Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’ndaki görev değişiminden bu yana bürokrasiye dönük uyarılarını sıralıyor.

        Bu yönde ilk çıkışını Ekim ayının ortasında şu sözlerle dile getirdi:

        “18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size ait olmaya başlayacak. ‘Emir aldım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız. Size kanun dışı her ne yaptırılıyorsa Pazartesi itibarıyla durun…”

        Bu tarihten önce yapılanlara ilişkin herhangi bir şeyin yapılıp yapılmayacağına yönelik eleştiriler gelince sözlerine partisinin ilk grup toplantısında yanıt verdi.

        Sözlerinin “Mafyatik işlere giren bürokratlara yönelik” olduğunu belirtti ve tehdidinin onlara yönelik olduğunun altını çizdi.

        Tezkereye destek vermeyeceklerine ilişkin açıklamayı yaptığı geçen haftaki grup toplantısında da bürokrasiye yönelik sözlerini yineledi.

        UYARININ GERİSİNDEKİ NEDEN?

        Nitekim dünkü grup konuşmasında da bürokratlara yönelik tutumunu devam ettirdi.

        Bu kez hedefinde Anayasa Mahkemesi’nin KHK ile görevden alınanların iadesine ilişkin kararını uygulamaktan kaçınan bürokratlar vardı.

        Onlara da şu yönde bir uyarıda bulundu:

        “Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayan bürokratlar talimatı kimden aldılarsa, aynı şeyi yapmasınlar. Yaptıkları takdirde onları devletin bürokrasisi içinde tutmayacağım açık ve net söylüyorum…”

        REKLAM

        Peki, CHP liderinin hemen her hafta dile getirdiği bürokrasiye uyarılarının hedefi ne?

        Ayrıca bu konuda bir sonuç elde ettiğinden söz edilebilir mi?

        Bürokrasi ile de yakın ilişki içindeki siyasetçi ile dün sohbet ederken, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinin dikkat çekici olduğunu söylediğimde şu ilginç yaklaşımda bulundu:

        “Kemal Bey'in bu sözleri bürokrasiyi etkiliyor… Bürokrasi daha önce ne talimat gelirse yapıyordu. Kemal Bey’in bu çıkışları sonrası temkinli davranıyorlar. Yarın başlarına bir iş geleceğinden endişe etmeye başladılar…”

        BÜROKRASİNİN ÜRKEK KİMLİĞİ

        Şunu belirteyim ki bu bakış İYİ Parti’de de var.

        Öncelikle gelecek yıl sonbaharında seçimin olacağı konusunda kulislerde var olan algı bürokrasiye de sirayet etmiş.

        İşler öncesine göre çok daha yavaş ilerler olmuş.

        Son dönem AK Parti içinden yapılan asgari ücret, EYT’liler ve 3600 ek göstergeye ilişkin açıklamalar da bürokrasi içinde seçimin gelmekte olduğuna ilişkin algıyı güçlendirmiş…

        Buna dün MHP lideri Bahçeli’nin seçim grup toplantısında, “Adım adım Anadolu” söylemiyle 2023 için olduğunu belirttiği seçim startı da eklendi…

        Bürokrasi her sandık mevsimindeki tutumunu takınıp tedbirli olmaya, işleri daha temkinlilik içinde ele almaya başlamış.

        Bu da işleri kilitlemiş…

        Sistemin tam oturmaması nedeniyle zaten ağır işleyen süreçler, aşırı temkinlilik nedeniyle daha da ağır işler olmuş.

        Savları o ki Kılıçdaroğlu da bunu gördüğü için her hafta bürokrasiye yükleniyor…

        DEMİRTAŞ VE KAVALA VURGUSU

        REKLAM

        Kılıçdaroğlu’nun sürekli altını çizerek dile getirdiği bir diğer konu da Kavala ve Demirtaş’ın tutukluluk halinin sonlandırılmasına ilişkin sözleri.

        CHP lideri dünkü konuşmasında da ısrarla vurgu yaptı, “Haksız yere tutulan Kavala ve Demirtaş var. Bir daha ifade edeyim; haksız yere içerde tutulan Demirtaş ve Kavala var…” dedi.

        Bu iki ismin hayatı boyunca CHP’ye sempati ile bakmadığının, oy vermediğinin de altını çizdi.

        Adaletin sağlanması için bu çağrısını dile getirdiğini belirtti.

        Önce tezkere, ardından da Kavala ve Demirtaş ile ilgili bu sözler İYİ Parti ile CHP arasında soruna yol açıyor mu?

        İYİ Parti grubuna dün uğradığımda çok sayıda milletvekili sohbet ediyordu.

        Onlara da bu soruyu yönelttiğimde verilen yanıtların hemen hepsi benzerdi.

        AKŞENER’İN AÇIKLAMASI YETTİ

        Öncelikle bu konunun kendileri açısından aşıldığına vurgu yaptılar.

        Buna da İYİ Parti lideri Akşener’in, “Cumhurbaşkanlığına değil, Başbakanlığa adayım” sözlerinin katkı verdiğini belirttiler.

        Söyledikleri özetle şöyle:

        “Cumhurbaşkanlığına aday olmadığımız için HDP desteğine ihtiyaç duymuyoruz; ama Başbakanlık için geçmişte HDP’ye oy vermiş seçmenin oyuna talibiz…”

        Bunu seçmenleriyle sohbetlerinde de sıklıkla dile getirmeye başlamışlar.

        Seçmenin bu yaklaşımlarına olumlu tepki verdiğini söylediler.

        CHP liderinin sözlerinin İYİ Parti açısından bir bağlayıcılığının bulunmadığının da altını çizdiler.

        CHP liderinin sözlerine demokrasi, insan hakları ve adalet açısından bakılması gerektiğini söylemekle yetindiler…

        Aslında CHP üzerinden HDP seçmenine seslenilmesinden de rahatsız değiller…

        Bir not daha aktarayım; CHP ile İYİ Parti arasında tezkere sonrasında yaşanan, “Cumhuriyete ihanet” odaklı küçük çaplı gerilim de aşılmış…

        Diğer Yazılar