Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜRK hukuk sisteminde yeri olmamakla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin Bireysel Başvuru mekanizmasının çalışmaya başlamasıyla birkaç kez kullanıldı.

        “Appellentscheidung”, Türkçe anlamıyla “Çağrı Kararı”, Almanya Anayasa Mahkemesi’nin başvurduğu bir modeldir.

        Yani bir kanununu iptal etmeden, içindeki eksik kısımların tamamlanması için parlamentoya yapılan çağrı niteliğindeki karar…

        Buraya gelmemin nedeni, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) milletvekilliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında verdiği ikinci ihlal kararının dünkü Resmi Gazete’de yayınlanan metninde bu yola başvurmuş olması…

        SİYASETİN KARAR BULUŞMASI

        Öncelikle şunu belirteyim, partilerin ağırlıklı bölümü, yerel mahkemenin ilk kararına direnişi karşısında Anayasa Mahkemesi’nin aldığı ikinci karar metni üzerinde hemfikirdi.

        Siyasette ender rastlanır şekilde, hem Anayasa Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesine yönelik kararını gerekçelendirme yöntemine, hem de bundan sonraki yol haritasına ilişkin çizdiği rotayı haklı bulduklarını dile getirdiler.

        Zaten Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de yerel mahkeme Anayasa Mahkemesi kararını ilk tanımadığında tepkisini net koymuş ve karara uyması gerektiğini bildirmişti.

        Buna ilişkin kesin hüküm içeren bir düzenlemenin de ekonomi ve yargıda reform paketi içinde değerlendireceklerini de bildirmişti.

        REKLAM

        ŞENTOP’UN YAKLAŞIMI

        Benzer şekilde dün TBMM Başkanı Mustafa Şentop da CNNTürk’te sevgili Dicle Canova’nın sorularını yanıtlarken ikinci karara da destek verdi ve izlenecek yol haritasını gösterdi.

        CHP yönetimi de Şentop’un çizdiği yol haritasında hemfikir.

        CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “usulde paralellik” gereği Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin canlanması için yerel mahkemenin yargılamayı durdurma kararı alması, bunun da Adalet Bakanlığı yoluyla TBMM’ye gelmesi gerektiğini belirtti.

        “Sayın Meclis Başkanı ile bu konuda aynı görüşteyim” dedi.

        TEMBİH VE NASİHATTA BULUNAMAZ

        Ancak TBMM Başkanı Şentop’un AYM kararının sonlarında Meclis’e yüklenen görevle ilgili paragrafa itirazı var.

        Bu bölümde AYM, “tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasının tek başına ilgili derece mahkemelerinin değil, TBMM ve HSK’nın da arasında yer aldığı kamu gücünü kullanan kurumların da sorumluluğu olduğuna” işaret etti.

        Bu çerçevede “karar metninin bir örneğinin bu kurumlara da gönderilmesi gerektiğine” vurgu yaptı.

        Başkan Şentop da buna tepkisini şu cümleyle dile getirdi:

        “TBMM'ye bu şekilde tembihte, nasihatte bulunması, öğüt vermesi, Anayasa Mahkemesinin çok açık bir yetki aşımıdır…”.

        Bununla da kalmadı, “kararın bu nedenle siyasi bildiriye döndürüldüğünün” de altını çizdi…

        Akşam saatlerinde kendisini ziyaret eden Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan ile görüşmesinde konuyu dile getirmiş olması da muhtemel…

        REKLAM

        BİREYSEL’DEN SONRA BAŞLADI

        Başkan Şentop bir açıdan bakılırsa oldukça haklı, çünkü erklerden birinin diğerine hükmetmesi, erkler aykırılığına aykırı…

        Ancak dün Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Venedik Komisyonu üyesi Osman Can sohbetimizde “Appellentscheidung”, Türkçe anlamıyla “Çağrı Kararı” konusuna işaret etti; bunun uygulanan bir yöntem olduğunu anımsattı.

        Anayasa’nın 2. maddesi kapsamında yetki anımsatma çağrısı olarak değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

        Her ne kadar Türk hukuk sisteminde yer almıyor olsa da AYM, “Çağrı Kararı”nı birkaç kez uyguladı.

        Hafızamda yanlış kalmış olabileceğini düşünerek dün bu konuları iyi bilenlerden biri olan Anayasa hukukçusu Doç. Dr. Ozan Ergül’e sordum, uygulandığı yerleri anımsayıp bir çırpıda sıraladı.

        “DAHA ÖNCE DE ÇAĞRI YAPTI…”

        Madem Anayasa Mahkemesi, Bireysel Başvuru kararlarında sorun giderici olması için bu yola başvurmuş.

        Nasıl bir yöntem olduğunu da güzel bir örnekle anlattı:

        “Çağrı Kararı, bir kanunu iptal etmeden, içindeki boşluğun giderilmesidir. Var sayalım ki kamu görevlilerine yolluk hakkı tanınması ile ilgili kanunda kamu avukatları unutuldu. AYM kanunu iptal etmez, parlamentoya kamu avukatlarının da kanuna eklenmesi çağrısında bulunur. Diğer kamu görevlilerini mağdur etmeden sorunu çözer.”

        AYM, hükmün açıklanması geriye bırakılanların müsadere edilen mallarına ilişkin mahkeme kararlarında ortaya çıkan çelişkiyi düzeltmek için benzer bir çağrıyı TBMM’ye yapmış.

        REKLAM

        Çünkü mahkemelerden bazıları malları iade ederken, bazıları etmeme yönüne gitmiş; hukuk karşısında ikisi de haklı olduğu için düzeltilmesi konusunda TBMM’ye çağrısı olmuş.

        Bir diğeri de mahkemeye başvurmuş olsa dahi KHK ile sınır dışı işlemi tamamlanan Y.T hakkındaki uygulama için atmış; pilot kararın TBMM Başkanlığı’na da bildirilmesine karar vermiş…

        MUTABAKATIN KIYMETİ

        Her ne kadar tam anlamıyla “Appellentscheidung” (Çağrı Kararı), olmasa da Anayasa Mahkemesi’nin bir kanunda düzenleme yapması için TBMM’ye tanıdığı süre de bu kapsamda değerlendirilebilir.

        Altını bir daha çizmem gerekir ki, yerel mahkemenin attığı bir adım Anayasa Mahkemesi tarafından iyi çalışılmış bir karar metni ile düzeltildi.

        Burada kıymetli olan da siyasetin AYM kararı üzerindeki mutabakatıydı.

        Gerilimin bu denli yükseldiği bir günde kıymetli olan da buydu…

        Yerel mahkemenin öncelikli görmesi gereken de bu olmalıdır.

        Diğer Yazılar