Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        BİLİM Kurulu yarın toplanıp önemli kararlar alacağını zaten Sağlık Bakanı geçen hafta açıkladı.

        Bunun başında da Bakan’ın da açıkladığı gibi maske konusu geliyor…

        Ancak bundan çok daha önemli bir başka konu daha var, o da aşı…

        Bugünlere gelinmesinde en önemli araç olduğu kabul gören gerçekten söz ediyorum.

        Aşılara ilişkin de geçen yıl sonunda alınan bir karar vardı, buna göre en geç 4 ayda bir mRNA Biontech, 2-3 ayda bir de inaktif dediğimiz türden olan Turkovac veya Sinovac aşıları yapılacaktı.

        Bu kapsamda çoğunluğun 5’inci aşıları geçen yılın Ocak ayında gerçekleştirildi.

        Nisan ayında da 6’ncı aşıların yapılması gerekiyordu.

        Ancak e-Nabız sistemi aşı randevusu alınmak istendiğinde izin vermiyor.

        Sağlık Bakanlığı yetkililerine bunun nedenini sordum, yeni bir aşılama takvimi üzerinde çalıştıklarını bildirdi.

        Aktardıklarına göre bazı ülkelerin de uygulamalarına bakarak 6 ile 9 ay gibi bir düşünce hakim; hatta bir yıl olmasını öngörenler de varmış.

        Bilim Kurulu’ndan nasıl bir karar çıkar bilinmez, ancak görünen o ki doğal aşılanma da denilen baskın etkisinden (Busting Efect) yararlanılacağa benziyor.

        Yani maskeler atılmış sokakta dolaşırken, doğal yoldan az miktar virüs alınarak aşılanma gerçekleşiyor.

        Yaz ayı olması, zaten etkisi düşmüş, aşılı olanlarda grip etkisi gibi bir rahatsızlık oluşturan virüsün, bulaş hızı da düşük seyrediyor.

        Aşıya milyonlarca dolar ödemektense doğal yoldan, uğraş vermeden tüm toplum aşılanmış oluyor.

        Ancak yeni varyantların ortaya çıktığı noktada çok dikkatli olmak gerekir.

        Toplumu bulaş haline getireyim derken, umarım aşıyı da kontamine, yani bulaşık hale getirmeyiz…

        Yoksa hiçbir işe yaramaz bir sıvıdan öteye geçmez…

        Partilerin 41 sorunu…

        Partilerin 41 sorunu…
        0:00 / 0:00

        GEÇEN hafta boyunca yapılan açıklamalar ve temaslar sonucunda anlaşılan o ki ittifak partileri her bir bölge için ayrı ortak liste yaparak sandığa gidecek.

        Bu bazı bölgelerde tek liste olduğu kadar, bazı yerlerde ittifak içi partilerin iki listesi şekline de dönüşebilecek.

        SP lideri Temel Karamollaoğlu’nun “ittifak içi ittifak” diye tanımladığı, ilk aşamada anlaşılamadığı için de siyasette heyecan yaratan plan bu yönde.

        Zaten Siyasi Partiler ve Seçim yasalarında yapılan değişiklik de bunu zorunlu kılıyor.

        Sandık sonucu uygulanan D’Hondt sistemine göre daha fazla çıkarmanın yolu daha çok oy almaktan geçiyor.

        Bazen 3-5 oyun dahi bir milletvekili çıkardığı veya kaybettirdiği durumlarla karşılaşılabiliyor.

        Hatta yurt dışı oyların sisteme girmesiyle kazanılan yerlerin bir anda kaybedildiği durumlarla da karşılaşılabiliyor.

        Bunun örneklerine, ittifak sistemi uygulanmasına karşın 2018 seçiminde birçok yerde tanıklık edildi; örneğin İstanbul 1. Bölgede CHP listesinden giren SP adayı Emre Bağcı, bölgesinde kazanmasına rağmen, yurt dışı oylar nedeniyle aldığı seçimi rakibine kaptırdı.

        Benzer sorunu yaşamamanın tek yolu da partilerin her bir seçim bölgesinde daha çok oya ulaşacak şekilde tek liste yapmalarından geçiyor.

        Nitekim, SP lideri Karamollaoğlu’nun ardından CHP lideri Kılıçdaroğlu da katıldığı TV programında buna ilişkin görüşlerini dile getirdi.

        Son olarak da İYİ Parti lideri Meral Akşener yine katıldığı TV programında, Karamollaoğlu’nun sözlerine açıklık getirirken, aynı ittifak içindeki partilerin birlikte liste yapıp sandığa gitmekten söz ettiğini anlattı.

        “Bunun anlamı şu; bir siyasi partinin listelerinden hepsinin seçime girmesi anlamını taşıyor kimler olacaksa. Temel (Karamollaoğlu) Bey'in söylediği bu. Bu rasyonel bir düşünce tarzı” dedi.

        Her iki lider Cumhurbaşkanı’nın tek aday olması konusundaki mutabakatın devam ettiğini de kayda geçirdi.

        DUYGU VE MATEMATİK

        Nitekim bu bakış diğer partilerde de söz konusu.

        Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Kani Torun, “Hangi formülde en çok milletvekili çıkıyorsa ona bakarız, maksimizasyonu sağlayan modelle gideriz. Maksimuma ulaşılacak formülü de 6’lı masa belirler” dedi.

        DEVA Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin de “Küçük hesaplarla bir yere gidemeyeceğimize göre en iyi formül neyse onu belirler, o şekilde hareket ederiz” yaklaşımı gösterdi.

        Henüz partinin bu yönde karar almadığını, bu hafta sonu yapılacak 6’li liderler zirvesinde modeller üzerinde durulacağını söyledi.

        SP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, 2018 seçimlerini örnek göstererek, seçmenin stratejik oy kullanmayı öğrendiğini söyledi.

        Bu seçimde maksimum milletvekili çıkarmak için her bir bölgede ayrı listeden birlikte seçime girilmesi modeli üzerinde durulması gerektiğine de vurgu yapan Kaya, sözlerini şöyle tamamladı:

        “Seçimde önümüzde iki alternatif çıkıyor. Partimizin amblemi ve kazanılacak milletvekilliği. Yani bir duygu, bir de matematik var. Seçimde duygu yerine matematiği tercih eden kazanır.”

        Kaya, bu seçimde %7 ülke barajını geçmesine rağmen bazı partilerin milletvekili çıkaramama durumunun da olabileceğine vurgu yaptı.

        ZİRVE DP GENEL MERKEZİNDE

        Bu hafta sonu 6’lı masaya ev sahipliği yapacak DP Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt da Pazar günü liderlerin Zirvede bu konuları masaya yatıracağını belirterek, “Makul bir model üzerinde uzlaşı çıkar” dedi.

        Enginyurt, 6’lı zirvenin iftar yemeği şeklinde DP Genel Merkezi’nde gerçekleşeceğini de açıkladı.

        Buraya kadar bir sorun görünmüyor.

        Anlaşılan o ki hangi parti hangi seçim bölgesinde güçlü ise diğerleri onun listesinden girecek; Malatya, Sivas gibi sağ ve solun dengeli olduğu bölgelerde ise oyların alınabilmesini sağlamak için gerekirse ittifak içi partiler 3+3 veya 2+4 şeklinde iki ayrı liste çıkarabilecek.

        CUMHUR İTTİFAKI'NDA ORTAK LİSTE BEKLEYİŞİ

        Bu durum sadece 6’lı masa için de geçerli değil, Meclis kulisinde sohbetlerimiz sırasında Cumhur İttifakı bileşeni partilerin milletvekilleri benzer yaklaşım gösterip, bazı bölgelerde AK Parti ile MHP’nin ortak listeyle girmesinin yararlı olacağına vurgu yapıyor.

        Nitekim BBP lideri Destici de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisini ziyareti sonrası bu konuları hukuk ve seçim işleri ile ilgili kurmayların oturup konuşacaklarını belirtmişti.

        YENİ BİR KOMİSYON

        Güçlü olan partinin listesinden seçime girme formülü üzerinde iyi mühendislik yapılması halinde etkili bir yöntem.

        Ancak hangi partinin diğerine göre ne kadar güçlü olduğunu, fermuar yöntemi ile sıralamayı kimin belirleyeceğinin de önceden tespiti gerekiyor.

        Yani birkaç kamuoyu şirketi ile mi, yoksa bir komisyon kurulup onların belirlemesine göre mi yol alınacağına da karar verilmesi gerekiyor.

        Anlaşılan o ki liderler de Pazar günü yapılacak zirvede bunları masaya yatıracaklar ve yöntem üzerinde çalışacaklar.

        Ayrıca daha önce kurulmuş olan Parlamenter Sistem, Seçim Güvenliği ve Geçiş Sürecinin Yol Haritasına ilişkin üç komisyona ilave olarak yeni bir komisyonun oluşturulması da gündemde.

        SEÇİM KANUNU’NUN 41 ENGELİ

        Bütün bunlar tamam ancak partilerin bu durumda seçime katılma yeterliliğinden vaz geçmek gibi bir zorunluluğu da önlerinde duruyor.

        Bu durumda parti veya partilerden bazılarının seçime katılmama kararı alması gibi bir zorunluluk var.

        Bunun nedeni de Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 13. maddesi…

        Bu maddeye göre partiler iller toplamının en az yarısında seçime katılma yükümlülüğünde.

        Eğer katılmaz ise YSK eksikliklerini derhal tamamlaması konusunda uyarıyor, tamamlamadığı takdirde seçime girmemiş kabul ediyor.

        Seçime katılmamanın geçmişte olduğu gibi parti kapatma ile sonuçlanacak yanı yok; Anayasa Mahkemesi o maddeyi iptal etti.

        Ancak seçime katılmadığı için %3 oydan fazla alan partiler, oyları nispetinde verilen Hazine yardımından vazgeçmiş olacak.

        Bunu aşmanın yolu yok değil; seçime katılmakla birlikte seçmenine kendisine oy vermeyip, ortak liste çıkardığı diğer partiye oy vermeye ikna etmesi gerekir ki oldukça zor bir durum.

        Bu zorluk sadece 6’lı masa değil, Cumhur İttifakı için de geçerli…

        Diğer Yazılar