Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        AFGANİSTAN yönetimini ele geçiren Taliban ile Türkiye’nin temasından alınan ilk sonucu Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu şu sözle özetledi:

        “Taliban’ın verdiği mesajları olumlu karşılıyoruz. Umarım bunu eylemde de görürüz. Türkiye olarak Afganistan’ın istikrarı için en çok destek veren ülkelerin başındayız…”

        Bu açıklamanın ardından Dışişleri Bakanlığı’nın önde gelen bazı isimleriyle konuştum.

        Taliban ile bir süredir görüşmenin yapıldığını belirttiler.

        Hatta bu görüşmeler, ABD’nin eski Başkanı Trump’ın müttefiklerine dahi danışmadan Afganistan’dan geri çekilme kararını vermesi sonrasında başlamış.

        Çünkü bu dönem Trump, Afganistan 'Barış Görüşmeleri’nin de İstanbul’da yapılmasını önermiş, bu öneri de Ankara tarafından kabul görmüştü.

        Dolayısıyla Zirve’nin zeminin yapılabilmesi için Taliban ile de temas trafiği başlatılmış.

        Bunun için Pakistan da devreye sokulmuş.

        Ancak Taliban yönetimi ABD varlığının daha önce açıklandığı gibi 1 Mayıs 2021 tarihinde Afganistan’ı terk etme kararına uymasını gerekçe göstererek soğuk yaklaşmış.

        Zaten yapılan müzakereler sonucu da ABD geri çekilmenin 6 ay ötelenmesini ve 11 Eylül’de ülkeden tamamen çıkma takvimi açıklamıştı.

        REKLAM

        Ancak Taliban’ın bu süreçte çok yol kat etmesi, Kabil güçlerinin kendisine direnmekten kaçınmasını görmesi ve birçok eyaleti ele geçirmesi sonucu, başarılı geçen “Bonn Zirvesi’nin ikincisi olacak” gözüyle bakılan İstanbul Barış Zirvesi hayat bulmadı.

        Ancak bunun olması için yapılan görüşmelerde karşılıklı başlayan temas bugüne kadar devam etmiş.

        Ayrıca bir ülkede eğer yıllardır asker bulunduruyorsanız, böyle bir temasın olmaması da olanaksız…

        Dolayısıyla Taliban ile yapılan temaslardan elde edilen mesajlar bugüne kadar Türkiye açısından olumsuzluk içermemiş.

        Ancak Türk askerinin de diğer ülkelerin yaptığı gibi Afganistan’dan çıkması talebi her aşamada kayda geçirilmiş.

        İŞGALİN PARÇASIYDILAR

        Nitekim Taliban Sözcüsü Süheyl Şahin, Türkiye ile ABD arasında Hamid Karzai Havaalanı’nın Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından korunmasına yönelik açıklamalara olan tepkisi de bunun açık göstergesiydi…

        “Tüm yabancı güçler, üstleniciler, danışmanlar, eğitmenler, ülkeden çekilmeli çünkü bir ihlal olan işgalin parçasıydılar. Tepki göstereceğiz ama bu tepki, lider kadromuzun kararları temelinde gösterilecek…”

        TOPLAMDA 710 ASKER

        Son gelen açıklamaların da bunun ötesinde olmadığı belirtildi.

        Bu durumda, toplamı 710 askeri personelden oluşan Türk Silahlı Kuvvetler personelinin tahliyesi söz konusu olacak mı?

        Bu arada ilginç bir detay da aktarıldı; madem Türk Silahlı Kuvvetleri gücünün içinde Azerbaycan askerleri de varmış; 590’ı Türk Silahlı Kuvvetleri, 120’si de Azerbaycan askerlerinden oluşuyormuş.

        Bu konuda herhangi bir kararın şu an için söz konusu olmadığına vurgu yapıldı.

        Anladığım kadarıyla havaalanının güvenliğinin sağlanması, ülkede bulunan yabancıların çıkışının yapılabilmesi için Taliban da acele etmiyor.

        REKLAM

        Nitekim Afganistan’da bulunan 5 bin civarındaki Türk vatandaşı ile temas kurulmuş, ülkeden ayrılmak isteyenlere neler yapması gerektiği aktarılmış.

        Bir hava köprüsü kurulması konusunda ise henüz bir çaba yok; Taliban’ın davranışının görülmesi yönünde bir beklenti söz konusu…

        “Taliban geldi, acilen ayrılıyorlar” gibi bir izlenim yaratılması da düşünülmüyor.

        Rusya ve Çin nasıl ki Taliban ile görüşüp, geçici hükümeti tanıma yönünde bir tavır sergiliyorsa Ankara da bunun ötesinde bir tutum içine girmek istemiyor.

        Hele ki ABD’nin de yeni gönderdiği 6 bin askerinin Afganistan’da bulunduğu da dikkate alındığında böyle bir adımdan uzak duruyor.

        Diğer ülkelerin büyükelçiliklerini havaalanına taşıdığı Kabil’de Türk Büyükelçiliği kendi binasında çalışmalarını devam ettiriyor olması da verilen önemli bir mesaj olarak gösteriliyor.

        Bütün bunlara karşın Türkiye’nin Taliban’ı tanıyıp tanımayacağına yönelik herhangi bir mesaj vermekten de uzak duruluyor.

        TALİBAN’I TANIMAK

        Gelelim işin bir diğer yönüne…

        Taliban ABD ile 29 Şubat 2020 tarihinde imzaladığı barış anlaşmasından bu yana müzakerelerde varılan mutabakat kapsamında kendini geliştirdi mi?

        Sözünü ettiğimiz, üç süper gücü, İngiltere, Sovyetler (Rusya) ve ABD’yi ülkesinden çıkaran, iki kez Kabil’i ele geçiren, Washington yönetimi ile Doha’da barış görüşmeleri masasına oturan 27 yıllık örgütten söz ediyoruz.

        Her ne kadar orta çağda kalmış gibi görünen kültürel davranışlar sergiliyor olsa da bütün bunları yapanın Taliban olduğunu unutmamak gerekiyor.

        SURİYE MUHALEFETİ DEĞİL

        REKLAM

        EDAM yöneticilerinden Dr. Can Kasapoğlu da dün sohbet ederken bu duruma dikkat çekip ekledi:

        “Bugüne kadar yapılmış en zeki değerlendirmenin Taliban’ın içinden geldiğini unutmayalım. DOHA Ofisi Sözcüsü kendilerini tanımlarken, ‘Biz Suriye suni muhalefeti değiliz’ dedi. Bu söz her şeyi özetlemeye yeterli…”

        Ayrıca, kendilerinden beklenenin ötesinde bir tutum sergileyeceğini de ilk günden göstermeye başladı.

        Özellikle de kadınlara yönelik.

        Taliban’ın basın ekibinden Abdul Hak Mammad Afgan’ın televizyonda bir kadın sunucunun sorularını yanıtlaması da bunun bir başka göstergesi.

        Dolayısıyla Taliban da aradan geçen zaman içinde deneyim kazandı; o da kendisine bu kez daha uzun süre kalıcı olacağı algısının güçlenmesine yol açtı.

        Taliban’ın bundan sonraki süreçte önündeki en büyük tehlike, dış güç yerine, kendi iç muhalefeti olacak.

        KAYGILI 330 BİN AFGANLI

        Çünkü bu denli yüksek iç göçün bir bölgede toparlanmasının, iç çatışmayı getirmesi de kaçınılmaz bir gerçek…

        On yıllar süren yabancı güçlerin ülke içindeki hakimiyetlerinde birçok Afgan onlarla iş birliği yaptı.

        Dr. Kasapoğlu’nun aktardığına göre ABD, İngiliz, Alman misyonlarında çalışan veya onlara lojistik destek sunan Afgan sayısı 330 bin civarında...

        Bunların 80 bini doğrudan işbirliği içinde olan kişiler olarak tanımlanıyor.

        Taliban da bunlardan hesap sorulacağını günlerdir dile getiriyor.

        Kabil Havaalanı'na bu denli insanın yığılmasının gerisinde de bu yatıyor...

        Afganistan’ın önünde ciddi zorluklar duruyor…

        Diğer Yazılar