Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        ASLINDA Türkiye iki yıldır bu listeye girmişti…

        OECD bünyesinde bulunan Uluslararası kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele kuruluşu Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF-Financial Action Task Force) dün Paris’teki toplantısında aldığı karardan söz ediyorum.

        G-7 ülkeleri tarafından 1989 yılında kurulan, OECD’ye bağlı kurum olan FATF, Türkiye hakkındaki 238 sayfalık raporunu aslında 2019 yılında hazırladı…

        Rapor kapsamında iki yıl içinde önerdiği 40 tavsiyenin yerine getirilmesini istedi…

        Özetle, Türkiye kara para aklama ve terörizmin finansmanı, emlak piyasası gibi mali suçlarla mücadelede eksiklerinin bulunduğunu belirtti.

        TEMMUZ’DA ATILAN ADIM YETMEDİ

        Ankara bu konuda ancak bu yılın Temmuz ayında adım attı ve Türkiye'de Suç Gelirlerinin Aklanması ve Terörizmin Finansmanı ile Mücadelede ve Müsadere Uygulamalarında Etkinliğin Artırılması Strateji Belgesi’nin (2021-2025) hazırlandığını duyurdu.

        Ancak bu adım FATF açısından bir şey ifade etmedi ve 2011-2014 yılları arasında olduğu gibi dün itibarıyla OECD üyesi de olan Türkiye tekrar FATF’ın Gri Listesi’ne girdi.

        OECD üyesi olan diyorum, çünkü dün konuyla ilgili bir diplomatla konuşurken, “Avrupa Birliği ile müzakeresini yürüten ve OECD üyesi olan bir ülkenin bu listeye girmiş olması başlı başına bir sorun, bir an önce çıkmamız gerekiyor” dedi.

        Bunu söylemesinin nedeni de geçmişte bu durumun nelere mal olduğunu çok iyi bilmesi.

        İşin bir diğer boyutu da Ürdün ve Mali ile birlikte gri listeye alınmış olmak ve Suriye, Fas, Güney Sudan, Moğolistan, Arnavutluk, Yemen, Pakistan gibi ülkelerle aynı ligde anılmak…

        Bundan sonra Türkiye FATF bünyesindeki özel bir Uluslararası İşbirliği İnceleme Grubu'nun izlemesinde olacak.

        2011’E DÖNÜŞ

        Yukarıda da sözünü ettiğim gibi Türkiye 2011’de de bu listeye girmiş, dönemin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ciddi uğraşısı sonucu 2014’te çıkabilmişti.

        Bu listede yer almak ne anlama geliyor…

        Merkez Bankası’nın faizi aşağı çekip, dövizi fırlattığı dönemde, ülkeye gelecek yabancı yatırımcının çekingen davranması için önemli bir yol haritası sunması anlamına geliyor.

        FATF’ın 39 üye ülkesi, gri listeye alınan ülkenin stratejik eksikliklerini belirlenen zamanda gidermesini istiyor, eğer gidermezse kırmızı listeye alıyor.

        Gri listeye alınmak, AB nezdinde de ciddi sorun teşkil ediyor, “AB’nin kara para aklama listesine ekleniyor” ve yaptırım uygulamaları başlıyor.

        ÜSTELİK KURUCU ÜLKESİYİZ

        Dikkat çeken ise Türkiye’nin de kurucu üyesi olduğu FATF tarafından, kara paranın önlenmesi ve terörün finansmanı, böyle bir listeye konuluyor bulunması.

        Ve FATF’ın değerlendirme toplantılarında adının kara para ile anılacak olması.

        FATF Başkanı Marcus Player, dünkü basın toplantısında Türkiye’de mali sektörün, maden ticareti veya emlakçılık gibi ticaret yapan farklı aktörlerin daha sıkı denetlenmesi gerektiğini vurguladı.

        BM ve AB’nin yaptırım listesinde yer alan İran gibi ülkelerle yapılan ticaret de bu kapsamda Raporda yer alıyordu…

        Buradan Türkiye süratle çıkmazsa beklemediği bir durumla karşı karşıya kalabilir.

        Özellikle de son dönem AB Raporu ve Ankara’daki 10 büyükelçiliğin AİHM kapsamında yayınladığı bildiriyle gelişen durumlar kapsamında.

        AVRUPA’NIN 6 ÜLKESİ UYUYOR MU?

        Aslında Dışişlerine çağrıldığında 10 büyükelçiye de Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı tarafından söylendiği gibi bu AİHM kararlarına bu ülkeler harfiyen uydu mu?

        Tam aksine, Almanya’nın uymadığı 15 AİHM kararı var ve uymama konusunda da direnişini sürdürüyor.

        Yunanistan’ın 14 yıldır uygulamadığı Batı Trakya kararı olduğu gibi duruyor.

        Norveç AİHM kararlarını uygulamadı…

        Ayrıca bunların da dikkat edilirse sadece 6’sı Avrupa ülkesi…

        Ancak bir bildiri tufanı başladı mı kimse bunları sorgulamıyor…

        Bir anda ekonomiye ardı sıra gelen darbelere yol açıyor…

        Bu da Türkiye’nin şu an var olan 30 milyar doları iç olmak üzere 144 milyar dolar tutan borcu karşısında her bir kuruşluk artış, 1,5 milyar liralık yüke yol açıyor…

        HER BİR KURUŞA KARŞILIK GELEN ARTIŞ 1,5 MİLYAR LİRA

        Merkez Bankası’nın dünkü kararının getirdiği yük ise her bir kuruşluk artış için tam 30 milyar lira oldu…

        Varili 87 dolara çıkan petrole getirdiği yük ise cabası…

        Deniliyor ki ihracata destek hedeflenmiş…

        İhracatınız ithalatınızdan yüksek olsa anlarım, burada tersi bir durum var ki ağır bir yük biniyor…

        Bunun ceremesini de vergisini ödeyen dürüst vatandaşlar çekiyor…

        Diğer Yazılar