Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CUMHURİYETİN hesabı yapılsa, 98 yıldan geriye ne kaldı?

        Yanıtını herhalde Cumhuriyetten anladığımıza göre farklılaşır…

        Nedir bizim için Cumhuriyet?

        İlk kurulduğu ve devletin üzerine inşa edildiği 1920 dönemi midir?

        Tek başına;

        Eşit vatandaş mıdır?

        Hakimiyetin, egemenliğin bir zümre veya kişi eliyle kullanmasının önüne geçip, topluma, millete bu görevin verilmiş olması mıdır?

        Temel hak ve özgürlükler midir?

        Fırsat eşitliği ve sosyal adalet midir?

        Yoksa inançları devlet aygıtının dışında tutup, bütün inançlara eşit yaklaşmak ve hepsini koruma kapsamına almak mıdır?

        CUMHURİYET İLE DEMOKRASİ

        Bir asrını geride bırakmaya iki yıl kalan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 98’inci yılını kutladığımız bugün soruların kaçına yanıt bulabiliriz?

        Bir adım daha atalım…

        Bize aile kültüründe yüklenen Cumhuriyet ile demokrasinin aynı şeyler olduğuna yönelik öğreti ne denli geçerli?

        O zaman Monarşi ile yönetilen ülkelerde demokrasi yoktur demek ne kadar doğru olur?

        Monarşi ile yönetilen İngiltere, Belçika, Japonya, Hollanda, Kanada, Norveç, Avusturya için de diyeceğiz?

        PARLAMENTO KISTAS MI?

        Her parlamentosu olan ülkeye de Cumhuriyet olarak mı bakacağız?

        Bu durumda 1876’dan yıkılıp yerine yeni bir devletin kurulduğu döneme kadar da Osmanlı’nın parlamentosu vardı.

        REKLAM

        Dolayısıyla ne demokrasi ile Cumhuriyetin bağını kurabiliriz ne de parlamenter sistemle…

        Ayrıca her parlamenter sistem de demokrasiyi doğurmaz…

        Robert Michels’in “Siyasi Partiler” kitabında altını çizdiği gibi o demir kanunun harekete geçmesi sonucu oligarşik yapıyı da meydana getirebilir.

        Bu durumda klasik tanımındaki gibi, “ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler içinde seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi” tarifi de anlatmaya yetmez…

        LAİK YETER Mİ?

        Laiklik de tek başına Cumhuriyet için kıstas değildir, eğer öyle olsaydı İran’ın bu kapsama girmesi gerekirdi…

        İran İslam Cumhuriyeti de adı üzerinde bu tanıma girerdi, ama bu ülkede din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması mümkün değil...

        Ayrıca laiklik tek başına Cumhuriyete de ait değildir, bunun en iyi örneği de monarşi ile yönetilen ve laikliği benimseyen Hollanda ve Belçika…

        HERKES HEMFİKİR MİYDİ?

        Gelelim işin bir diğer yönüne…

        23 Ekim 1923’te 364 sayılı “Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun Bazı Mevaddının Tavzihen Tadiline Dair Kanun” ile Cumhuriyet ilan edilirken, Kurtuluş Savaşı’nı gerçekleştiren tüm taraflar Mustafa Kemal Atatürk ile aynı fikirde miydi?

        Hepsi birden Cumhuriyet mi istedi…

        Yoksa Samsun’dan Ankara’ya gelirken uğradığı Hacıbektaş’ta ilk kez dile getirdiği Cumhuriyet fikrini, otokratik modernleşme içinde Atatürk arkadaşlarına kabul mü ettirdi?

        Bir dirençle hiç olmadı mı?

        CUMHURİYET HAYALİ NEYDİ?

        Veya hayalindeki nasıl bir Cumhuriyetti?

        Bugünü görse hayalindekiyle aynı olduğunu söyleyebilir miydi?

        REKLAM

        Daha önemlisi Cumhuriyet, siyasetin her adımda referans gösterdiği 1920’deki yapısıyla mı devam ediyor?

        Yoksa zaman içinde önemli bir gelişme kaydedip, 1930, 1940, 1950-60, ya da 1970-80 dönemleriyle, bugünkü tanımlarına uygun yapısını mı koruyor?

        Siyaset Cumhuriyetin bakiyesi çıkarmaya kalkışıldığında neden hep 1920’yi konuşma gereği duyar?

        Cumhuriyet sadece elit bir kesim tarafından kurulmuş yönetim biçimidir?

        Kurumlarını, demokrasiyi, seçimi, parlamentosunu ne denli tartışıyoruz?

        Darbelerle kesilen, demokrasinin sorunlu olduğu dönemlerindeki Cumhuriyeti yok mu sayacağız?

        NE ZAMAN HAYAT BULDU?

        Bir de Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edildiğinde mi hayat buldu, yoksa bağımsızlığının en önemli nişanesi olarak tanımlanan Lozan ile mi varlığına kavuştu?

        Kadınları eşit haklara kavuşturan, dünyanın birçok ülkesinde seçim diye bir kavram yokken kadınlara oy verme hakkını getiren, Medeni Kanun ile eşit vatandaş haline getiren düzenlemeleri ne denli dışında tutabiliriz?

        Herhalde bütün bunlardan dolayı Cumhuriyet en iyi Anayasa’da tarifini buluyor:

        Başa demokrasiyi koyup, “Demokratik, laik ve sosyal hukuk devletidir…” diyor…

        Yani, Cumhuriyet temel insan hakkı ve özgürlüktür; milli iradedir; inançları devlet aygıtının dışında tutan, çoğunlukta ve en güçlü olan inancın, öteki inançlara baskı kurmasına kesinlikle izin vermeyen; bütün vatandaşlarını eşit koruyan; bağımsız ve tarafsız yargı tarafından denetlenen sistemin adıdır…

        Kimsesizlerin kimsesidir…

        Bunlardan birinin eksikliğinde de sadece adı Cumhuriyet olur…

        Bayramınız kutlu olsun...

        Diğer Yazılar