Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        2000 Avrupa Şampiyonası ev sahiplerindendi Belçika. Gruptan çıkış için son maç 1 puanlı Türkiye’yi yenmeliydi. Ama Denizli’nin takımı 2 golle ilk kez çeyrek finale çıktı. O takım 2 yıl sonra Şenol Güneş’le dünya 3’üncüsüydü. 80 Avrupa 2’ncisi, 86 Dünya Kupası yarı finalisti Belçika ise o maç krize girdi. Türkiye “altın jenerasyon”la parlıyordu.

        O Belçika’nın Britanya’da sadece 2 futbolcusu vardı. Türkiye’de de Tugay ile Kıbrıslı İzzet. 2000 FIFA sıralamasında Belçika 28, Türkiye 29’uncu; 2002 Türkiye 7, Belçika 19; 2005 Türkiye 12, Belçika 47. 2008 Türkiye 10, Belçika 55. Sonra bir şeyler oldu, olmadı: 2013’te Belçika 6, Türkiye 49’du. Şimdi Belçika 4., Türkiye 27.

        Orada ne oldu da dünyanın en özel ligi Premier’de her 100 oyuncunun 6’sı Belçikalı oldu?

        Türkiye maçından sonra Belçika Federasyonu 10 yıllık plan yaptı. Kulüplere altyapı projeleri verildi; “esnek-tempolu 4-3-3” tavsiye edildi. Barcelona, özellikle Hollanda (Ajax), Fransa (bilhassa Lille) akademileri örnek alındı. Çok genç oralara gitti. Fransa gibi “çok etnisiteli” düşünüldü... Teknik direktör eğitimi yoğunlaştı.

        2007 U17’de Hazard, Benteke oynarken; Fellaini, Kompany 2008 Olimpiyat’ta Messi’li Arjantin’e kaybedip 2’nci oldu. Çocukluktan birlikte oynamaya; oyunu, birbirlerini erken tanıyıp sevmeye başlamışlardı. Valon-Flaman diye bölünmüş ülke, başka kökenli çocukların “milli” katılımıyla çimento bulmuştu.

        Biz o ara artı martı kaç yabancı, şike-teşvik, başkan baba, çilek, ölmeye geldik gibi yaratıcı projelere daldık.

        2000’de elediğimiz Belçika’dan Wilmots altın kuşağa milli teknik direktör olurken, biz o takımdan teknik yıldız da yaratamadık. Armağan olduğumuz “milli” varlığımız Terim ve Denizli’den öte gidemedi.

        Chelsea, Belçika’yı özellikle taradı. Hazard, Lukaku, De Bruyne, Courtois, Batshuayi 18-21 yaş arası alındı. Biz de o ara Chelsea’yi taradık: Malouda, Drogba, Bosingwa, Meireles’i keşfettik!

        Belçika’nın 15 millisi İngiltere Ligi’nde; biz “Alman milli” Mesut, Emre, İlkay’la tesellide. Belçika 15’i en müthiş ligde her hafta karşılıklı ve birlikte oynarken, bizimkilerden kimi burada takımında bile düzenli oynayamıyor. Yine de iyi! Belçika Milli Takımı dünyada en değerli 4. ekip. PL’de yabancı futbolcu sayısında 4. ama değerde 1’inci... Paranın büyük kısmı da Belçika altyapısına gidiyor!

        Bir de aile sırrı: Hazard’ın profesyonel futbolcu annesi, oğlan karnında 3 aylık olana kadar top koşturmuş. Altyapı dediğin bu kadar olur! Tribünde hep analar anılıyor da, annesi, eşi de futbolcu kaç futbolcumuz var? Futbol hep birlikte oynanan bir oyun ya! Futbolu nasıl seveceğini bilmek lazım; kırmadan, bozmadan, öldürmeden. Yağlı göbek gibi değil, ana karnında bebek gibi sabırla, heyecanla büyütmek lazım!

        Not: Yazının bir kısmı 4 yıl önceden, bir kısmı bugünden!

        Diğer Yazılar