Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        TÜRKİYE, 60 yılı bulan nükleer enerjiye ulaşma yolunda önceki gün önemli bir adım attı.

        İlk iki reaktörünün yanına üçüncüsünü de eklemek üzere ilk temeli attı.

        Seneye de dördüncü reaktörün temel atmasını gerçekleştirecek.

        Enerji Bakanı Fatih Dönmez, her biri 1200 megawatt gücünde olan reaktörler için, “Her biri bir santral inşası demek… Deneyim kazanıyoruz” bakışında.

        Bu bakış sadece Bakan Dönmez’de değil, santralin inşaatını üstlenen firmanın yöneticilerinden Fırat Çeçen'de de var:

        “Biz burada ardı sıra reaktörleri inşa ederken önemli bir bilgi birikimini de kazanıyoruz… Bunun ne denli önemli olduğunun bilincindeyiz…”

        Bu duygu Akkuyu Nükleer Santral sahasında yöneticisinden demir bağlayan işçisine kadar hepsine sirayet etmiş.

        Nükleer enerji santrali inşaatında edindiği deneyimleri, bilgi birikiminin ne denli kıymetli olduğunu fark ederek işe sarılmış.

        Böyle olunca ortaya sağlam bir ürün çıkmış.

        AKKUYU’NUN ÖMRÜ 60+20 YIL

        Bakan Dönmez, Akkuyu sahasında sohbet ederken bir noktanın daha altını çizdi.

        O da 60 yıl önce nükleer enerji için yola çıkılmış olmakla birlikte, doğalgaz çevrim santralleri, rüzgar veya güneş gibi bir mevzuata sahip değil; özel sektör de henüz hazır değil.

        REKLAM

        Buna bir de nükleer santrallere neden ihtiyaç olduğuna yönelik sorular eşlik ediyor.

        Bakan’ın soruya yanıtı net:

        “Hâlihazırda dünyada 32 ülkede 443 reaktör işletme halinde… 19 ülkede de 50 reaktör inşa halinde… Bunların ikisi de ABD, 12’si ise Çin’de… Yine Güney Kore’de 24 reaktör işletmede, 4’ü inşa halinde…”

        Örneğin Rusya ilk nükleer santralini 1954 yılında kurmuş.

        Bakan Dönmez Akkuyu’nun 60 yıl ömrü olduğunu, Rusların bazı parçalarını değiştirmek kaydıyla 20 yıl daha uzatma olanağına kavuştuğunu söylediğini aktardı.

        Şunu belirteyim ki Akkuyu sahasına girince etkilenmemek olanaksız.

        Arı kovanı gibi 11 bin kişi sahada faaliyet gösteriyor…

        Enerji Bakanı Dönmez, bunların 10 bininin Türk işçiler olduğunu, geri kalan bin kişinin de ağırlıklı bölümünü Türk beyaz yakalılarının oluşturduğunu belirtti.

        Koca bir ilçe büyüklüğünde nüfus demek…

        Bakan, bazen nükleer santrallerin kente yakınlığına ilişkin kaygıların dile getirildiğini de anımsattı.

        SIFIR ATIKLI TEK ENERJİ

        Dünyanın farklı kentlerinden örnekler vererek, onların nasıl şehirlere yakın olduklarını sıraladı.

        Aslında Çernobil de öğretti ki eğer yakın komşunuzda nükleer santral varsa sizde olmaması sadece eksikliktir…

        Bakan Dönmez’in de altını çizdiği gibi, AB 2050 yılını karbondioksit emisyon salınımının sıfır olacağı yıl olarak ilan etti.

        Çin de 2060 yılında karbondioksit atığını sıfırlama sözü verdi.

        Dolayısıyla şu an sıfır atığı olan tek enerji olarak nükleer görülüyor.

        Yenilebilir enerjinin durumuna da Bakan dikkat çekip devam etti:

        REKLAM

        “Yenilenebiliri belli bir yere kadar yapabiliyorsunuz. Ama yenilenebilir enerjiler kesintili enerjiler. Kaynağa bağımlı enerji, yani rüzgar iyiyse tam güç çalışır, esmediğinde çalışmaz…”

        YÜZDE 42’Sİ YENİLENEBİLİR

        Yağışsız-kurak sezonlarda hidroelektrik, gece güneş enerjisi ya da durgun dönemlerde rüzgar enerjisi üretilemediği gibi.

        Türkiye bu alanı da boş bırakmama kararı almış.

        Fatih Dönmez, şu noktanın altını çizdi:

        Geçen yıl tükettiğimiz enerjinin yaklaşık %42’sini yenilenebilir enerjiden elde ettik. Peki, 60’ını, 62’sini nereden karşıladık? Orada klasik ağırlıklı termik santraller devreye giriyor. Doğal gaz, kömür ve bizim olmayan santrallerden…”

        Batılı ülkelerin nükleer ve kömür santrallerini ütopik bir bakışla devreden çıkarmaya çalıştıklarına da Bakan dikkat çekti.

        Ancak iyi bir baca gazı arıtma sistemi ile termik santrallerin devrede kalmasını da sakıncalı görmediklerine vurgu yaptı.

        ÖNCE NÜKLEER SONRA DİĞERLERİ

        Planlamalarında da 2023 yılında ilk ünitesi devreye girecek nükleer enerjiyi başa koymuşlar.

        Onu yenilenebilir enerji, doğalgaz, hidroelektrik ve termik takip etmiş.

        Bu aşamada vurguladığı şu cümle önemli:

        Bu yönü itibariyle iklim değişikliğiyle mücadelede nükleer güç santrallerinin önemini önümüzdeki dönemde de yitirmeyeceğini, tam tersine artarak devam edeceğini düşünüyorum. Eğer bir ülke sonunda ‘karbondioksit emisyonlarını sıfırlayabileceğim’ diyorsa, ve yenilenebilirle de tamamını karşılayamayacaksa, o zaman alternatif santraller içerisinde sıfır emisyonlu nükleer güç santralleri öne çıkıyor. Biz önce yenilebilir, eksik kalanda da yerli kaynağı öne koyalım, sonrasında da temiz enerji ile devam edelim dedik; o yolda ilerliyoruz…Bir tarafta nükleer, bir tarafta doğal gaz, kömür, elbette yenilebilir içinde olacak bir modelle ilerlemeyi düşünüyoruz.”

        REKLAM

        Bu arada enerji depolama konusundaki çalışmalara da yoğunlaşmışlar.

        TRAKYA’DA ÇİN İLE NÜKLEER

        Sözlerini tamamlayınca nükleer enerjiyi öne çıkaran söylemine dikkat çekip, “Bu önümüzdeki dönemde Sinop nükleer santralinin yapımının da gündeme geleceği anlamına mı geliyor?” dedim.

        Aktardığına göre Japonlar ile yapılan anlaşmada beklentilerin üzerinde bir durumla karşılaşılmış ve vazgeçilmiş.

        Ancak buna rağmen sahanın ÇED yönünden hazırlanması için çabalarını sürdürmekte kararlı olduklarını da söyledi…

        Trakya’da Çin ile birlikte bir nükleer santral kurulmasına ilişkin görüşmelerin de sürdüğüne vurgu yaptı.

        Trakya’daki santralin İstanbul’u da içine alacak bölgesel arzı da dikkate alacak şekilde düşünülmesi gerektiğini belirtti.

        Engellemelerle karşılaştıklarını belirtti, ama kimler olduğuna girmek istemedi.

        ALMANYA ÖRNEĞİ

        Almanya’nın nükleerden vazgeçmesini nasıl yorumladığı sorulduğunda ise Bakan Fatih Dönmez’in yanıtı şöyle oldu:

        “Komşusu Fransa da hala elektriğin yüzde 70-80 civarında kısmını nükleer santrallerden karşılanıyor. Almanya’nın ekonomisi, sanayisi güçlü, şüphesiz onlar da kendi planlarını yapmışlardır. Buna sadece dışarıdan bir değerlendirme olarak bakmamızda fayda var. Aksi takdirde nükleeri kapatıp kömürden de belli bir süre sonra çıkacağım dediğinde ya komşu ülkelerden bir elektrik alması ya da daha çok doğal gaz çevrim santralleriyle elektrik ihtiyacını karşılaması gibi bir durumla da karşı karşıya bırakabilir…”

        %10 İLE %90 UCUZLAR MI?

        REKLAM

        ABD’nin yeni yönetimi Paris İklim Anlaşmasına döneceğini açıkladı…

        Türkiye de şerh koymuştu, bu konuda bir gelişme olabilir mi?

        Bakan Dönmez, Türkiye’ye verilmiş sözlerin yerine getirilmediğini anımsattı.

        Türkiye’nin bulunduğu listede olmaması gerektiğine dikkat çekti; bunun düzeltilmesi için uğraş verildiğini belirtti.

        Peki, nükleer santral elektrik faturalarını ucuzlatacak mı?

        Bakan’ın buna yanıtı, “Sadece yüzde 10’luk kısmını bu santral üretecek, %10 değişiklik, %90’ı nasıl etkiler” oldu.

        Bu da Türkiye’nin enerjide oldukça yol kat etmesi gerektiğini göstermeye yeterli…

        Diğer Yazılar