Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İYİ Parti’de Başkanlık Divanı değişimi sonrası bir süredir unutulan tartışma yeniden alevlendi.

        Bazı kesimlerin, kentli muhafazakâr” adını verdiği, geçmişte AK Parti’ye oy vermiş kesimlerin bu kez ne yapacağına yönelik gelecek okumasından söz ediyorum.

        Şunu belirteyim ki muhafazakarlığı kentli ve taşralı zemininde okumaya tabi tutan yanılır.

        Türkiye’nin %85-87’sinin kentte yaşadığı, teknolojik aşkınlığın kent ile taşra arasındaki mesafesini tükettiği yeni bir dönemin içindeyiz…

        HİLALİN YURTLARI

        Bu zeminde kentli veya taşralı muhafazakar ayrımına giren yanılır.

        Bu durum milliyetçi kesimler için de geçerli.

        Bir zamanlar Kırıkkale- Yozgat hattından başlayıp, Erzurum- Iğdır düzleminde son bulan hilalin içinde kalan milliyetçi seçmen zemini diye bir şey yok artık.

        Bu olmadığı gibi milliyetçi-muhafazakar kesimi, ebediyete göç etmiş siyasi liderler üzerinden okumak da mümkün değil.

        Dolayısıyla siyasi partilerin yelpazedeki yerlerini, eski liderler üzerinden tanımlamak bugün için geçerli değil.

        Geçmişin merkez sağ kavramı bugünkü siyasi yelpazede bir anlam ifade etmiyor.

        Ayrıca hangi merkez sağ; Menderes’in mi, Demirel’in mi yoksa Galip Hoca adıyla İş Bankası başta olmak üzere devletin kurumlar üzerinden milli mücadelesini önceleyen Celal Bayar’ın merkez sağ politikasını mı?

        Yoksa Özal’ın veya Mesut Yılmaz’ın liberal ekonomiye dayalı kalkınma modelini mi?

        YENİ HABİTUS

        Bugün hiçbiri kalmadı, kültürel kodları devrim geçirdi…

        AK Parti iktidarı ile birlikte taşındığı şehirlerdeki bürokratik kadrolarla çoğu kentsel evrimini tamamlayan milliyetçi-muhafazakar kesim başka bir sınıfa geçti.

        İslamcılık kesimi klik olmaktan çıktı, düzenle bütünleşip milliyetçi-muhafazakarlığın kapsamı içine dahil oldu.

        Bunun en iyi örneğini de muhafazakar kesimin bir zamanlar önem verdiği, örneğin Ankara Çankaya’da Çukurambar benzeri yaşam örnekleriyle sergiledi...

        Bugün Çukurambar’dan da taşındı, gelir durumuna göre daha farklı kesimlere gitti; bir zamanlar öteki diye baktığıyla bütünleşik yaşama alıştı...

        Başlıkta da yer verdiğim, Aksu Akçaoğlu’nun kitabına da isim olarak verdiği ifadeyle “Zarif ve Dinen Makbul…” yeni bir kentsel orta-üst muhafazakar sınıf habitusu ortaya çıktı.

        Muhafazakarlar toplum üzerine çalışmaları bulunan sosyolog Prof. Dr. Sencer Ayata bu kesimi, “girişimci” ve “profesyonel” olarak ikiye ayırıyor.

        Sözünü ettiği bu kesimin ilki iş hayatında girişimci gücüyle, diğeri de iyi bir eğitim alarak orta sınıfa yükselmiş olanlardan oluşuyor…

        Her ikisi de son tahlilde aynı davranışı sergiliyor; ideolojiden çok siyasetin kendisine ne vereceğiyle ilgileniyor.

        ZİNHAR OY YOK DÖNEMİ BİTTİ…

        Hatta bir dönem, “zinhar oy vermem” dediği partilere stratejik oy verebildiğini de geçen seçim göstermiş bulunuyor.

        Özetle bir kesimin temsilcisi niteliğinde olan karizmatik ideolojik kimliklerin seçmen nezdinde önemi kalmadı…

        “Ben gidersem parti biter” dönemi kapandı…

        Sadece devlete dayalı güvenlik merkezli siyaset söz konusu olduğunda bireyi önceleyen bakış varlığını koruyor; o da geçim güvenliği söz konusu olduğunda geriye düşüyor.

        YARINIM BUGÜNDEN KÖTÜ OLMAYACAK…

        Arkadaşım Kübra Par’ın dünkü köşe yazısında da vurguladığı gibi seçmen kalkınma ve refahı için nasıl projesi olup olmadığına bakıyor.

        Unutulmasın ki seçmen 15 sandık boyunca AK Parti’ye “yarınımı bugünden çok daha iyi yapacak… geniş, güvenli, kaliteli yollarda seyahat edip, daha iyi hastanelerde tedavi olup, daha iyi evlerde oturacağım” diye oy verdi.

        Bugün ise “durumum bugünkü seviyesinden daha kötü olursa!...” diye endişeleniyor…

        Partilerde kimin yönetime geldiğinden çok, kendisini daha iyiye ulaştırıp ulaştıramayacağına bakıyor.

        Çünkü rahata, lükse alıştı…

        “Allah kimseyi gördüğünden eksik bırakmasın” ilkesini özdeyişi yapmış, elindekini eksiltmeyeceğini garantileyecek kişiyi arıyor.

        Her önüne gelene laf çakarak, kendinden başka ak kaşık kalmamış gibi uzman olmadığı konuda söz cakası satanlara ise 150 kişinin tweet çevirmesiyle TT olduğu süre kadar ilgi gösteriyor.

        Kararsız seçmen yüksekliğinin gerisinde de bu yatıyor.

        Diğer Yazılar