Mağdura neden tasma takıyoruz?
KESİNLİKLE çok faydalı bir uygulama. Eminim şiddet gören insanlar bir nebze rahat nefes alacaklardır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin çok yakında tasmalı sisteme geçeceğimizin müjdesini vermiş.
Bundan böyle şiddete uğrayan kadınların can güvenliğini sağlamak amacıyla ve mahkeme kararıyla, şiddet sergileyenlerin ayaklarına elektronik tasma takılacakmış.
Ama haberde ilginç bir detay daha var. O da bu tasmanın, mağdurun bacağına da takılacak olması.
Size de tuhaf gelmedi mi?
Tasma hayvanlara neden takılır bilirsiniz. Ehlileştirmek, kontrol altına alabilmek, başkalarını rahatsız etmemek veya hayvanın zarar vermesini önlemek için.
Şimdi mağdura da herhangi bir kıyafetle saklanması çok zor olan o tasmayı takmak bana hiç adil gelmedi.
Üstelik devletin, mağdur vatandaşını korumaktaki acziyetinin de bir nevi kanıtı gibi göründü gözüme.
Düşünsenize ayağında tasma gördüğümüz her adamın bir kadına şiddet uyguladığını bileceğiz.
Yani şiddeti uygulayan, insan canını acıtmaktan hatta ölüme sebebiyet vermekten çekinmeyen biri olduğunu anlayacağız o tasmayı görünce.
Sosyalleşmesi zorlaşacak.
Kendini aşağılanmış hissedecek ister istemez.
Peki ayağında o koca tasmayla hangi kadın sokağa çıkabilecek?
Zaten hayatı cehenneme dönmüş olan kadın için bambaşka ve çok acımasızca bir cezaya dönüşmeyecek mi o tasma?
Tasma kelimesini kullanıyorum çünkü istediğiniz kadar kelepçe deyin, insan tenine değince bir tasmaya dönüşecektir o cihaz.
Ve biliyorum ki zaten ruhu örselenmiş olan kadınlara ayrıca bir eziyet haline gelecektir. Ve birçok kadın sırf o tasma ayağına takılmasın diye savcılığa müracaat etmeyecektir.
Bu şekli benim aklım almadı. Suçlunun ve kurbanın aynı şekilde cezalandırılmasıdır bu.
Teknoloji çok gelişti; bunun kurbana takılacak versiyonunun daha küçüğü, ne bileyim kol saati filan gibi olanı yok mudur?
Gerçekten aklım almıyor, "Güvenliğini sağlayamayız" deyip kadınları tasmayla dolaştırmanın mantığını bir türlü kavrayamıyorum.
***
Meclis'te bu uyumu çok arayacağız
KAHRAMAN gibiydiler. O nasıl da göz kamaştıran bir coşkuydu.
Buna benzer bir coşkuyu, inanmışlığı ve adanmışlığı en son 300 Spartalı filminde görmüştüm.
TBMM'deki şike yasası rehabilite çalışmalarından bahsediyorum.
Partiler uzlaştı, Cumhurbaşkanı'ndan dönmesine karşın ısrarcı oldular.
Fire verseler de inandıkları yoldan dönmediler.
Çok da insani cezalar içermeyen bir yasayı ehlileştirdiler.
Buna karşı çıkmak da mümkün değil.
İçimden tatlı tatlı "Neden yaparken bunları hiç düşünmediler?" diye söylenme hakkımı saklı tutuyorum.
Ama çok etkileyici bir süreçti.
Bunun mümkün olabileceğini görmek bile güzeldi.
Ama şimdi devamını bekliyorum bu konsensüs havasının.
Aynı ruhu, kadına şiddet yasasının geçirilmesinde bekliyorum.
Yeni Anayasa konusunda tıpkı böyle omuz omuza, kararlı ve sevinçten gözlerimizi yaşartacak bir birliktelik bekliyorum.
Futbola gösterdikleri şefkatin onda birini hayati meselelere de gösterseler hayatımız ne kadar değişir diye düşünmeden duramıyor deli gönlüm.
Gördü artık bir kere, vazgeçmez bu sevdadan!
***
Bu kadar güzel takvim görmedim
HAYVANSEVERLER tarafından hazırlanan bir takvim göndermişler. Hayvan Hakları Federasyonu, Hayvanları Çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneği ve Koza Yönetim birlikte hazırlamışlar.
Ama çok güzel bir fikirle yola çıkmışlar bunu hazırlamak için.
Bir "Sokak Köpekleri" fotoğraf yarışması düzenlemişler. İlk üç sırayı paylaşanları kapağa koymuşlar. Diğer fotoğrafları da aylara dağıtmışlar. O kadar güzel fotoğraflar var ki bakmaya doyamıyorum.
Hele birincilik kazanan ve bir evsiz çocukla sokak köpeğinin bir merdivenin kenarında oturduğu fotoğraf var ki insanın gözlerini dolu dolu ediyor.
Dün bu satırları yazarken odama giren Ece Temelkuran da bu fotoğrafın duygusallığından payını almadan kaçamadı.
Görünüşe göre ben süper bir yılbaşı hediyesi buldum. Aynısını size de tavsiye ederim.
Bu takvimi İnkilap, Pandora ve Beyaz Adam kitapevlerinde ve D&R'larda bulabilirsiniz. Takvimden elde edilecek gelir hayvan barınaklarına katkıda kullanılacak. Hayvanlara ilaç, mama olacak.
Daha fazla yazmaya gerek yok, ne yapacağınızı anladınız sanırım:) Ama ben seneye kedili versiyonu da isterim!
