skeçlere taş çıkartacak gelişmeleri aktarıyor:

        “Müsabaka hakeminin maçın yönetiminde gerekli özeni göstermediği, müsabaka skorunun sürekli maçı dışarıdan izleyen seyircilere sorduğu, futbolcular ile birlikte hareket ederek pozisyonlara yakın olmaması nedeniyle maç esnasında karşılıklı tartışmaların meydana geldiği, müsabakada oynayan takım futbolcularının karşılıklı olarak aynı spor kıyafetlerinin giyilmesi nedeniyle takımların maç esnasında sürekli karşı takım futbolcularına pas attığı, ayrıca hakemin kıyafetinin de futbolcularla aynı olması nedeniyle ayırt edilemediği görüldüğünden hakem atamalarının ve kıyafet konusunda gerekli özenin gösterilmesi...”

        SİTKOM, SKEÇ GİBİ

        Cumhuriyet Başsavcılığının resmi yazısı burada da son bulmuyor; Jandarma Komutanlığı kadrosundan da şikayetçi oluyor.

        Jandarma Komutanlığı’nda vatani görevini yapmakta olan askerlerin oynatıldığını bunun da haksız rekabete yol açtığını belirtiyor.

        Resmi yazı, turnuvanın bu nedenlerle amacından ulaştığına hükmedip, gereğini şu sözlerle yerine getirilmesini istiyor:

        “Kurumlarda görev yapan personelin yaş ortalaması itibarıyla bir çoğunun ileri yaşlarda olması sebebiyle bu durumun turnuvanın amacından uzaklaşmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından ilçe hastanesi ile yapmış olduğumuz müsabakanın tekrar edilmesini …… Cumhuriyet Başsavcılığı futbol takımı olarak talep ederiz.”

        Peki, Kaymakam ne yapmış derseniz, o da ofsayttın bir başka alanda devam etmesini sağlamak istemiş ve Cumhuriyet Başsavcılığı yazısını Gençlik Spor İl Müdürlüğü’ne yollamış…

        Sitkom ve skeçlerin senaryolarının nereden çıktığını sanıyorsunuz; Anadolu inanılmaz cevher…

        ***

        İstanbul’a Paris modeli mi?

        Uzun süre önce konuşuluyordu…

        AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir adayının büyük olasılık TBMM Başkanı Binali Yıldırım olması üzerine son dönem kulisler de yeniden canlandı; konuşulur oldu.

        Üzerinde durulan, İstanbul için özel yasa çıkarılarak, Paris belediyesindeki modele benzer yapı getirmek.

        Bunu duyunca, kısa bir arşiv taraması ile hafızam canlandı...

        Aslında AK Parti bu düşüncesini yeni dillendirmiyor; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemden bu yana söylüyor.

        Hatta Erdoğan ile de kalmadı, Başbakanlığı döneminde Ahmet Davutoğlu ve görevden ayrılmadan önce de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş dile getirdi.

        “İSTANBUL KENDİNİ YÖNETSİN…”

        Hemen hepsi de dünyanın 127 ülkesinden daha büyük olan İstanbul için aynı örneği verdi, Paris ve New York modeline atıf yaptı.

        Örneğin Davutoğlu, “İstanbul ile ilgili özel yasa yapılabilir. İstanbul'dan daha büyük hazinesi yok Türkiye'nin” dedi.

        Topbaş bu sözleri nedeniyle Başbakan Davutoğlu’na teşekkür edip, özel yasa talebini yineleyip ekledi:

        “Mevcut Büyükşehir Belediyesi Kanunu İstanbul'a dar geliyor. İstanbul'un beklentileri de sorumlulukları da mevcut yasaya sığmayacak kadar büyük…”

        Topbaş, bu noktada kalmadı, görevinden alınmadan önce de aynen şunları söyledi:

        “Belediye başkanı olarak tecrübe edindim ki üç dönemden beri bir farklı yasa olsa bu şehirde çok daha farklı iş yapabiliriz. Ne demektir bu, ne istiyorum? Diyorum ki İstanbul kendi kendini yönetsin, başka müdahaleler olmasın, kendi kararını kendi versin. Bu yanlış mı? Doğru. Böyle tek elden yürüsün…”

        VALİ DE BELEDİYENİN PARÇASI

        Başta da belirttiğim gibi hepsi de Paris örneklemesi yapmış…

        Peki, birkaç gündür sarı yelekliler eylemiyle gaza bulanan Paris nasıl yönetiliyor derseniz…

        Paris’in, 1789’dan 1871’e kadar uzanan komün sistemine devrimlerin ilk çıkış noktası olmasının getirdiği tarihsel faktör göz önüne alınmış.

        Kentin 1982 yılına kadar seçilmiş belediye başkanı olmamış.

        Bu tarihe kadar kentin belediye başkanlığı görevini Paris Valisi ve Polis Müdürü yürütmüş.

        Hatta Paris’in ilçelerinin belediye başkanları da İçişleri Bakanlığı tarafından atanmış kişilerden oluşmuş.

        Kentin yönetimindeki tek organ 6 yıllığına seçimle göreve gelen 90 kişilik Kent Konseyi; yani il genel meclisi olmuş.

        Ancak 1975 referandumu ve ardından gelen yeni seçim sistemi ile Paris Belediye Başkanlığı yapısı farklılaşmış, hem il hem de belediye meclisi olarak iki kameralı sisteme geçmiş.

        Belediye başkanı da belediye meclisi içinden seçilerek çıkmaya başlamış.

        Bununla kalmamış, vali ve polis müdürü de belediyenin birer organı haline getirilmiş.

        DEVLET MEMURUNU DA ATAR

        Devlet memurlarını da alıp çalıştırmak, belediye başkanının ve güvenlik konularıyla sınırlı kalmak kaydıyla güvenlikten sorumlu valinin yetkisine bırakılmış.

        İlçe belediye başkanlarının, metropol belediye başkan yardımcısı olarak da görev yaptığı Paris’te polis, asker, güvenlik gibi kolluk yetkileri dışındaki tüm yürütme erki Belediye Başkanına bırakılmış.

        Başkanlık sistemi gibi uzun yıllardır tartıştığı İstanbul’un için ayrı yönetim tarzına ilişkin düzenleme seçim sonrası çıkar mı?

        Şu kadarını söyleyeyim her şeyi sandık sonucu belirler…

        Diğer Yazılar