Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Amerikan Yönetimi ve onun Hazinesi’nin kontrolündeki kredi derecelendirme kuruluşları Türkiye’nin faiz artırmamasına takmış durumdalar.

        Hakim global finansman çevreleri krizlere tepki konusunda Türkiye’nin hakim çizgi dışına çıkmamasını ve başka ülkelere de örnek olacak farklı davranışlar sergilmesini istemiyorlar. Global hakimiyetleri açısından bundan çekiniyorlar, Türkiye’nin bu tavrının kendi global hakimiyetlerine karşı bir başkaldırı olduğunu düşünüyorlar.

        Arjantin örneğinde olduğu gibi kriz oluştuğunda her ülkenin mutlaka faiz artırmasını ve sonra da mutlaka IMF’nin kapısına gelmesini sağlamaya uğraşıyorlar.

        Raporlarını açıklamadan önce mutlaka ABD Hazinesi ile bağlantıya geçen üç kredi derecelendirme kuruluşunun da Türkiye’ye faiz artırımı tavsiyesinde ısrarla bulunması bu hakim ideoloji ile bağlantılıdır.

        Tamam bunları anlıyoruz ve bunun global hakim finansman çevreleri ile bağlantısını da görüyoruz ama Başkan Trump faizler konusunda Başkan Erdoğan’ın çizgisine gelmeye başladı.

        Kaderin bir cilvesi mi bu desek bilmiyorum da bayramın ilk gününden itibaren Trump kendi Merkez Bankası’nı ve onun başına atadığı kendi başkanını faiz konusunda sürekli sert eleştirmeye başladı. Yüksek faiz politikasını uygulamalarının ekonomiye zarar verdiğini her platformda anlatmaya çalışıyor.

        Tabii bu, Türkiye’ye yönelik baskıları bilen herkese Trump için ‘Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu’ dedirten türde bir gelişme.

        Türkiye’de faiz yüksetilmesini söyleyen ve Merkez Bankası bağımsızlığının olmadığını iddia eden çevreler ile uyumlu olan Başkan Trump kendi ülkesinde yine dediğinin tam tersini yapıyor. Kendi atadığı Merkez Bankası başkanından şikayet ediyor. Onun atamasının yanlış olabileceğini söyleyerek başkanı değiştirme arzusu sinyali veriyor ve faizlerin düşürülmesini isteyerek Başkan Erdoğan’ın savunduğu ekonomi çizgiye de geldi.

        Trump’ın bu çıkışının tam da bankaların Wyoming Jacksonhole’da yaptıkları toplantıda gündem dışı görüşmelerde Türkiye konuşulurken ya Türkiye’nin kriz ile mücadele yöntemi tutarsa o zaman nasıl tavır almalıyız konusunun konuşulduğu dönemde oluşması ilginç oldu.

        Türkiye bilindiği gibi zorlamalara karşı faiz artırmadan döviz kuru oynamalarıyla mücadele etmeyi tercih ediyor. Bu da Başkan Erdoğan’ın faiz konusunda aldığı tavra bağlı. Trump da faiz konusunda onu takip ederek aynı çizgiye gelmeye başladı. Bakalım Amerikan Hazinesi’nin oyuncağı durumunda olan kredi derecelendime kuruluşları yine de Türkiye’ye bundan sonra da faiz artırması ısrarını sürdürebilecekler mi?

        TRUMP’IN BAŞI BELADA

        Başkan Trump’ın eski avukatı ve perde arkasında iş bitiricisi (fixer) olan Michael Cohen kendisi aleyhine açılmış olan davada savcılarla anlaştı.

        Trump’ın eski kampanya yöneticisi olan Paul Manaford üzerinde de savcıların baskısı sürüyor, o da kendisini kurtarmak için anlaşmak üzere.

        Onlar hakkında davaları aslında Trump’ı soruşturmakta olan özel savcı Mueller’in adamları açmıştı. Amaç onları sıkıştırıp Trump aleyhine şahitlik yapmalarını sağlamaktı. Anlayacağınız onlar şimdi Trump aleyhine döndüler ve bildiklerini özel savcıya anlatmaya hazırlar.

        Bu da Trump için büyük sorun ve çok kötü haber anlamına geliyor.

        Eğer onu zorlayacak ifadeler verirlerse bu işin başkanlıktan azil süreci olan İmpeachment’e kadar bile gidebileceği konuşuluyor Washington’da. Önümüzdeki ayların başkentte dış politikada olduğu kadar iç politika açısından da çok heyecanlı gececeğini tahmin etmek zor değil.

        Diğer Yazılar