Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oray Eğin dün yazısında kafasındaki hayali gazeteye atayacağı editörleri yazarken Abdurrahman Dilipak’ı kenevir editörü yapacağını söylemiş.

        Dilipak’ın Oray’ın dediği gibi bu konuda uzmanlığı olabilir ama benim bugün haberini vereceğim yeni ürünü duyduğunu hiç sanmıyorum.

        *

        Duysa bile ürün piyasaya çıktığında onun yanına bile yaklaşacağını tahmin etmiyorum. Çünkü keneviri bilemem ama Dilipak’ın içki içeceğine hiç ihtimal vermiyorum.

        Bu ürünü denemeden de o gazeteye kenevir editörü olunabilmesi mümkün değil.

        *

        Bir şirket kenevirli viski üretmek için çalışıyormuş ve yakında ürün piyasaya çıkarılacakmış.

        Bu benim için bildiğimiz anlamdaki medeniyetin sonu demekti. Bir medeniyetin sonu gelirken yenisinin de başlangıcı anlamına gelecekti bu.

        Bu kırmızı şarap ile bifteği aynı tabakta yeni ürün olarak birleştirmek gibi dahiyane bir şeydi.

        *

        Evinde sürekli kenevirli viski bulunduran bir insanın hayatta hiçbir şeye üzülebilmesi mümkün değildir.

        Bunu içerek katılacağınız bütün kokteyllerdeki anlamsız sohbetler bile sizi sıkamaz.

        Ayrıca gündelik tüketiminde happy hour geldiğinde geceye kenevirli viski ile başlayan birinin evlilikte kavga çıkarabilmesi de mümkün değildir.

        Bunca yıldan sonra benim eşim Rana’yı bile daha rahat çekebilmemin yolunu açabilir bu kenevirli viski.

        *

        Gelecek yıl belki Türkiye’ye dönerim diye düşünüyordum. Ama şimdi kenevirli viskiyi beklemek için süreyi daha da uzatmam gerekebilir.

        Dilipak bir gün içki içmeye karar verirse onu da ağırlamak isterim bir happy hour saatinde.

        Happy hour zamanında yanında kimi görmek istersin diye sorduklarında bugüne kadar aklıma hiç Abdurrahman Dilipak gelmemişti.

        Ama hayatta fırsat tanıdığınızda gördüğünüz gibi imkansız görünen şeylerin bile olması da ihtimal dahilinde. O happy hour buluşmamıza yanında kenevirli çörek getirmeyi kabul ederse Oray’ı da görmek isteriz.

        *

        Saat 5'te başlarız içmeye saat 19.00 olduğunda ise yazılarımıza otururuz. O kafayla yazılan yazıların birer şaheser olacağına ve en azından kendi romanlarını bu halde yazan Philip K. Dick’in romanları kadar iyi olacaklarına eminim. Dick bir kitabına "Android’‘ler Rüyalarında Elektrikli Koyun Görürler mi" başlığını işte bu durumu nedeniyle atabilmişti. Blade Runner filmi bu kitaba dayanır.

        *

        Diyeceğim o ki Oray ile benim o gün yazacağımız yazıların yayına sokulacağını hiç sanmasam da yine de denemekte yarar var. Ben normalde üç duble içtiğimden o günkü yazımın başlığı bile hayli sakıncalı olacaktır buna da eminim. Dilipak da o halde yazı yazmak istiyorsa bence acilen gazete değiştirmeli.

        Diğer Yazılar