Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Oray Eğin’in son yazısı aşağıda aktaracağım şu cümlelerle başlıyordu. Bizim sektörde gazetecilerin birbirini takdir etme hakkını vermek ve bunu ifade etmek pek rastlanılır bir şey olmadığından Oray’a bu sözleri için özellikle teşekkür etmek istiyorum. Kendinden ve yaptıklarından emin bir yazar olduğundan başkaları hakkında aklına geleni açıkça söylemekten kaçınmıyor o: Konu bir zamanlar ortaya atmış olduğum ‘Öteki Türkiye’ kavramı ile ilgili:

        "Biraz karikatürize ederek anlatacağım ama, işin özeti bu. Serdar Turgut bir gün belediye otobüsüne bindi ve Türkiye’nin son 20 yılına damgasını vuracak üç entelektüel kavramdan birini ortaya attı: Öteki Türkiye.(Diğerleri Şerif Mardin’in “mahalle baskısı” ve ilk kez Ataol Behramoğlu’nun kullandığı “sivil darbe.”) Öteki Türkiye bu topraklarda giderek artan gelir adaletsizliğine ve orta sınıfın yok olmasına dikkat çekiyor, bir kesim zengin olurken bir başka kesimin yükselmesinin toplumda bir patlama yaratacağını ön görüyordu."

        Oray’a itirazım yok, karikatürize etmesine de gayet tabii ki hiç itirazım bulunmuyor ama hakkımızdaki kayıtları sağlam tutmak adına olayın nasıl geliştiğini ben anlatmalıyım galiba. Bunu daha önce eskiden yazmış da olabilirim ama Oray gibi iyi bir okuma yeteneği olan yazar bile bunu hatırlamıyorsa tekrar etmekte yarar var.

        ‘Öteki Türkiye' kavramı ben bir otobüse bindikten sonra oluşmadı. Şöyle yaşandı o süreç:

        1990’lı yıllarda Ümraniye’de şimdi kapanmış olan çok büyük bir süpermarket vardı. Rana ile birlikte oraya sıkça gidip evin ihtiyaçlarını alırdık.

        Son bir kaç ziyaretimde dikkatimi şu çekmişti. Kasaların çok yakınına bırakılmış olan içi ürün dolu birçok alışveriş arabası durmaktaydı.

        Bir amaca da hizmet etmiyorlardı sadece orada bırakılmış gibiydiler. Sonunda dayanamadım bir görevliye onların neden orada durduklarını sordum.

        İçimi paralayan cevabımı da aldım...

        Anlaşılan bazı insanlarsüpermarkete gelip raflar arasında alışveriş yapar gibi dolaşıp alışveriş arabalarını doldurduktan sonra bunların parasınıödeyemeyeceklerinden dolayı bunu kasalara yakınterk edip çıkıyorlarmış. Bunu sadece unutmaya başladıkları bir duyguyu tatmak için yaptıkları anlaşılıyor. Yan ceplerinde para olup gönüllerinden geldiği gibi alışveriş duygusunu yaşamayı özlemişlerdi onlar ve bunu bu şekilde hatırlamaya çalışıyorlardı.

        Bunu öğrendikten sonra bunun muhakkak kavramlaştırılması gerektiğini düşünmeye başlamış ve ‘Öteki Türkiye kavramını bu şekilde üretmiştim.

        Oray’ın dediği gibi AK Parti'nin yükselişini de bu kavram sayesinde birçok insandan önce görüp yazmıştım. Çevremde çoğu insan onları yok farz etmeye çalışırken ben "Onlar yakında iktidara gelirler" diye seçimden altı ay önce yazdım, hepsi kayıttadır.

        TELEVOLECİLER

        Oray sosyolojik zengin tespitlerle dolu yazısında daha sonra Televole kavramını da ele alıyor. Bu kavramla ilgili bir sürecim de var bunu da hatırlatmak istiyorum yeri geldiği için. Birçok insan benim Öteki Türkiye kavramıma karşı çıktılar o dönemde sert tartışmalar oldu. Bir televizyonprogramında iki ünlü iktisatçı ile tartıştık onlar benim ekonomi bilmediğimi ve Türkiye’de gelir dağılımı bozukluğu olmadığını söylüyorlardı ben de rakamlara yansımamış olabilecek bir sosyolojik facia yaşanmaktaolduğunu anlatıp Öteki Türkiye’yi gündeme getiriyordum. Program sonrası bu tür gerçeği yok farz eden bilim insanlarına ‘Televoleci İktisatçılar’ adını da takmıştım. Bunlardan hala daha var ortada.

        Diğer Yazılar