Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye’de oldukça tuhaf ve pek karşılaşılmayan bir şekilde emeğine saygı duyulan merhum sanatçı aslında.

        Emeğine saygı duyulmasına ek olarak, yaşadığı dönemde hayatı filme çekilen ender Türk sanatçılardan. “‘Türk diline ve milli birliğe yaptığı hizmetlerden dolayı” ömrünün son deminde özel bir yasayla aylık bağlandı kendisine.

        Gözleri görmezdi. Halk ozanı. Cumhuriyetin onuncu yıl dönümüne kadar başkalarının eserlerini seslendirdi. Ahmet Kutsi Tecer’ ile tanıştı, Aşık Veysel oldu. Yazmış olduğu şiirler gün ışığına çıktı. Güzelligin on para etmez / bu bendeki aşk olmasa / eğlenecek yer bulaman / gönlümdeki kösk olmasa kim okurdu kim yazardı / bu düğümü kim çözerdi / koyun kurt ile gezerdi / fikir başka başka olmasa senden aldım bu feryadı / bu imiş dünyanın tadı / anılmazdı Veysel adı / o sana aşık olmasa

        Ne çıkış ama. Evin hizmetlisi ile kaçan ilk karısına yazdığı şiirdi bu.

        “Beş günlük dünyada, ey Ademoğlu, incitme canı” diyen bu adamdan keşke herkes biraz feyiz alabilse.

        HALK İNSANI, FİLOZOF

        Kendini şöyle anlatır: “Ben, Şarkışla’nın Sivrialan köyünde 1894’te dünyaya gelmişim. Dünyaya gelişim de herkes gibi değil. Annem rahmetli, koyun sağmadan gelirken yol üzerinde dünyaya getirmiş beni. Yedi yaşıma kadar ben de herkes gibi koştum, seğirttim, güldüm oynadım. Yedi yaşımda çiçekten iki gözlerimi kaybettim. Ondan sonra 9-10 yaşımda bu saza başladım. İşte devam edip gidiyoruz... Yani bunu söylememdeki maksat, milletime, evladıma bir hatıra olarak kendi ağzımdan duysunlar dinlesinler diye bunu söylüyorum.”

        Ders niteliğinde bir anıyı da aktaralım: Behçet Necatigil, İstanbul’da edebiyat dersleri verdiği sırada, öğrencilerini zaman zaman cağın önemli yazar ve şairleri ile bir araya getirirdi.

        Yine bu derslerden birinde Aşık Veysel’i davet etti okula. Rahmetli sınıfa girdiğinde, ama olduğunu bilen öğrenciler el sallamak gibi sessiz bazı şakalar yapmaya başladı. Aşık Veysel, her nasılsa durumu sezdi ve kürsüye oturup hiç ses çıkartmadan bekledi..

        Öğrenciler yaptıklarının farkında olunduğunu anlaması uzun sürmedi. Öğrencilerin Veysel’deki sessizliğin farkına varması uzun sürmedi.

        Kürsüye gidip elini öptüler, özür dilediler. Aşık Veysel dersine hiçbir şey olmamış gibi başladı. Çoğumuzdan daha iyi gören bir göze sahip insandı.

        Çünkü o kalbinin gözünden görmekteydi. Halk ozanı, filozof, güzel insanı; kalender, bilge ozan nurlar içinde uyu.

        Diğer Yazılar