Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yüksek dozda ‘El Clasico’ aldık, milletçe baş dönmesi geçiriyoruz!.. İki teknik adamın maç öncesi birbirlerine adlarıyla hitap ederek meydan okumaları, Barcelonalı futbolcuların en ufak darbede kendilerini yere bırakmaları, Real Madrid’in defansif futbol anlayışı, Pepe’nin atılması, Messi’nin ‘insanlığı’, Mourinho’nun maç sonrası açıklamaları, iki kulübün birbirlerini UEFA’ya şikayet etmeleri derken; 3. El Clasico’nun enini boyunu, ölçüsünü muntazam bir şekilde aldık... Ama yine de yetmez... Önümüzdeki salı gecesi oynanacak son Barcelona-Real Madrid maçını da atlatırsak, bir müddet uzak duracağız artık bu rekabetten...

        Ne var ki aşırı doz kurbanı sadece biz değiliz... Jose Mourinho da son maç öncesi ve sonrasında düzenlenen basın toplantılarında yaptığı açıklamalarda kantarın topuzunu biraz kaçırdı gibi... ‘Akıl oyunları’nı ondan daha iyi becerebilen mevcut bir teknik adam olmamasına karşın, “Belki de Barcelona, UNICEF sayesinde bu ayrıcalığa sahiptir. Guardiola ilk şampiyon olduğunda Chelsea maçında verilmeyen penaltıları ve o skandalı unutmasın. Bu sezon kupayı alırlarsa da Bernabeu’daki skandalı aklından çıkarmasın. Umarım Guardiola da bir gün skandalsız şekilde bir Şampiyonlar Kupası kaldırır” şeklindeki ifadeleri biraz nahoş kaçtı.

        Futboldaki gerilimin yükselmesinden her daim tat alan -ne yazık ki- bir milletin evlatları olarak, Mourinho’nun bu sivri sözleri kimi çevrelerin ağzını fena halde sulandırdı... Biraz onların ekmeğine yağ sürüp, Mourinho’nun yaptığı son açıklamaların ışığında, olur da bir gün Portekizli hoca bu topraklara gelirse ne gibi ‘arızalar’ çıkarabilir, onları düşünmeye koyulalım...

        Kendilerini yenen takımın formasında ‘Kızılay’ reklamı bulunduğunu belirterek, ince bir dokundurma yapar.

        Zemini fazla ıslatan saha görevlilerine çatıp, mağlubiyetin tek gerekçesi olarak bunu öne sürer.

        Gittiği her ülkenin dilini çok kısa bir süre içinde öğrenip, konuşabilmesine karşın Türkiye’de bu topa girmez!

        Abartılı jest ve mimiklerle saha kenarında oyuncularına taktik veren bazı hocalara “Ne bunlar maskara mı?” ifadeleriyle takılır.

        Sorusunu beğenmediği muhabiri azarlar, “Sen müdür müsün ki bana böyle soru soruyorsun” der...

        Statlardaki ışıklandırmanın yetersiz olduğundan dem vurup, bu yüzden yenildiklerini öne sürer. Federasyonu göreve çağırır...

        ‘Maç seyircisiz olmaz. Seyircisiz maç, salçasız makarnaya benzer’ diyerek, yaramıza tuz basar!

        Desibel rekoru kıran taraftarları kınar, ‘Oyuncularıma sesimi duyuramadım’ ifadeleriyle 2-0’lık yenilginin nedenini açıklar...

        Yayıncı kuruluşu Anadolu takımlarının oynadığı maçların özetlerini çok geç vermekle eleştirip, uykusuz geçen gecelerini buna bağlar...

        ‘Neden Ovrebo, neden Busacca, neden De Bleeckere, neden Stark?’ sorularıyla hata yapan tüm hakemleri bir bir sorgulayan Jose, ‘Neden Müftüoğlu, neden Göçek, neden Gezer, neden Aydınus’ deyip, Süper Lig’deki tüm hakemlerin soyadlarını ezbere bildiğini açığa vurur.

        Hakem eleştirmenlerinin futbolu bilmediğini iddia edip, güncellenmiş kural kitapçığını ev adreslerine yollar...

        Diğer Yazılar