Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Erken seçimin bu yıl olma ihtimalinin bulunmadığını iki gündür nedenleriyle yazıyorum.

        Zaten muhalefetin de mevcut durumda erken seçim talebinde bulunma olanağı yok.

        Çünkü koşullar için de iktidarın bileğini bükecek nitelikte değil.

        Ayrıca unutulmamalı ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli istemeden de seçim olma ihtimali yok.

        Her ikisinin de Cumhur İttifakı’na bu denli bağlı olduğu bir zeminde kopmalarını da kimse beklemesin.

        Çünkü MHP’nin ittifaktan ayrılması halinde, gidebileceği yeni işbirliği alanı yaratacağı partiler yok…

        Benzer şekilde AK Parti’nin de parlamentoda MHP’nin varlığına ihtiyacı çok…

        Bundan dolayı ittifak sisteminin kalkacağını sanan yanılır…

        Çünkü muhalefet de bundan hoşnut; Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimde ittifak sisteminin kaymağını muhalefet yedi.

        SP ile işbirliği mütedeyyin muhafazakar seçmenin oy vermesini kolaylaştırırken, HDP işbirliği de Kürt seçmenin ülkücü/milliyetçi kökten gelen Ekrem İmamoğlu’na, bazı yerlerde de İYİ Parti’ye tereddütsüz oy vermesini sağladı.

        Daha ilerisi en büyük yakınlığı da İmamoğlu ailesinden gördü...

        Emin olabilirsiniz ki muhalefet gelecek seçime de ittifak sistemi içinde gidilmesini en fazla isteyen olacaktır.

        2019 TAHLİLİYLE, SİYASAL TEDAVİ

        Bu yıl 2019’daki yerel seçimle elde edilen siyasal tahlillere dayalı tedavi, eksik gediği onarma, teşkilatında gördüğü aksaklıkları giderme, yönetim erklerine de taze kimlik katma yılı olacak.

        Zaten AK Parti, CHP, İYİ Parti, HDP, Gelecek Partisi ve Babacan’ın gelecek ay kuracağı partinin kongreleri de buna imkan sağlayacak.

        Bu süreç partiler için bir sonraki dönem siyasetinin hangi zeminde ilerleyeceğini tayin yılı da olacak.

        Bu yıl üretilen propaganda metotları, geleceğin yapı taşını oluşturacak; siyaset bunun üzerinde yürüyecek.

        DEMOKRASİ BLOKU

        Muhalefet bu açıdan yönünü çizdi, demokrasi ve sistem üzerine oturtma kararı aldı...

        CHP lideri Kılıçdaroğlu da bu çerçevede bir süredir “demokrasi bloku” diye adlandırarak bu yeni zemini ilan etti.

        Aslında daha önce AK Parti’den gelen ve “Türkiye İttifakı” adı verilen sisteme benzer bir model.

        Ancak Kılıçdaroğlu burada bir terazi yaratıp, bir tarafına iyileştirilmiş parlamenter demokratik sistemi savunan demokrasi blokunu, diğer kefesine de başkanlık sistemini savunan otorite taraftarları ayrımını koyuyor.

        Dikkat ettim, önceki günkü basın buluşmasında İYİ Parti lideri Meral Akşener de benzer söylem geliştirdi.

        Varmak istedikleri nokta, sistem tartışması üzerinden demokrasi bileşenlerini, dolayısıyla blokunu oluşturmak.

        Siyasetinin gelecek kulvarını bu zeminde açmak…

        Buradan istemelerinin nedeni, AK Parti ve MHP içinde de sistemden kaynaklı yakınmaların yüksek olması.

        UYGULAMADAKİ AKSAYAN YÖNLER

        Nitekim, TBMM açıldığı ilk günlerde milletvekilleri ve teşkilattan gelen eleştirilerin ağırlıklı bölümü sistemin işlerliği üzerinde oldu.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “sistemin yeni başladığını, uygulamadan kaynaklı aksayan yönlerinin onarılması için çalışma başlattığını” açıkladı.

        Ancak idari revizyonda ilerleme kaydedilmedi, TBMM’de nöbetçi bakan uygulamasına geçilmesi gibi palyatif çözüm de sorunu tüketmedi.

        Yeni sistemle statü kaybına da uğrayan AK Parti teşkilat yönetimlerinin neredeyse tamamında sistemden kaynaklanan yakınma yüksek.

        TABANDAKİ RAHATSIZLIĞA OYNUYOR

        Muhalefet de bunu gördüğü için hem karşısındaki ittifakı dağıtmak hem de sosyolojik tabanını çözmek için tartışmayı diri tutuyor.

        Akşener’in, “Ben iyileştirilmiş parlamenter sisteme Sayın Erdoğan’ın da geçeceğini düşünüyorum” yaklaşımının gerisinde de bu yatıyor.

        Mücadeleyi, “başkanlık sistemi” ile “iyileştirilmiş parlamenter demokratik sistem” arasındaki zemine taşımak istiyor.

        “Demokrasi mi, otokrasi mi?” ikilemine çekmeye çalışıyor.

        İKTİDAR DA ÖNLEMİNİ ALIYOR

        Şurası net ki, iktidar da muhalefetin bir süredir devam ettirdiği bu propagandanın farkında.

        İktidar da bu tartışmayı tüketmek için Adalet Reformu, wikepedia kararı gibi daha fazla özgürlük ve çok seslilik getiren düzenlemelerin önünü açıyor...

        Eleştiri aldığı alanlarda iyileştirme yapıyor...

        Böylece muhalefetin demokrasi blokuyla oluşturmaya çalıştırdığı propaganda zeminini boşa düşürmeyi hedefliyor.

        Görünen o ki Babacan’ın partisinin de siyaset sahnesine girmesiyle tartışma daha da alevlenecek.

        Çünkü AK Parti içinden çıkan, Davutoğlu’nun Gelecek Partisi ile birlikte Babacan da parlamenter demokratik sistemi savunuyor; başkanlık sistemine karşı duruyor

        Bu da ittifak denkleminde muhalefeti daha çok sesli, renkli ve dinç kılıyor.

        ÖNCE BİRLİK, SONRA İTTİFAK

        Ancak şu da görülüyor ki, Kılıçdaroğlu ne denli uğraş verirse versin, ittifak sistemi bir önceki gibi olmayacak, güç dağılımı farklılaşacak. Millet İttifakı’nda, diğer bileşenlerin oyu düşük olması nedeniyle CHP hegemonyası, yani siyasal ve sosyal güç ağırlığı vardı…

        Yeni partilerin gelişi dengenin değişmesine, yeni bir ittifak yapılanmasının oluşumuna da yol açabilir.

        Türkiye hiç yaşamadığı, batıda örneği olan “ittifaklar konfederasyonuna” ya da “birliklerin ittifakına” tanıklık edebilir.

        Yani iki veya daha fazla birlik veya ittifakın, seçim işbirliğiyle karşılaşılabilir.

        PROVASI YAPILDI

        İster blokların ittifakı denilsin, ister listeden işbirliği; önceki seçimde bunun provası yapıldı.

        BBP, TKP, DP ve SP, tüzel kimliklerini bir kenara bırakıp, diğer partinin listesinden seçime girdi; yani bir birlik oluşturdu.

        Listesinden aday olduğu parti ile öteki partinin ittifakın bileşeni haline geldi.

        Örneğin BBP lideri Destici, AK Parti listesinden aday oldu, anlaşması mümkün olmayan MHP ile Cumhur İttifakı’nın bileşeni olup buluştu.

        BATIDA ÖRNEĞİ VAR

        Örneklerine Almanya’da Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) kardeşliğinde rastlandığı gibi bazı partiler önce iç koalisyonla birlik oluşturup, ardından benzeri ile ittifaka gidebilir.

        Bu da merkez sağ ve merkez sol partilerin birlikteliğine tanıklık edildiği süreci beraberinde getirir…

        Bir araya gelemeyecek olanların, sandık buluşmasını kolaylaştırır.

        Özetle 2020 yılı geleceğin ana arterlerinin çizildiği, propagandanın zemininin inşa edildiği yıl olacak.

        Geçmiş yılın eldeki tahlil sonuçları ile onarımın, tedavinin yapıldığı döneme tanıklık edilecek...

        Diğer Yazılar