Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Başkan Trump resmen göreve başladıktan hemen sonra ilk dış gezi olarak Cidde’ye gitti.

        Resmi görüşmeler başlamadan önce geleneksel savaş dansı yapıldı ve Trump, Muhammed bin Salman ile yan yanabu savaş dansına katıldı.

        Bu sadece folklorik bir gösteri değildi sembolik önemi büyüktü. Bu dans Ortadoğu’da kurulmaya çalışılacak yeni düzenin ilk işaretiydi ve bugünlerde olan biten hemen her şeyide haber veriyordu.

        Bundan sonra Amerika, Suudi Arabistan ve İsrail ile birlikte bölgede yeni bir düzen oluşturma çabalarına başladılar.

        Temelde Amerika’nın çıkarlarını kollayarak İsrail’in ulusal güvenlik amaçlarını gerçekleştirmek vardı. Bu süreçte Mısır da bu ortaklığın bir parçası olarak konumlandırıldı.

        Trump, Filistin sorunun çözümünde ‘nihai çözüm’ dediği temelde bu ortaklığın güç kullanımına dayanan planı uygulamaya başladı. ABD elçiliği bu bağlamda Kudüs’e taşındı. Katar bu nedenle hedefe konuldu, Türkiye ile yaşanılan sorunların önemli bölümünde bu planın bulunduğu söylenebilir.

        Suudi Arabistan’ın defacto lideri Muhammed bin Salman işte bu nedenle uzun süre Türkiye’ye düşmanmış gibi davranıyordu.

        İsrail, ABD ve Suudi Arabistan destekli olarak İran ile gerekirse savaşmayı da göze almış durumda.

        İşte, bu karanlık ve girift ilişkiler ile örülmüş bölgedeki fiili durumu anlamadan Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesini ve buna ABD’nin vereceği tepkileri anlamak imkansızdır.

        HAZİNE BAKANI DEVREDE

        Uzun süredir uzun vadeli planlar çerçevesinde öylesine derin ve karanlık ilişkiler kuruluyor ki, İsrail ve ABD öylesine kurulmasına çalışılan bu yeni düzene angaje olmuş durumdalar ki Kaşıkçı olayında ne tür gelişme olursa olsun bu aşamada ABD’nin Suudi Arabistan’dan vazgeçmesi mümkün gözükmüyor.

        Bu süreçte neler olabileceğini görmek için Washington’da bana Hazine Bakanı Mnuchin’in ne yapacağını gözlemlemelisin dediler.

        ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin
        ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin

        Steven Mnuchin’i bu köşede daha önce bir çok kez anlatmıştım. Mnuchin Yahudi'dir daha da ötesi yönetim içinde evanjelist kesime en yakın olan isimlerden bir tanesidir.

        Evanjelizmin bir projesi olan yeni Ortadoğu düzeninin en hararetli savunucusu Mnuchin’dir. İşte onun Kudüs’teki yeni ABD elçiliğinin açılışında Ivanka Trump’ı yanında gösteren özel fotoğrafı bu nedenle ben burada yayınlamıştım.

        Muhammed bin Salman’ın yakın arkadaşı olan Ivanka’nın eşi Jared Kushner’in Suudi Arabistan politikasına da Mnuchin tam destek vermektedir.

        ŞİMDİ NE OLACAK?

        Muhammed bin Salman’ın ‘Çöldeki Davos’ diye lanse ettirdiği uluslararası yatırım konferansına Mnuchin de katılacaktı.

        Kaşıkçı olayı patladıktan sonra da kararını bir süre değiştirmedi.

        Ancak Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Cidde ve Ankara’da Kaşıkçı olayını konuşup Washington’a döndükten sonra hemen Steven Mnuchin ile toplantı yaptı. Ve olayın Amerikan istihbaratı tarafından nasıl değerlendirildiğini ona iletti.

        Bu toplantıdan sonra Mnuchin yatırımcılar toplantısına katılma kararını değiştirdi.

        Ancak dediğim gibi Trump-Mnuchin ve Jared Kushner üçlüsünün yönlendirmesiyle oluşturulan İsrail-Suudi Arabistan-Amerika işbirliğinin ABD’ye stratejik önemi o kadar fazla ki yönetim şimdilik bazı tepkiler verse de Suudi Arabistan’dan tamamen vazgeçmeye niyetli değil.

        Bu yüzden Mnuchin’in yatırımcılar toplantısına resmen katılmasa da hemen hemen aynı günlere denk gelen başka bir toplantıyı yapmak için Cidde’ye gideceği söylendi.

        Mnuchin’in orada bulunma nedeni resmen anti-terör finansmanını engelleme toplantısına katılmak için olarak açıklansa da Washington’da asıl nedenin Amerika’nın Kaşıkçı olayından sonra Suudi Arabistan politikalarını kurtarma arayışı olduğu da söyleniyor.

        Mnuchin Cidde’de, Muhammedbin Salman’ın Kaşıkçı olayından sonra geleceğin lideri olarak nasıl kalabileceğinin koşulları üzerine konuşacak veya bunun artık yapılamaz olduğu ortaya çıkarsa da onun yerine gelebilecek hangi isimle Amerika-İsrail-Suudi Arabistan işbirliğinin en iyi nasıl götürebileceği üzerine düşünülecek.

        Diğer Yazılar