Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Bugüne kadar terör örgütü PKK, YPG, İran, Suriye, Türkiye ve Amerika’nın bulunduğu çok karmaşık ilişkilerin yer aldığı bir bölgesel strateji gündemdeydi.

        Bu strateji içinde ABD ile Türkiye her zaman hemfikir olmasalar da çıkarları bazen uyum içinde olabiliyordu.

        Amerika’nın PYD’ye Suriye’nin kuzeyinde verdiği destek nedeniyle çıkarları çatışan Türkiye ile ABD’nin bazen de çıkarlarının çakıştığını söyleyen uzmanların bölgede Biden geldikten sonra ciddi ve kritik bazı gelişmelerin olabileceğini neden oraya attıklarını anlamak için bu karmaşık stratejinin gelişiminin kısa tarihini bilmemiz gerekiyor.

        *

        Bu yazıya hazırlanırken başıma komik bir iş de geldi bunu da anlatmalıyım.

        Konuştuğum bazı uzmanların bana anlattıklarından sonra ben "Bu konuda geçmişte bazı şeyler okumuştum" diye bir arama yaptım. Sonra karşıma çok iyi analiz edilmiş ve kaynakları sağlam olan bir yazıdan yapılmış haberler çıktı. Ben "Hah aradığımı da sonunda buldum işte" derken bir de baktım ki alıntı yapılan yazı benim geçmişte Washington’dan yazmış olduğum bir yazıymış.

        Bahsi geçen yazının başlığı ‘Pentagon ve Salih Müslüm’ yayın tarihi ise 27 Şubat 2018.

        *

        O günlerde PYD lideri Salih Müslüm, Çekya’da yapılan bir operasyon ile yakalanmıştı.

        Konuştuğum Pentagon kaynakları bunun aslında Amerika’nın talep ettiği bir operasyon olduğunu belirtmişlerdi.

        Amerika’nın o günlere kadar destekler gibi görünmekte olduğu Salih Müslüm’ün etkisizleştirmesine neden karar vermiş olduğunu anlamamız, bugün olması ihtimal olan yeni kritik gelişmeleri kavrayabilmemiz açısından çok önemli.

        PKK/PYD YÖNETİMİNDEKİ İRAN YANLILARININ TASFİYESİ

        O günlerde Washington’da çok güçlü olan evanjelist-neokon işbirliği Trump üzerindeki gücünü kullanarak Trump yönetiminin İsrail’in çıkarları doğrultusunda Suriye’deki İran etkisini acilen kırmanın en önemli iş olduğuna karar verdirmişti.

        Suriye ve bölgedeki İran etkisini kırmak sürecinde Amerika hem terör örgütü PKK hem de terör örgütünün bir kolu YPG yönetimindeki İran ile ilişkisi bulunan kadroların tasfiyesine girişmişti.

        O günlerde Salih Müslüm’ün Kasım Süleymani ile bağlantı kurduğu istihbaratı Amerika’ya gelince onun Çekya’da tutuklanmasının önünün açıldığı söyleniyordu.

        Trump yönetimi YPG’deki İran etkisinin azaldığını düşünerek terör örgütü PKK yerine terör örgütünün bir kolu YPG’ye daha fazla ağırlık verme stratejisini uyguluyordu.

        PKK’ya karşı YPG’yi savaştırmak.

        O günlerde savunma bakanı olan Nurettin Canikli ile Pentagon’da bir görüşme yapan dönemin ABD Savunma Bakanı Mattis’in o görüşmede söylediği "Biz gerekirse PKK’ya karşı YPG’yi savaştırabiliriz" lafını da bu bağlamda değerlendirmeliyiz. İran’a karşı mücadeleyi devletin önceliği haline getiren ABD bölgede desteğini İran etkisinden temizlediğini düşündüğü YPG'ye vermiş ve PKK yönetimini de karşısına almaya başlamıştı.

        Bölgedeki bu karmaşık durum nedeniyle YPG konusunda Türkiye ile çatışsa dahi Amerika’nın aynı zamanda terör örgütü PKK’ya karşı yapacağı operasyonlar için bazı gerçek zamanlı istihbaratı da Türkiye’ye verdiğini söyleyen bazı kaynaklar bu nedenle ABD’nin bölgedeki ilişkilerinin çok karmaşık bir denkleme dayandığını söylüyorlar. Şimdi Biden yönetiminin bölgedeki stratejisinin ne olacağına göre yeni adımların atılması gündeme gelebilecek.

        YENİ DÖNEMDE ABD NE YAPACAK

        Eğer Biden yönetimi beklendiği üzere İran ile ilişkileri biraz yumuşatması ve nükleer anlaşmayı yeniden devreye sokmasıyla birlikte İran ile diplomatik bağları daha yoğun kullanmaya başlarsa bunun PKK’ya karşı stratejisinde ne tür değişikliklere yol açacağını da Türkiye’nin yakından takip etmesi gerekecek.

        Yeni dönemde Türkiye’nin bölgede Amerika ile çok hassas dengeleri gözeterek adımlar atması gerekecek gibi gözüküyor. İran hassasiyeti daha makul olabilen Biden yönetiminin terör örgütü PKK’ya yönelik tutumunda ne tür ayarlar yapabileceğine önümüzdeki günlerde bakılması Türkiye’nin önündeki en hayati istihbarat işi olarak görülüyor.

        Diğer Yazılar