Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        SALGININ ilk döneminde daha çok 65 yaş üzerinde ölümle sonuçlanan vakalarla karşılaşıldı.

        Bu nedenle 65 yaş üzerindekilere yönelik ciddi tedbirler uygulandı.

        Hatta aşının ilk olarak yaşı 65 yukarısında olanlardan başlanılmasına karar verildi.

        Kademeli olarak indirildi.

        Bugün itibarıyla 65 yaş üzerindeki kesimden %24’ü aşısını yaptırmadı; oran %76’da kaldı.

        Bu ciddi bir oran…

        Buna rağmen aşısını yaptıran 60 yaş üzerinde ağır hasta olarak hastaneye başvuran sayısı yok denecek kadar az.

        GENÇLER DE YOĞUN BAKIMA GELİYOR

        Prof. Dr. Sema Turan ile dün sohbet ederken, Sağlık Bakanlığı’nın günlük hayata ilişkin verileri üzerinde durdu.

        Toplam aşı yaptıran kesim üzerinde yapılan çalışmaya göre 15 milyon kişiden sadece 2 bin 500’ünün hastaneye başvurduğunun görüldüğüne, onların da yoğun bakıma ihtiyaç duymadan hastalığı atlattığına dikkat çekti.

        Ancak bu aşamada önemli bir nokta oldu, son dönem yoğun bakıma gelen hastaların yaş ortalamasındaki düşüşe dikkat çekti.

        Hastaneye yatışlarda daha çok 20-65 yaş aralığındaki kişiler öne çıkmaya başlamış.

        Prof. Dr. Turan, koronavirüs dolayısıyla yoğun bakım servislerinde genç ölümlerle karşılaşma oranlarında artış olduğunu belirtti.

        REKLAM

        NASIL BULAŞIYOR?

        Benzer cümleyi dün sohbet ederken Yoğun Bakım Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Ünal da bildirdi.

        Hastanede yatmakta olan koronavirüs hastalarında ciddi artışla karşılaştıklarını belirtti.

        Bunun bir anda artış gösterdiğini vurguladı, aşının etkisini 65 yaş üstünde gördüklerini belirtti.

        Aşı olanların yoğun bakıma yatışında ciddi düşmelerin olduğuna vurgu yaptı.

        Elinde herhangi bir veri olmamakla birlikte ilkokul çağında çocuğu bulunma yaşında olanlarda koronavirüs vakasında artışın olduğunu belirtti.

        “Varsayım üzerine, karşılaştığım tablolar üzerinden konuşuyorum, bu varyant belki de gençleri seviyor…” dedi.

        YENİ TİP GENÇLERİ DE VURUYOR

        Aynı bakışı Bilim Kurulu Üyesi, Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Levent Akın da dile getirdi.

        Yeni tip mutantın yayılma ve yapışma etkisinin oldukça yüksek olduğunu belirtti.

        Daha önce bin kişiye bulaşıp 300’ünü hasta edip, birinin ölümüne neden olurken, bugün 1000 kişiye bulaşmakla kalmayıp 900’ünü hasta ediyor ve 3 kişinin ölümüne yol açıyor.

        Bu durumun altını çizdikten sonra meslektaşları gibi o da genç yaştaki kişilerde hastalığın yaygınlaştığını belirtti.

        Prof. Dr. Akın da elinde kesin bir veri olmamakla birlikte hastalanan kesimlerdeki yaş gruplarına baktıklarında daha çok ilkokul çağında çocuğu olması muhtemel kesimin hastalandığını gördüklerini söyledi.

        Yani çocuk eve taşıyor, ebeveynlerinin hastalanmasına neden oluyor.

        Prof. Dr. Akın, bununla birlikte 20’li yaşlarda görülen hastalık yayılmasını da bu yaş grubunun ev buluşmalarına bağladı.

        REKLAM

        Önceki gün 28 yaşındaki bir öğretmen ile 29 yaşındaki savcının koronavirüs nedeniyle hayattan göç etmeleri gerçeği de önümüzde duruyor…

        YAŞLI GENÇ DİNLEMİYOR

        Nitekim Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal da benzer rakamları dile getirdi.

        Yeni tip virüsün insan vücuduna girişinde ve yapışmasındaki gücünün yüksek olduğunu belirtti.

        Virüsün, önce hayvandan hayvana, oradan insandan insana geçer hale geldiğini ve her bir atağında yeni bir mutant haline dönüştüğünü anlattı.

        Sonrasında da ataklarını devam ettirip, İngiliz, Güney Afrika, Brezilya diye toplumda bilinen yeni varyantlara dönüştüğünü söyledi.

        Virüsün bugün insan vücuduna daha fazla sayıda girmekle kalmayıp, daha fazla yapışma özelliği taşıması nedeniyle daha çok kişiyi hasta ettiğini anımsattı.

        Daha önce insan bedenine 300 tane girerken, bu sayının bugün 900’e çıktığını, dolayısıyla ümmin sistemin koruma gücünü aşma kolaylığına eriştiğini vurguladı.

        “Kim olursa olsun yaşlı genç dinlemeden hasta ediyor, hastaların alt rahatsızlığı varsa da ölüme de yol açabiliyor…” dedi.

        Prof. Dr. Serhat Ünal, bilimsel bir dergide yayınlanan bir kişinin vücudunda çok sayıda mutant virüse rastlanmasıyla ilgili bir makaleyi de paylaştı.

        MUTANTIN, MUTANTININ MUTANTI

        Hatta bazılarında mutasyona uğramış virüslerin bir araya gelmesi sonucu yeni bir varyasyonun ortaya çıkmasıyla ilgili verilerden söz ederken, Kocaeli Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma WhatsApp mesajıma düştü.

        Prof. Dr. Hakan Savlı ve Doç. Dr. Naci Çine, bu yılın ilk çeyreğinde 56 kişiden elde ettikleri RNA önekleri üzerinden “tüm gen yeni kuşak dizi analizi” yapmış…

        REKLAM

        Yani, kişilerden aldıkları RNA moleküllerinin her bir parçasını aynı anda ve uyum içinde, paralel olarak işlemiş.

        Elde edilen haritada 243 farklı mutasyona rastlamış.

        Araştırmayı yapan iki bilim insanının şu cümlesi dikkat çekici:

        “Bileşik mutasyonlar halinde evrimleşen bir virüs yapısı ile karşı karşıya olduğumuz izlenmektedir.”

        Daha ilerisi PCR testlerinde İngiltere mutasyonları olarak tanımlanmış olguları dizi analizine tabi tuttuklarında örneklerin aslında Güney Afrika mutasyonu taşıdığını görmüşler.

        DURUMU CİDDİLEŞTİRİYOR

        Bu ciddi durumu çok daha ciddi hale getiriyor.

        Prof. Dr. Savlı ve Doç. Dr. Çine’nin de bilimsel çalışmalarında altını çizdikleri gibi gerek hastane, gerekse aşılama çalışmalarının sonuçları açısından endişe yaratan durum sergiliyor.

        Çünkü en basitinden İngiltere’de ilk görülen mutasyon için 10 gün karantina uygulanırken, çok daha baskın ve tehlikeli olan Güney Afrika mutasyonu için uygulanan karantina süresi 14 gün…

        Ayrıca bu kişiler, toplumda çok daha tehlikeli bir mutant ile muhatap oldukları için sıkı bir karantina altına da alınmaları gerekiyor.

        Birçok bilim insanının “en çok korktuğumuz mutant” dedikleri Güney Afrika mutasyonu eğer gizli bir şekilde yayılırsa, aşının etkisini de ciddi oranda kıracağı bugünden görülüyor.

        O nedenle iki bilim insanının yaptığı çalışma tam anlamıyla bir siren sesi…

        Diğer Yazılar