Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        MÜCADELENİN sadece aşı ile kalmayıp, ilacın da beraberinde gelmesi halinde etkili olacağını belirtmiştim.

        Türkiye’deki virologların bu alanda çok başarılı olduğunu da söylemiştim.

        Umduğum gibi oldu; önce aşı ile ilgili önemli bir aşama kaydedildi.

        Çok fazla bilmiyordum ama ilaçla ilgili de önemli bir aşama kaydedilmiş; hatta klinik çalışmalara geçilmek üzereymiş.

        Klinik çalışmadan kastım insanlar üzerindeki denemenin başlamasına ilişkin süreç.

        Hatta bu kez öyle birinci aşamadan yani Faz-1 sürecinden de değil, doğrudan Faz-2 diye nitelenen 300 kişiden fazla denek üzerinde yapılacak çalışma.

        Buradan duyuruyorum, çünkü çalışmayı yürüten ekibi yakından tanıyorum, neler yaptıklarına tanığım, aynen aşıda olduğu gibi ben burada da denek olmaya talibim…

        Çalışmayı yapan da Ankara’nın üç köklü üniversitesi…

        Ankara, Hacettepe ve Bilkent…

        Bırakın tek başına olmasını, bu üç üniversitenin adının yan yana gelmesi güvenin katmerli adıdır.

        Bir de buna TÜBİTAK’ın laboratuvarları katkı sunmuş.

        BURUNDAN KORUMA

        Daha önemli bir tarafı da yapılan ilk çalışmalar da göstermiş ki benzerini üretmek için didinen Almanya, İngiltere ve Avustralya’daki muadillerinden çok daha etkili ve kalıcı ömrü de daha uzun…

        Aktardıklarına göre ilaç dediysem aslında nezle gibi hallerde kullanılan burun spreylerine çok benziyor…

        Özellikle kalabalık yerlere girerken veya toplu taşım araçlarını kullanırken burun boşluğuna sıkılıyor ve virüsün girişine engel koyuyor.

        Başta da söyledim, virologlar ilginç insanlar; hepsi de medyaya kapalı insanlar, sadece bilimsel makalelerde isimlerinin duyulmasından hoşlanıyorlar.

        Onun dışında konuşmaktan çekiniyorlar.

        MOLEKÜLER SPREY

        O nedenle çalışmaya katkı veren mikrobiyolog ve enfeksiyon uzmanları ile de konuştum…

        Onların da vurguladığına göre, “eğer biran önce devreye girerse, şu an yaşanılan salgının yayılmasının önüne geçmek için aşıdan da etkili bir ilaç haline gelebilir…”

        Ürün yukarıda da belirttiğim gibi deniz canlılarından üretiliyor ve herhangi bir yan etkiye maruz kalması olası görülmüyor.

        Zaten klinik öncesi çalışmaların tamamındaki testleri de olumlu geçmiş.

        Mantığı ise benzer şekilde ABD’de HIV’i engellemek amacıyla yapılmış, şu an da Faz-3 çalışması süren fitil ve jel gibi iki farklı ürünün mantığına dayanıyor.

        Rekombinant diye tanımlanan, farklı biyolojik türden elde edilen DNA moleküllerinin genetik mühendislik teknolojisi ile kesilip, farklı bir DNA yapısına ulaşmasını sağlayan molekül…

        Biraz daha detaylandırmasını istediğimde şunları söyledi:

        “Burun boşluğuna sıkılan molekül, hücreye virüsün girişini engelliyor. Soluduğunuz hava ile virüs size bulaşsa bile, onun büyük bölümünü hücreye girmeden durdurma özelliğine sahip olan bir molekül.”

        KLİNİK ÇALIŞMA BEKLENİYOR

        Bunları aktarırken, memnuniyeti sesine de yansıdı, mağrur bir ses tonuyla, “Klinik öncesi çalışmaları çok büyük umut verdi” dedi.

        Hatta çalışmaları göstermiş ki Almanya, Avustralya ve İngiltere’deki çalışmaların da önünde farklı bir molekül yapısı elde edilmiş…

        Daha etkili bir sonuca ulaşılmış…

        Şimdi bir enfeksiyon alanında uzman bilim insanının organizasyonunda klinik çalışmalara başlanması için altyapı hazırlığı sürüyor.

        Bakteriye dayalı üretildiği için üretiminin aşılarda olduğu gibi komplike bir yapıya da ihtiyaç duyulmadığını da bu aşamada vurguladılar.

        Hızla üretilmesi için de gerekli olan GMP (Good Manufacturing Practice- İyi Üretim Pratiğine) sahip ilaç firması ile görüşmelerde önemli aşamaya gelinmiş.

        ALTI AYDA ÇIKAR

        Toplu taşım araçlarını kullananlar, koronavirüs kapmış izolasyondaki hastaların bakımını ve tedavisini üstlenen kişiler veya kalabalık içinde bulunmak zorunda kalan pazarcı esnafı benzeri işler ya da kalabalık fabrikada çalışanlar günde birkaç kez burunlarının içine bu sıvıyı püskürtmeleri halinde Covid-19 virüsünün girişini engelliyor.

        Eğer girmiş ise onların hücreye yapışmasının da önüne geçiyor…

        Zaten farkı da bu noktada öne çıkmış.

        Ne zaman piyasaya çıkabileceğini sorduğumda verilen yanıt net oldu:

        “Bizim de hedefimiz yerli aşıda olduğu gibi 6 aylık bir zaman dilimine yayılıyor. Hızlandırma imkanımız var. Ama buna karar verecek olanlar Sağlık ve Sanayi bakanlıkları. Biz onların kontrolünde yol alıyoruz…”

        Sohbet ederken sprey için bir isim düşünüp düşünmediklerini sordum, “Henüz o aşamaya gelmedik” yanıtını aldım.

        Hem koronavirüsün girişini durdurması, hem de girenin hücreden kovmasından yola çıkarak dilimden dökülüverdi:

        “Cov-Dur yani…”

        Neşe içinde telefonu kapattık…

        Diğer Yazılar