Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Her yoğun ve derin ekonomik kriz dönemi kendisine özgü yeni kavramların türetilmesine yol açar. Krizlerde yaşanılanlar çoğunlukla trajik ve yıpratıcı olduğundan üretilen yeni kavramın da trajik içerikli ve oldukça üzücü olması da kaçınılmaz galiba.

        Bugün yaşamakta olduğumuz derin ve yoğun ekonomik kriz döneminin yaratılmasına yol açtığı bence en çarpıcı, insanı en üzen kavram ‘ev genci’ kavramı.

        Bu eğitimde olmayan, işi olmayan ve bir iş için mesleki eğitimden de geçmemekte olan ve bu yüzden evde oturmaya mecbur kalan meslekli, eğitimli gençleri anlatıyor.

        Global düzeyde bu NEET olarak tanımlanıyor. (Not in Education, Employment or Training kelimelerinin baş harflerinden oluşturulmuş bir kavram bu)

        Şunu hemen ifade etmeliyim ki 'ev genci' kavramının uluslararası kullanımı da olduğunu söyleyerek Amerika veya Almanya ekonomilerinin durumunun bizden daha kötü olduğunu anlatmaya çalışanlar gibi bir saçmalık peşinde değilim. Evet dünyada da ev gençleri var ama onların çoğu bu durumun geçici veya kısa vadeli olduğunu düşünebiliyor. Bizde ise ev gençlerinin gelecekleri için bir şeyler düşünebilmesi hatta geleceğin olabileceğine bile inanabilmeleri gittikçe daha zor hale geliyor.

        REKLAM

        Büyük ihtimalle 22 yaşına girmeye hazırlanan bir erkek çocuk sahibi olduğumdan mıdır nedir bilmiyorum ama bu kriz sürecinde beni en çok yıpratan, en çok düşündüren durum ev gençlerinin içinde bulunmak zorunda kaldıkları ortam.

        Çünkü o yaşlarda insanların kafalarının nasıl da fıkır fıkır olduğunu, yüreklerinin nasıl da arzularla çarpabildiğini ve dünyaya salıverilmeye hazır büyük enerjilerini nasıl da baskı altına alarak umutsuz bekleyişe zorlanmalarının hem onlar hem de aileleri için olağanüstü üzücü ve yıpratıcı bir süreç olabildiğini beynimin derinliğinde sürekli hissediyorum.

        Biraz sonra anlatabilmeyi umduğum nedenlerden dolayı, ev gençliğinin durumunun olumsuz etkilerinin sadece o gençler üzerinde olmadığını ülkemizin geleceğinin de o süreçte karartıldığını düşünüyorum.

        Duruma farklı yaklaşmaya çalışan görüşümü aktarmadan önce iktidara talip olan muhalif partilere naçizane bir çağrım olacak. Ev genci konumundaki gençlerimizin sayısı her gün artmakta olduğundan eğer seçimde bir iktidar değişimi olursa yönetime gelecek partinin bu gençlerin hepsini kısa sürede hemen ekonomi içine sokmaları mümkün olmayabilir. Orta vadede bunun olacağına eminim ama bu vade dolana kadar o gençlerimizin önemli bir bölümü de orta yaşlı olabilirler yani gençlikleri harcanmış olabilir.

        Bunun olmaması için, ev gençleri ekonominin içine yerleşinceye kadar onların kültür ve sosyal koşullarını dikkate alan ve her birine özgü içindeki yaratıcı enerjiyi, dışarıya çıkaracak sosyal politikaların da bir yandan düşünülmesi acilen gerekiyor. Unutmayın bu sadece o gençleri kurtarmak için değil ülkemizin geleceğini kurtarmak için yapılacak bir iş olacak.

        Şimdi yavaştan bu konuyu hangi perspektiften açmaya çalıştığımı anlatmaya başlamam gerekiyor. Bunu yaptığımda, yazıyı tamamladığımda umarım yaptığım çağrıdaki sosyal politikanın neden oluşturulmasının hayati olduğu daha rahat görülebilecek.

        Bu gençleri anlamamız için bir kitap önerisi

        Bu gençleri anlamamız için bir kitap önerisi
        0:00 / 0:00

        İlk önce bu gençlerimizi anlamaya başlayabilmemiz için bir kitap önerim olacak.

        Şu anda piyasada bulabilirsiniz ‘Dahilerin Gizli Alışkanlıkları’ kitabın adı yazarı Craig Wright.

        Bu başlığa bakıp da ev gençlerimizin hepsinin potansiyel birer dahi olduklarını öne sürmek gibi romantik ve anlamsız bir işe giriştiğimi sanmayın.

        Ama bu kitap çağımızın beyinlerini anlamamız için ‘Çoklu zeka’ gibi bir kavramı bize güzel anlattığından önemli bence.

        Her ev gencinin potansiyel bir dahi olabileceğini söylemesem dahi aralarında fırsat olduğunda büyük işler başaracaklar olduğuna eminim ve onların evde geçirdikleri günler uzadıkça bu potansiyelin yok olma sürecine gireceğinden korkuyorum. İşte bu yüzden eğer bir iktidar değişimi olacaksa devletin bu gençlere yönelik, onların içinde var olabilecek yaratıcı enerjiyi ortaya çıkaracak zengin içerikli bir sosyal politikayı hemen yürürlüğe koymasının çok önemli olduğuna inanıyorum. Konuyu daha iyi konuşmak için bu çoklu zeka kavramını biraz açmamız gerekiyor.

        Çoklu zeka ve gençlerin yaratıcı potansiyeli

        Çoklu zeka ve gençlerin yaratıcı potansiyeli
        0:00 / 0:00

        Önerdiğim kitabın yazarı Craig Wright çağımızda eğitimin çeşitli aşamalarındaki başarıların, çeşitli standartlaşmış testlerde yüksek puanlar almanın veya IQ testi gibi bir testten yüksek puan almanın hayattaki başarının garantisi olmadığını söylüyor.

        Bunun yerine kişiye özgü yaratıcılığın ortaya çıktığı farklı alanlara özgü düşünme biçimlerini anlatan çoklu zeka kavramının daha önemli olduğunu söylüyor.

        bu kavramı teknik kavramlara girerek anlatmaya çalışmak yerine çarpıcı bir örnek vererek buna girişmek istiyorum.

        Çarpıcı olduğunu düşündüğüm örneği Harry Potter’ın yaratıcısı olduğu için ev gençlerimiz tarafından tanınacağını umduğum yazar J. K. Rowling’in yaşadıklarından seçtim. Rowling, üniversitede son derece başarısız bir öğrenciydi. Üniversitede bariz bir motivasyon eksikliği yaşadığını ve derslerine çalışmak yerine kafede oturup hikayeler yazmaya daha çok vakit ayırdığından başarı sicilin oldukça düşük olduğunu kendisi de anlatmıştı.

        İşte tam da bu bence şu anda ülkemizde ev genci durumunda olan gençlerimizin iyi okuyup anlamaları gereken bir örneği oluşturuyor.

        Rowling’in çoklu zeka yelpazesindeki yaratıcılığı yazı yazma konusunda olduğundan üniversitede geleneksel başarı kriterlerini yerine getirmese dahi o yaratıcı zekasını yazarak geliştirmiş. ve sonunda kitapları nerdeyse tüm diğer yazarlardan fazla satan bir yazar oldu ve beş yüz milyon kitabı satıldı.

        Demek istediğim şu, ev gençlerimiz şu andaki durum nedeniyle kendilerini başarısız, eğitimlerini de boşa gitmiş görüyor olabilirler ama çoğunda şu anda kendilerinin bile bilmediği içlerindeki yaratıcı zekanın hangi alanda olursa olsun dışarıya çıkıp dünyayı değiştirmeye hazır olabileceğine inancı hiç yitirmemeliler. Çünkü bu muhakkak var ama sadece şu anda bu henüz keşfedilmemiş durumda.

        Yeni bir iktidar olursa ev gençlerine yönelik bir sosyal devlet politikası oluşturulmalı derken işte temelde bunu kastediyordum. Devlet ülkenin gençlerine sadece meslek edinmek veya iş bulmak değil aynı zamanda onların içindeki yaratıcı zekanın değişik alanlarda otaya çıkmasının da önünü açmalı, tabii bunu yapabilmeleri için devleti yönetecek kadroların önce çoklu zeka kavramını iyi tanımaları gerekecek.

        Bunu yapmasını sosyal devletten bekleyeceğiz tabii ki ama belki de daha da önemlisi ailelerin de üstlerine düşenler bu süreçte. Bu da son yazının konusu.

        Ev gençlerinin aileleri

        Ev gençlerinin aileleri
        0:00 / 0:00

        Büyük özveriyle okutulan o gençlerin evde oturmak zorunda kalmaları yaratıcı zekaları baskı altında tutulan gençlerimizde eğer bunu çözme yolunda bir devlet girişimi yakında olmazsa ne tür tepkilere, tahribata yol açacağını maalesef zaman içinde göreceğiz.

        Bu arada çocuklarını büyük çabalarla özveriyle büyük umutlarla okutan ailelerin bu gençlerin evde oturmak zorunda kalmalarından ne kadar büyük üzüntü duymakta olduklarını düşünebiliyorum. Düşünmek bir yana onların derin acılarını yüreğimde hissediyorum. Bu ülkeyi yönetmeye talip her siyasi kadronun da bu acıyı yüreğinde hissetmesi gerekiyor. Bunu sadece duygusal açıdan değil ülkenin geleceğini kurtarma açısından da hissetmesi gerekiyor devleti yönetenlerin. Çünkü bu baskı altında tutulan yeteneklerin ortaya çıkmasına fırsat verilmezse Türkiye daha da fazla kaybetmeye mahkumdur. Şimdiki devlet yapısı ise maalesef bireyin yaratıcı zekasını öldürmek için çalışıyor gibi nedense.

        Devletin en geç gelecek seçimden sonra ev gençleri konusuna bir tutarlı politika oluşturacağını umsam da bu arada acılı ailelerin de düşünebileceklerini konuşmalıyız.

        Evdeki gençlerin tabii ki moralleri bozuk ve umutsuzlar. Bazıları ruhsal yorgunluk belirtileri de gösteriyor olabilir. Bizim anne-babalar olarak vazifemiz çocuklara yine de gerçekçi umut aşılamak ve bu durumun geçici olduğunu ve bundan çıkışın yakında olacağı umudunu vermektir. Kendimiz de yorgun olsak yine de çocuklar için bunu yapacağız. Ve şunu da unutmayalım, hangi üniversitede okumuşsa okusun, başarılı bir öğrenci olsa da olmasa da her gencin içinde yaratıcı olabileceği bir dalda farklı enerji mutlaka vardır. Bunu genç sessiz olsa da bazı işaretlerle biz anne ve babalara veriyor olabilir. Örneğin J.K. Rowling gibi bir köşeye çekilip yazı yazmaya uğraşan o genç ilerisi için bir usta bir yazar potansiyelinin işaretini veriyor olabilir veya tek başına bir şarkıyı söylemeye çalışan genç çocuğunuz bir farklı zekanın, müzik zekasının yaratıcı işaretlerini veriyordur belki de. Bu yüzden devletin bu işe el atmasına kadar biz ailelere düşen görev evdeki çocuğumuzun bize verebileceği işaretlere iyi bakmayı ve onları doğru çözümlemeyi öğrenmektir. Böylece devlet politikaları aracılığıyla bu işten çıkış zamanı geldiğinde aile gideceği yola gidecek gencin arkasında sağlam durmasını sağlayacak eğitimden geçmiş olacaktır.

        Diğer Yazılar