Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Aslında film uzun zamandır izleme listemde bekliyordu. ‘Being John Malkovich’ ve ‘Eternal Sunshine of the Spotless Mind’ gibi kaliteli filmlerin senaryo yazarı ve yönetmen Charlie Kaufman’a ait olduğundan mıdır yoksa ‘I Am Thinking of Ending Things’ (Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum) gibi iç karartıcı olan ve intiharı çağrıştıran bir adı mı olduğundan nedir bu zaten gri olan günlerde filmi izlemeyi sürekli erteliyordum.

        Sonra bir gece cesaretimi topladım filmi izledim.

        Kaufman yine kendisinden beklenileni yapmış ve ortaya gerçeküstü görüntülerle dolu, karakterlerinin adeta bilinç altlarında dolaşan ve izleyeni de zorlayan bir şaheser ortaya çıkarmıştı.

        48 saat içinde filmi iki kez daha izlemek zorunda kalmıştım.

        Çünkü ilk izlediğimde büyülenmiştim ama pek de anlamamıştım. Anlamamama rağmen garip bir çekiciliği vardı filmin.

        2 kez daha incelememe rağmen yine de tam çözememiştim filmi.

        Sonra film üzerine yoğun okuma sürecim başladı. Aradığım ipucunu bilinen ana medyadaki eleştirmenlerden değil bir amatörün blog'unda buldum.

        O ipucundan sonra filmi dördüncü kez izlediğimde nihayet bazı taşlar da yerine oturdu. Sonunda çözebilmiştim galiba onu.. Ama bu Kaufman’ın arzu ettiği çözüm müydü buna hala daha emin değilim. Neyse ne, bulduğum çözüm filmi benim için anlamlandırıyordu ya bu önemliydi.

        REKLAM

        Dört kez üst üste izlediğime pişman mıyım? Katiyen değilim...

        Değilim çünkü her izlediğimde filmin yeni bir yönünü keşfediyorum. ‘I Am Thinking of Ending Things' filmini Netfiix’de izlemenizi tavsiye ediyorum.

        Bakalım burada yazıya dökmekte olduğum duygularımı siz de paylaşacak mısınız?

        Kaufman’ın senaryolarını ve yönetmenliğini kısaca insanın bilinçaltının filmini yapıyor diye özetleyebilirim.

        Bilinçaltımız nasıl sınırsızsa, nasıl bize oyunlar oynarsa, o da filminde bunları sahnelerine yansıtıyor.

        Film bir kadının iç konuşması ile başlıyor. İlk cümlesi ‘Her şeyi bitirmeyi düşünüyorum’ oluyor. Sonra iç konuşmasını dinlediğimiz kadını görüyoruz. Bir arabanın gelmesini beklerken düşünüyor.

        Sonra beklemekte olduğu araba geliyor. Kullanan kadının sevgilisidir. Birlikte adamın ailesi ile tanışmaya çiftlik evine gideceklerini sohbetlerinden öğreniyoruz.

        Arabanın camından gördüğümüz yoldaki görüntüler bana Twin Peaks filmini ve yönetmeni David Lynch’in tercih edebileceği türde gerçeküstü, rüya gibi olan görüntüleri hatırlattı.

        Sonunda erkeğin baba ve annesinin yaşadığı çiftlik evine vardılar.

        NORMAN BATES'IN EVİ GİBİ

        Kadın ve adam eve girince Psycho filmindeki Norman Bates’ın evine girmişler gibi hissettim. Ve ondan sonra işlerin tuhaflaşacağını ve belki de ürkütücü olabileceklerini hissettim.

        Anne ve baba üst kattan uzunca bir süre inmiyorlar. Kadın bu sürede evin içindeki eşyaları incelerken duvardaki fotoğraflardan bir tanesindeki çocuğun kendisi olduğunu söylüyor. Adam ise onun kendisinin çocukluğu olduğunu söylüyor.

        REKLAM

        Anne ve baba yukarıdaki kattan inince tuhaflıklar da başlıyor. Yemeğe oturulduğunda genç kadının kıyafetinin hemen her sahnede değiştiğini görüyorsunuz. Anne ve babanın da yaşları sürekli değişiyordu ve hatta bir ara babayı ölüm döşeğindeyken bile gördük ama sonunda daima masanın başındaki sohbete dönülüyordu. Rüya kalitesinde olan çekimlerden bir anlam çıkarabilmek mümkün değildi.

        OKULDAKİ HADEME O MU?

        Sonra eve dönme vakti gelince genç kız sevgilisiyle arabaya bindiler bu arada kızın iç konuşması hala daha sürüyordu. Adam doğrudan kızı eve götürmek yerine onu eskiden gittiği okulunu göstermeye de götürdü. Son derece yoğun karlı havada kız istemeye istemeye okulu da görmek zorunda kaldı.

        Adam birden kadını arabada tek başına bırakıp okulun içine girdi ve uzun süre geri gelmeyince kadın da onu aramaya gitti.

        Okulun içinde de gerçeküstü görüntüler birbiri ardına geldi.

        Bomboş okulun içinde sadece bir yaşlı hademe vardı. Kadın hademeye yaklaşınca filmin gerçeküstü boyutu bir aşama daha arttı. Kadın ve hademe birbirlerine koridorda uzaktan bakarlarken kadının yanında genç bir adam hademenin yanında da bir kadın belirir ve karşılıklı dansa başlarlar.

        Ne olduğunu anlamak gayet tabii ki mümkün değil.

        Dans bittikten sonra kadın ve adam arabalarına binip kızın evine doğru yola çıkalar.

        Filmin son sahnesinde okulun karla kaplanmış bahçesinde park etmiş halde durmakta olan bir araba görülür ve 'The End' yazar.

        Şimdi söyleyeceğim uyarayım ki bu filmin bilmecesini çözme keyfinizi bozabilir.

        YA HER ŞEY ADAMIN DÜŞÜNCELERİNDEN İBARETSE

        Dediğim gibi film bir kadının iç konuşması ile başlayıp sürüyor.

        Şimdi diyorum ki ya bu filmin o kadının düşündükleri ile ilgisi hiç yoksa. Ya anlattığım hiçbir olay gerçekten de olmuyorsa, ya bütün olan biten konuşan kadının değil de o adamın aklından geçenlerden ibaretse.

        REKLAM

        Okuldaki hademe de aslında hayatının sonuna kadar anne ve babasıyla o çiftlik evinde yaşamış o adamın yaşlıyken yaptığı işse aslında.

        Kadınla ilişkisi hiç olmadı onu sadece aklında canlandırdı. Adam hayatı boyunca okuduğu okulun yakınındaki çiftlik evinde anne ve babasıyla yaşadı, onların ölümünden sonra da hademe olarak çalıştığı eski okulunda hayatına son verdi. Son sahnede gördüğümüz araba da onun işe gelirken intihar edeceği gün kullandığı arabasıydı. Kızı evine getirdiğini düşündüğü sahnelerdeki araba da onun bu arabasıydı. Bu düşünce akışı nedeniyle sahnelerdeki kıyafetler ve yaşlar sürekli değişiyordu.

        Yani film intihar etmeden önce bir yaşlı adamın olabilecek veya olmasını umduğu bir yaşam hakkındaki son düşünceleriydi.

        İnsanın beynine yumruk atan son derece usta bir hayat pişmanlığı filmi bu.

        Öyle etkilendim ki beşinci kez bile seyretmeyi düşünüyorum

        Diğer Yazılar