Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        20 yılı aşkın yazı yazıyorum, bugünkü başlığı tek satırlık bir yazıya dönüştürsem, bunun bugüne kadar yazdıklarımın tümünden daha fazla takdir edileceğine, bana reyting sağlayacağına, beni kahramanlaştıracağına eminim.

        Bu tür cümlelere abartılı, manasız tepki verenler her dönemde vardı, ama bunlar marjinal düzeyde kalırlardı. Bu da normaldi, ama özellikle son yıllarda Atatürk ve Cumhuriyet sevgisini bu düzeye indirip yaşayan insanların sayısı çok artmaya başladı.

        Bunlar cep telefonlarına zil sesi olarak 10'uncu Yıl Marşı'nı yüklüyorlar, Atatürk'ün sesini duyduklarında veya fotoğraflarını gördüklerinde ağlamaya hazırlar. Çok da sinirliler, toplumun bir kesiminin Cumhuriyet'i yıkmaya kararlı olduğuna inandırmışlar kendilerini. Bunun aksini söyleyenleri duymuyorlar bile; kendi duygusal, panik ataklı ve mücadeleci dünyaları içinde bir kısırdöngüde yaşayıp gidiyorlar.

        Biz niye böyle olduk, hayatımız neden paramparça ve neden bu hayatı paylaşmamızı sağlayacak kavramları, tavırları üretemiyoruz.

        HASTALIKLI BİR DURUM

        Tanımladığım insanların hayli hastalıklı bir dünyaları var, ama bunu katiyen kabul etmiyorlar. Onlara bakarsanız kendileri bu toplumun zinde güçleri.

        Aslında insanın dünyasını karartan çok da mutsuz eden bir durum bu. Bunların zararı bir tek kendilerine olsa üzülür, geçer gideriz. Ama kendileri yanında bu topluma da büyük zarar veriyorlar.

        O hastalıklı dünyaları içinde dolduruşa getirdikleri kalplerin, kin dolu kendilerinin o durumda olmalarının ve işlerin mutlaka daha da "kötüye" gidecek olmasının birilerinin suçu olduğunu düşünüyorlar.

        Suçu hiç kendilerinde aramıyorlar, daima başkaları suçlu.

        PARANOYA DA VAR

        "Oralarda birileri var" diyen ve kâinatta uzaylıların yaşadığına inanıp paranoyak hayat sürenler gibi bunlar da ülkede Cumhuriyet düşmanları ve Atatürk'ten nefret eden insanlar olduğunu düşünüyorlar.

        Yok mu böyle insanlar? Tabii ki var ve olması da gerekir; sağlıklı ve çoğulcu toplumda bunlar olur.

        Ama bunlar onların sandığı insanlar değiller; çünkü hastalıklı dünyaları içinden hayat ve topluma bakan sözde Atatürkçüler ve Cumhuriyetçiler, nerede dindar, muhafazakâr, geleneklerine bağlı insan görseler onu anında düşman olarak damgalamaya hazırlar.

        ERGENEKON ZİHNİYETİ

        Ergenekon bir örgüt müdür bilemiyorum, ama bunun bir zihniyet olduğu kesindir. Bu toplumda Ergenekoncu zihniyeti doğuran, işte kendisine Cumhuriyetçi, Atatürkçü diyen bazılarının oluşturduğu bu hastalıklı kin ortamıdır.

        Atatürkçü düşüncenin onların dediği gibi olmadığını, aksine Atatürkçü düşüncenin toplumun tümünü kapsamaya açık olduğunu, hiçbir toplum kesimini dışlamak istemediğini, dindar insanlarla diyaloglar kurarak hem kendisini hem de karşısındakini toptan, birlikte değiştirerek büyütmek istediğini söylerseniz ve bunun için uğraşırsanız sözde Atatürkçü size hastalıklı dünyasından bağırır.

        Sizi ya gizli Atatürk düşmanı ya satılmış ya da başka bir şey bulamazsa cemaatçi olarak ilan edip kendi dünyasından uzaklaştırmaya çalışır. Çünkü siz o dünyaya yaklaşırsanız sizin fikirlerinizin gerçek Atatürkçü düşünceye daha yakın olduğu anlaşılmaya başlayabilir ve toplumdaki hastalıklı insanların sayısı azalıp diyalog ve barışın önü açılabilir.

        Türkiye'de inanç hak ettiği toplumsal konuma otururken ne yazık ki son yıllarda Atatürkçü düşünce hastalıklı tanımından bir türlü kurtarılamadı. 21 'inci yüzyıl koşullarıyla uyumlu Atatürkçü düşünce kurulamadı.

        Hastalıklı dünyalar hâlâ hayali düşmanlar yaratıyorlar ve çok da kolaycı olduklarından başlıkta yazdığım cümleye benzeyen cümleler onları heyecanlandırmaya yettiği için sayıları da artıyor. Kendilerinin Cumhuriyet'i ve Atatürk'ü AK Parti'ye karşı koruduklarını zannediyorlar.

        AK Parti'ye ve cemaate karşı yarattıkları her düşmanca söylem, kendilerinde vatanseverlik yapmış duygusuna yol açıyor. Böylece hastalıklı dünyaları daha da güç kazanıyor. Toplum hakkında gördükleri halüsinasyonlar daha da karanlık hale geliyor.

        Atatürk sevgisini, Cumhuriyet koruyuculuğunu ve vatanseverliği bunların tekelinden almak gerekiyor. Hastalıklı bir şekilde bölünmüş toplum görüntüsünden kurtulmak için sözde Atatürkçülerin hastalıklı dünyasını yıkıp onları kendilerinden kurtarmak ve dünyalarını yeniden sağlıklı bir şekilde kurmak gerekiyor.

        Onlara inancın Cumhuriyet rejimiyle çelişmediğini, dindar partilerin otomatik Cumhuriyet karşıtı olmadığını, hatta bazı dindar partilerin kendine Cumhuriyetçi diyenlerden daha fazla Cumhuriyetçi olduklarını anlatmak gerekiyor.

        Tanımları baştan yaparak bir öğrenim süreci başlatmalıyız. Bu yapılmazsa son Cumhuriyet Bayramı'nda olduğu gibi gerçek duygularla Cumhuriyet'i kutlamak isteyenlerin yanı sıra bunu düşmanca duygularla bir kesime karşı biriktirilen kini patlatmak için uğraşanların işleri bozmalarına yine tanık olmak zorunda kalacağız.

        ONLARI HATIRLAYIN

        Basında bu tür insanların duygularıyla oynama üzerinden kariyer yapmış birkaç isim var. Onlar kolay gelen şöhretin sarhoşluğunda olduklarından kendilerine ve topluma nasıl bir zarar verdiklerini göremiyorlar. Hırsları, kavgaları yıllardır aynı üslupla sürüyor.

        Okuyucu artık bu kişilerin düzeyini aştığını onlara göstermeli; bugüne kadar onlardan gaz alan, onlar sayesinde içini döken okuyucu artık yazarını kurtarmaya soyunmalı. Onlara analizlerinin hasta dünyalarının en militanını bile tatmin edici olmaktan artık çıktığı ve yazılarının içeriğinin toplumda var olan düzeyin bile aşağısında olduğu anlatılmalı. Bu yazarlara kendilerini kendilerinden kurtarma şansı verilmelidir ki toplum da kurtulsun.

        Not: Bu yazıyı son Cumhuriyet Bayramı'ndan hemen sonra yazacaktım, o bayramın kutlanması biçiminin bende oluşturduğu duyguları sıcağı sıcağına size aktarabileyim diye. Ama araya başka işler girdi, kısmet bugüneymiş. İyi de oldu, araya bahsettiğim arkadaşların birkaç yazısı ve 10 Kasım girdi. Ve daha önce kafamda yazdığım yazının haklı olduğuna iyice inanıp yayına teslim ettim.

        Diğer Yazılar