Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oray Eğin dün ‘Ben bir Ekrem İmamoğlu düşmanı mıyım’ başlıklı bir yazı yazdı.

        Yazının ilk bölümünde Binali Yıldırım’ın kendisine neden bu kadar sempatik geldiğini anlatmaya çalışmış.

        Bunun nedenini kendisi de bilmediği için cevabı o da bizim gibi merak ediyor olabilir. İlk bölüm bir arayış yazısıydı yani.

        Yazının bir yerinde "Bu bir Erzincan bağı mı ki acaba?" diye soruyor.

        Olabilir buna diyecek bir şeyim yok benim..

        Bir başka yerinde, benim onu medyada en iyi tanıyan insan olduğumu söylüyor. Doğrudur tanırım onu bu yüzden geçirmekte olduğu metamorfoza hayret ve şaşkınlıkla bakıyorum.

        REKLAM

        ***

        Şöyle anlatayım meseleyi bugün bir insana duyduğu sempatiyi onun Erzincan bağlantısı ile açıklamaya çalışan bu kişi çok kısa zaman önce İstanbul dışındaki insanlarla konuşmamaya bile çalışırdı.

        İstanbul dedimse her yerini de kastetmiyorum.

        Hatta bir ara İstanbul'u sadece CHP’ye oy veren semtler arasında dolaşmak üzere bir projesi de vardı. Yani galiba tünel gibi bir şeyle aradakilerle muhatap olmadan Nişantaşı’ndan direkt Bebek’e veya Bağdat Caddesi'ne geçmek gibi bir şeydi peşinde olduğu.

        Ben anlamıştım onu ve hatta aktif destek bile verdimdi. Ben Ümraniye’de oturduğumdan bir ara çok çağırmama rağmen evime bile gelemediydi.

        REKLAM

        ***

        Bu tavır sadece ona özgü değil! Örneğin yıllar önce ben Hürriyet’te yazarken, bir meşhur gurme arkadaşla Gümüşsuyu’nda bir restoranda bir grup insanla oturmuş sohbet ediyorduk. Meşhur gurme arkadaş bir ara kendisinin İstanbullu olmadığını açıkladı ve memleketini söyledi. Masada bulunan bir eşcinsel arkadaş bunu duyar duymaz "Estağfurullah" dediydi. Yanlış anlamayın onu söyleyen Oray değildi ama o günlerde onu duysaydı çok da itiraz edecek halde değildi.

        REKLAM

        ***

        Hoş bir durumu mu bu? Herhalde değil, ama yapacak bir şey de yok bazı insanlar böyle işte. Benim şu an yapmak istediğim o gün öyle olanın bugün öyle olmasını anlamak için çalışmaktan ibaret. Arada bir travma yaşamış olabilir tabii ki, uzun zamandır ülke dışında yaşamak, yani vatan özlemi onu değiştirmiş de olabilir tabii ki.

        REKLAM

        ***

        Evet neyse yazısına dönelim biz, dediğim gibi ilk bölümünde Binali Bey’in ona neden bu kadar sempatik geldiğini anlamaya çalışıyor.

        Asıl nedeni aradım ama bulamadım, oysa bulsaydım bu bende de bir sempati belki oluşturmaya başlar diye düşünmüştüm.

        Sonra kendisinin Ekrem İmamoğlu’ndan nefret etmediğini hatta onun kazanmasını istediğini anlatmaya başladı yazısında. Ben içimden "Bir de kazanmasını istemeseydin kim bilir neler olacaktı" diyerek okumayı sürdürdüm.

        REKLAM

        ***

        Ben bir süredir Oray’ın da aklını kaçırmaya başladığını düşünüyorum ya; bunun ispatı yazısına attığı bir ara başlıkta vardı.

        ’Türkiye üzerine tezler’ demiş başlıkta. Bağlantıyı görüyorsunuz değil mi! O da Yalçın Küçük gibi kafayı sıyırmış biraz.

        Ben çok sevdiğim ve saydığım Yalçın Küçük’ü ilk kez uzun yıllar önce Ankara’da Türkiye İşçi Partisi kongresinde görmüştüm. Ona birisi "Zaman dolarsa bugün seçim olmaz" demiş olmalı ki, o zamanı doldurmak için söz aldı ve konuşmaya başladı. Kongredeki konuşması 7 saat filan sürdü. Kongre ertelendi ama o konuşmasını sürdürdü. Bu 40 yıl filan sürdü. O süreçte o konuşmasını sadece hapishaneye atıldığında kısa süreliğine kesiyordu. Yanlış anlamayın hapiste de konuşmuştu ama kitap da yazması gerekiyordu, yazmak için susuyordu.

        Birkaç yıl öncesine kadar bu böyle sürdü. Onu hapse atanlar bile "Bize bu adamı artık getirmeyin çünkü ne korkuyor ne de vazgeçeceği var. Onuhapse atmak devlet için vakit kaybından başka bir şey değil" dediler. Birkaç yıl önce bir sessizliğe çekildi, yeni Türkiye bizim gibi onu bile bezdirdi mi yoksa diye düşündüm. Ortada yeni kitap da nedense yok, onun beyni durmayacağına göre acaba ne oldu onu da merak ediyorum. Bu ülkenin en kıymetli entelektüellerinden birisidir o.

        REKLAM

        ***

        Şimdi attığı o ara başlığa bakınca Oray’ın da ona özendiğini görmekteyim.

        Bir idealin peşinde koşuyor Oray. Sadece Yalçın Küçük gibi delirmiş olmanın Türkiye için tez üretmeye yetmeyeceğini görüp anlamalı artık.

        Oray’ın yazdıklarından kendisinin ideal belediye başkanı profilinde şu özellikler olmalı.

        Adam eşcinsel, tercihan travesti olmalı. Ve üstelik mutlu bir şekilde evli de olmalı. Evinin bahçesinde kenevir ekmeli ve dahası İstanbul'un genelinde kenevir bahçeleri de oluşturmalı. Sonra oradan alınan ürünlerin satılacağı kenevir butik dükkanları oluşmalı İstanbul’da, eh tabii ki ateist de olacak bu kişi.

        Açıkçası ben okuyunca onun ideal başkan profilini "Ne var ki bunda, bunlar son derce makul" dedim. Travesti olmak dışında diğerleri ben kendim başkan olsaydım yapacağım şeylerdi. Biraz zaman tanırsanız başarılı bir şekilde travesti olacağıma da inanıyorum.

        Ben bir de her büyük şehirde porno dükkanları açılmasını da destekliyorum.

        Haydi İsmail eğer sıkıyorsa bunları da sor başkan adaylarına pazar günü de görelim boylarının ölçüsünü.

        REKLAM

        ***

        Oray kendisinin bir ara yine bir seçimden önce çöle çekildiğini ve dış dünya ile bağlantısını kopardığını söylüyor.

        Umarım şimdi de aynısı yapar ve 23 Haziran'dan sonra geri döner. Hem bu aralar Ertuğrul Özkök de çölde geziyor, birlikte ne güzel eğlenirsiniz de.

        Diğer Yazılar