Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        HABİBULLAH ile yıllar önce bir uluslararası toplantıda tanıştım…

        Uzun süredir görüşmemiştim.

        Taliban’ın, tek mermi atmadan, elini kolunu sallayarak Kabil’e girdiği görüntüleri izleyince arayıp memleketi Afganistan’da nelerin olduğunu sordum…

        “Bizi satıp, paralarını alıp kaçtılar, Taliban ile baş başa bıraktılar…” diye söze girdi.

        Öfkesi Afganistan’ın son devlet yöneticileri ve güvenlik görevlilerineydi; özellikle de rütbelilere…

        Taliban’ın Kabil’e girmesine izin veren büyük çöküş hikayesinin gerisindeki nedeni sürekli olarak tekrarladığı, “Hepsi birlikte sattılar…” cümlesiyle özetledi.

        Afgan polis ve ordu yöneticilerinin, Taliban’dan para alarak silahlarını sattığını, ordularını devrettiklerini ileri sürdü…

        Gelişmelere bakınca başka bir izah görünmüyor.

        Yoksa, ABD Başkanı Biden’ın önceki gün basın toplantısında dile getirdiği 20 yıl sürecinde eğitimleri ve silahları için bir trilyon dolar harcanan 300 bin kişilik bir ordunun bu denli meydanı boşaltması başka nasıl izah edilebilir?

        Tam anlamıyla, müzakereli teslimiyet…

        DOHA ANLAŞMASININ SONUCU

        Aslında yeni de başlamadı.

        ABD, ne zaman ki Taliban ile Katar’ın Başkenti Doha’da buluştu, 29 Şubat 2020 tarihinde barış anlaşması imzaladı, gerisi çorap söküğü gibi geldi.

        ABD’nin anlaştığıyla, Afganistan’daki bir güvenlik memurunun anlaşmamasının imkanı yoktu.

        Çünkü yarın Taliban ile baş başa kalacak olan kendisiydi…

        Üstelik Taliban liderleri, silahını teslim eden her subaya 150 dolar veriyordu…

        Aradan geçen 1,5 yıl içinde Taliban’ın özel temsilcileri köy köy, ilçe ilçe dolaşıp müzakereli teslimiyetin pazarlığını yaptı.

        Ardından büyük kentler ve eyalet başkentleri geldi…

        Karahindiba; şeytan tüyü çiçeği gibi, güvenlik güçleri küçük bir Taliban rüzgârıyla sokaktan, kontrol noktalarından uçup gitti…

        Üstelik karşılığını da almış olmanın mutluluğuyla…

        Oysa ABD’nin tamamen çekileceğini açıkladığı 11 Eylül sonrasında gelmeleri bekleniyordu.

        Şimdi hepsi sanki farkında değilmiş gibi, “niye bu kadar erken çöktüler?” sorusuna cevap arıyor.

        ABD’li yetkililerin batı medyasındaki açıklamaları da aynı soruyu içeriyor…

        Sanki Doha’da Şubat 2020’de altına imza koyduğu anlaşmayı başkaları yapmış gibi…

        Bunun müzakereli teslimiyetin en önemli ayağı olduğu, ordu ve polis güçlerini zorunlu olarak kaçmaya ittiği görmezden geliniyor…

        Böyle olmasa, Mezar-ı Şerif’in tek kurşun atmadan düşebileceğine kim ihtimal verebilirdi?

        TOPTAN TESLİM

        Herat’ta vali, il emniyet müdürü, jandarma ve ordu komutanlarının, istihbarat yetkilileri ile birlikte bir günde istifa etmesinin gerisindeki neden bilinmezmiş gibi davranılıyor…

        Sadece Herat da değil…

        Birçok eyalet başkentinde benzer durumla karşılaşıldı.

        Taliban’ın 70 bin olan gücünün kısa sürede 200 bine ulaşmasının gerisindeki neden de teslimiyetten başka bir neden değildi.

        Teslim olup Taliban’a teslim olmalarını isteyen de, Biden’ın anlatımıyla ona karşı durması için bir trilyon dolara eğitilip donatılan Afgan komutanlardan başkası değildi.

        Onları da suçlamamak gerekiyor.

        Bir ülkede varlığının dayandığı devlet otoritesini sağlamak için mücadele kültürü olmadığında bu noktaya gelmesi kaçınılmaz olur.

        Hele ki bir de aşiret kültürüne dayalı bir yapı söz konusuysa…

        Rüşvet, yolsuzluk, devlet malına hırsızlık, nepotizmin bu denli yüksek olduğu toplumlarda bunun olmaması zaten mucize kabul ediliyor.

        TALİBAN DA DÜZELTEMEZ

        Taliban düzeltebilir mi?

        Hiç sanmıyorum…

        Eğer bunu yapabilseydi, 2001 öncesinde hakim olduğunda yapabileceğini sergilerdi.

        Burkaya yeniden giren Afganistan bundan sonra çok daha çekilmez ve karmaşık hale gelecek…

        Çünkü kaynaklar tükendiğinde çevre ülkeleri tehdit edecek, onları düşmanlaştıracak; iç çatışmadan savaşa dönüşecek.

        Aşiret ve etnik köken üzerine kurulu ülke yapıları arasında yeniden çatışmalar ve alan kapma kavgaları başlayacak.

        Bugünden çok daha büyük göç, bütün dünyanın kapısını çalacak.

        KALMANIN MALİYETİ

        Umarım bu kez de ABD yeniden devreye girmez.

        Çünkü girdiği bütün ülkelere huzur yerine çatışma ve parçalanma bıraktı.

        Irak, Suriye bugün de Afganistan; daha geriye giderseniz de Somali, Sudan…

        Kabil havaalanının işletmesini üstlenmesi istenen Türkiye’nin bundan sonraki süreçte yapacağı tek şey var.

        Taliban ile görüşerek ayrılmak…

        Görüşerek kalmanın anlamı ise yaşanacak çatışmanın ortasında kalmaktan başka bir şey olmayacak.

        Kaldıkça maliyeti yükselecek…

        Dördüncü Doz…

        Dördüncü Doz…
        0:00 / 0:00

        AKEDEMİSYEN, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin en büyük yakınmasıydı…

        Çünkü batılı ülkelerin ağırlıklı bölümü Sinovac aşısını kabul etmediği için ülkesinde geçerli aşıları olmayana vize vermiyor…

        Hal böyle olunca, ABD ve AB ülkelerinde kabul gören Türkiye’de uygulanan tek aşı Biontech’ten iki doz olmanın dışında da çıkar yol kalmıyordu.

        BİLİM KURULU TOPLANTISI KARARI

        Bu durum son Bilim Kurulu toplantısında da dile getirilmiş.

        Özellikle yurt dışında konferans ve toplantıları olan akademisyenlerin ve lisansüstü eğitim görecek öğrencilerin durumları aktarılmış; iki doz Biontech olmamaları halinde bunların yurt dışına çıkmalarındaki zorluğa dikkat çekilmiş…

        Tartışma sonucu bir ara yol üretilmiş.

        Buna göre yurt dışına gitmesi zorunlu olan bilim insanları ve öğrenciler, işadamlarından bu durumlarını belirtir bir dilekçe ve belge getirmeleri halinde dördüncü dozun açılmasına olanak tanınması kararına varılmış.

        Bilim Kurulu’nda alınan bu karar da Sağlık Bakanlığı’nın bürokrasisine aktarılmış.

        AKTARAN VEYA AKTARILAN

        Sonrası malum…

        Ya aktaran ya da aktarılanın anlatma ve anlama yanlışından kaynaklanan nedenle dün bir anda aşıda dördüncü doza herkese birden açıldı.

        Haber yayılınca Bilim Kurulu üyeleri Sağlık Bakanlığı’nı arayıp, aldıkları kararı anımsatmış ve herkese zamanından önce yapılacak dördüncü dozun yaratabileceği olumsuzluklara dikkat çekmiş.

        Konuyla ilgili Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Sabahattin Aydın, duruma müdahale edip dördüncü doz uygulamasını kapattırmış ve Bilim Kurulu üyelerine de ortaya çıkan yanlıştan dolayı özür mesajı yollamış.

        Ardından da Bakan Koca ile müzakere edilip, dün öğle saatlerinde twitter üzerinden durumu özetleyen mesajını yayınlaması sağlanmış.

        Yaşananlar durumu özetlemeye yeter…

        Diğer Yazılar