Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Giyimine çok önem veren, en az 60 yaşında, ufak-tefek zayıf bir adamdı. Jilet gibi ütülü gezer, kıravatında inci ve pırlantalı iğne asla eksik olmaz, daima gümüş kabzalı ‘Dandy’ bir bastonla dolaşırdı. Asıl adı Halit Keskiner. Eyüplü Halit olarak bilinir. Türkiye’nin en meşhur dolandırıcılarından. Aslen Giritli olup, çok iyi Rumca ve Fransızca konuşurdu. Osmanlı’da bile sabıka kaydı var. Cumhuriyetin ilk yıllarında da dolandırıcılığa devam etmiş. Hakkında kara mizah üçkağıt hikayeleri var.

        İstanbul’un işgal altındaki son günleri. Arap Abdullah’la Feridiye semtinde bir ev kiralayıp “karakol” açtı. Tam bir otorite boşluğu vardı. Kendisi “komiser”, Abdullah da “bekçi”. Arap Abdullah’ı bölgede oturan paralı Rumlar’a gönderip “karakola” çağırttı. “Masum insanları İngiliz’e ihbar edersin ha?”

        Kısa sürede zengin Rumları bu numarayla soyup soğana çevirdi. Türk ordusu şehre girmeden bir gün önce “karakol” kendiliğinden kapandı.

        Yıl 1935. Sultanahmet cezaevinde yatarken koğuşta kasa hırsızı bir İtalyan ile tanıştı. Aklına Mussolini’ye mektup yazmak geldi. Ve adamın yardımıyla oturup yazdı: “Sayın Duçe; Ben sizi çok seven, fikirlerinizi çok takdir eden bir Türküm. Sizin savunduğunuz görüşleri Türkiye’de savunduğum için İstanbul’da hapis yatıyorum. Yardıma muhtacım.”

        El altından postaya verdiği mektup gitti. 15 gün sonra Roma’da Mussolini’yi buldu. Bir 10 gün kadar sonra da İtalya Başkonsolosu elinde valizle İstanbul Valisi’ne geldi. “Ben Sultanahmet cezaevinde Halit Keskiner’i ziyaret edeceğim. Vali; “Kimdir bu Halit Keskiner? Araştırın” diye savcıya intikal ettiriyor.

        Cevap geliyor; “Osmanlı ve cumhuriyet döneminin bilinen ilk dolandırıcısı. Sahte karakol kurmuş. 68 tane gelin adayını evlenma vaadi ile kandırıp takı, para ne kopardı ise yolup nikahsız bırakmış.’’ Adamın dolandırıcı olduğu söylense de konsolos dinlemedi, “Olsun, ben göreceğim’’ dedi.

        Sultanahmet’e gidildi. Savcı konsolosun yanında sordu Halit’e; “Senin Mussolini ile ne alakan var?” Halit boynunu eğdi; “Efendim, param yoktu, o yüzden bu yola başvurdum.”

        Eyüplü Halit’in hapisten çıktıktan sonraki akibeti bilinmez. Benim asıl üzerinde durduğum şu; hadi zaptiyeden korkan Urum ehlini anlarım.

        Faşizmin neferi İtalya Diktatörü bile kabulüm. Cihan sultanları, orduları idare etmiş-devletler kurmuş, tarihe malolmuş niceler bir kadını idare edememiş. Sen; 68 tane kadını hangi ara dolandırdın, nasıl kandırdın, nasıl idare ettin be birader? Mezarına gidilip el yüz sürülesi bir abimizmiş anlaşılan.

        Diğer Yazılar