Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un projeleri var. En son bizden Fatih Altaylı, Hürriyet’ten Ertuğrul Özkök ve Fox’tan İsmail Küçükkaya’yla özel olarak buluşup destek istedi. Özkök’ten özellikle Çeşme projesini tanıtmasını rica etmiş; dün ayrıntılarını köşesinden aktardı ve bir-iki tane de müjdeli haber verdi.

        Öncelikle Çeşme’ye yapılması planlanan lüzumsuz havalimanın ne kadar lüzumsuz olduğunun Bakan da farkında ve bu projeyi iptal etmiş. Çeşme’ye endişe edildiği gibi kanal da yapılmayacakmış, kimilerinin korktuğu gibi “Arap sermayesi” de yokmuş işin içinde. Bakan’ın Çeşme projesinin uzun uzun tartışılması gerekiyor, ama özellikle içinden tek bir vaat dikkatimi çekti: “20 adet golf sahası yapılacak,” diyor Ersoy.

        ÇEVRE DÜŞMANI GOLF

        Kuşkusuz Bakan sektörün içinden gelen biri olarak golf sahalarına da turizmci gözüyle bakıyor, bu proje sayesinde Rahmi Koç seviyesindeki zenginlerin bölgeye gelmesini planlıyor. Zaten İzmir’den dileyenin helikopterle Çeşme’ye 20 dakika içinde gelebileceğini söylerken de hedef kitlesini gizlemiyor. Oysa golf müşterisi helikopteriyle kulübe inip turunu tamamladıktan sonra sokağa adımını bile atmadan havalimanına geri döner.

        Zenginlerin kendi duvarlarını biraz daha yükseltmelerine neden olan golf kulüpleri sadece gelir adaletsizliğinin simgeleri değil. Aynı zamanda çevreye, doğal kaynaklarına da düşman yapılaşmalar.

        Mother Jones dergisinin aktardığına göre sadece California’nın Palm Springs şehrindeki 123 golf sahası bölgenin yer altı kaynaklarını kullanıyor örneğin. Buradaki bir golf sahasının bir günde tükettiği su miktarı dört kişilik bir ailenin beş yıllık su tüketimine eşit. Rakamlar daha da ürkütücü: Bir golf sahasını sulamak için günde üç milyon litre su gerekiyor, bir ailenin günlük su tüketimi ise ortalama 1366 litre.

        Birlemiş Milletler Çevre Programı da golf sahalarının doğaya olumsuz etkilerine karşı uyarıyor. Özellikle kuyudan temin edilen sular yeraltı kaynaklarında tuz oranının değişmesine neden oluyor. Golf sahaları bulundukları bölgelerin hidrolojik ve topografik özelliklerini değiştirebiliyor, erozyona ve toprak kaymasına neden olabiliyor. Golf sahalarının bakımı için toprağa kimyasal gübre ve tarım ilaçları katılıyor.

        The Guardian ciddi bir golf turizmine sahip Tayland’da tek bir sahanın yıllık 1500 kilo gübre ve ilaca ihtiyacı olduğunu yazıyor. Tropik iklimde bir tek golf sahasının yıllık su ihtiyacı 60 bin köylününkine eşit ve ülkede tam 16 bin golf sahası var. Bu ilaçlar doğal bitki örtüsüne, yerleşik canlı türlerine de tehdit. Çeşme’yi ilgilendiren bir kısmı daha var: Golf sahalarının yakınlarında olduğu sularda yosun artışı da görülüyor.

        Golf meraklıları ve lobi bu “sporu” yaşatmak için yıllardır çevrecilerin itirazlarını yumuşatmaya çalışıyor. Daha az yeşil golf sahaları ön plana çıkmaya başlıyor, Amerika’da kimi sahaların bakımının yeniden dönüştürülen sularla yapılmasını zorunlu kılan eyaletler var, daha az suyla büyüyen çimler deneniyor. Çeşme projesinde de yağmur suyunun toplanacağını, atık suların termal olarak kullanılacağı, enerjinin bir kısmının güneşten karşılanmasının planlandığını söylüyor bakanlık. inşaat yoğunluğunun toplam alan içinde yüzde 10’u geçmeyecek bu projenin “çevre ve yeşille barışık olduğunu” ekliyor.

        YENİ TREND DOĞA DOSTU TURİZM

        Sorun 20 tane golf sahası değil. Son sekiz senedir bu “spora” ilgi düzenli olarak azalıyor ve dünyanın en çok golf sahasına sahip ABD’de her yıl bir kısmı kapanıyor. Çünkü zenginler için de ilgi çekici turizm boyut değiştiriyor. Tıpkı bitki bazlı beslenme gibi sürdürülebilir yaşamı ön plana çıkaran tatil seçenekleri epeydir popüler oldu.

        Çeşme’nin geleceği için daha çok turizm değil, daha az turizm gerekiyor. Bunu bölgenin yıllar içindeki değişimine tanıklık eden herkes kolaylıkla görür. Aşırı ve çarpık büyümeyle kendi kapasitesini çoktandır zorluyor ve altyapısı şu haline bile yeterli değil. Daha temel hizmetler bile aksıyor, hala sık sık elektrik ve su kesintileri yaşanıyor. Halkın suyu kesilirken golf sahaları mu sulanacak?

        Bir seçenek daha var. Zaten doyuma ulaşmış ve adları bilinen Çeşme ve Bodrum gibi yerlere daha fazla yatırım yapmak yerine yoktan bir başka yeri var etmek, Çeşme’ye yapılacak yatırımı bir başka şehre, bir başka kasabaya aktarmak da düşünülmeli. Artık hemen her şekilde havalimanı var ve ulaşım çok kolay. Çölün ortasında Las Vegas inşa edildiyse Türkiye’de de olmadık bir yerden yeni bir turizm merkezi yaratılamaz mı? Bakan’ın asıl mirası ve devrimi, Türk turizmine bırakacağı iz böyle bir yeri yoktan yaratmak olur. İnşa ederseniz gelirler, diye ünlü bir söz var. Yeter ki Çeşme’ye gelmesinler.

        Diğer Yazılar