Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bunu zaten yapıyor, elimizden geldiğince insanlarımıza ve hayatımıza taşıyoruz. Aksini söyleyen olursa “ama” ile başlayacak sonsuz cümleyi de sıralayabiliriz. İhtiyacımız var elbet sevmeye… Evindeki bir objeyi, çiçeği, böceği, arkadaşı, dostu, aileyi ya da bir sevgiliyi.

        Bugün Sevgililer Günü yani varsa hayatlarınızda o kişi, ona sevdiğinizi söylemenin, bunu göstermek için küçük jestler yapmanın, hediyeler almanın günü. Kimimizin gereksiz saydığı, “sen benim sevdiğimsen bunun için bir güne ihtiyaç yok” ya da “sen benim sevgilim değil eşimsin” deyip önemsemediği gün. Nasıl anlam yüklemek isterseniz artık.

        Birini sevmek için daha çok tanımak istiyoruz. Dinlemek,anlatmak onu seyretmek,gözlemlemek bazen denemek, olmuyorsa haykırmak istiyoruz. Uyduğunu ya da tölere edileceğini düşündüğümüzde daha çok sevmeye devam ediyoruz. Sevmenin büyük bir samimiyet ve açıklık gerektirdiğine de yürekten inanıyoruz.

        İyi hoş güzelde biz bunu kendimize ne kadar yapıyoruz?

        Ne kadar dinliyor, özümsüyor, tanıyor ve objektif bakıyoruz kendimize? Birini sevmek ve devam etmek için şart koştuğumuz açıklığı kendimize şart koşmaktan kaçıyoruz. Bahane olan sebeplerin arkasında karşı tarafa yüklenmelerin faturası daima daha azdır. Kolaydır!

        Bir insanı kendinize çıplak kalabildiğiniz kadar sevebilirsiniz.

        Aksi halde kırkışma ve savaşla geçen iletişimin yamacında debelenip kalırsınız.

        İnsan görüp anladığı, yaşadığı ve duyduğunun dışında bir o kadarda sezgileriyle algılar hayatı. Siz gizlediğinizi düşünseniz de, fark etmeseniz de karşı tarafta mutlaka bir belirsizliğe sebep olursunuz. Anlaşılmak, sevilmek, güvenilmek istiyorsanız bunu önce kendinize yapın. Kaçak güreşi aşk asla affetmez.

        Sevgiliyle yaşadığımız olaylar neticesinde haklılık derdine düşme isteğimiz genelde kendimizle yüzleşmediğimizdendir. Sonra adı konmamış bir savaş başlar. Ne gariptir birliği savunurken toprağını büyütmek isteyen iki ülke gibi sınır derdine düşmek. Çünkü kendi gizemlerimizi, sindiremediğimiz hallerimizi sakladığımız parselleri görsün istemeyiz. Yani ondan değil kendimizden kaçarız o çok haklı feveran hallerimizle.

        Hayatımıza herhangi bir sıfatla giren hiç kimse bu konuda size yardımcı olamaz. Hatta biri size bunu söylerse gard alırsınız. O gücü içinizde keşfedip aynanın karşısına çıkmaya hazırlanmak için soyunmalısınız. Yüzleşmeleriniz mutluluk getirmeyebilir, o zaman ya bu saatten sonra değişmem mümkün değili kabul edersiniz ya da kollarınızı bir güzel sıvarsınız.

        Bu yollardan geçtiğinde içi dolmayan egolarından kurtulmuş, samimiyeti ve sevmenin başka anlamlarını da keşfedersin. Bunu bildikten sonra karşınızdaki kişiye de yol gösterir ve nasıl yanınızda olabileceğini en güzel haliyle anlatırsınız. Kaçmadan kılıf uydurmadan samimiyetle kusur saydıklarınızı onunla paylaşabilirseniz bu sürecin yol arkadaşını da edinirsiniz.

        İşte bu yüzden derler, kendiyle yüzleşir ve buna izin verirsen başkaları da seni sever ve sana güvenir. Yüzleştiğin halini hayatının merkezine yerleştirmediğinde birileri oraya geçici sürelerle misafir olur ve dengelerini derinden sarsar. Sonra yine zırhlarınla savaşacak birilerini bulmanın derdine düşer, kendini daha da bastırırsın.

        Önceden nasıl yaşıyordunuz bilmem ama bu sefer Sevgililer Gününü mutlaka kendinize mal edin. Kutlayacak şeylerinizin olması için bu zorlu yola girin ve sevginize tutunun.

        Neticesinde gelecek, var olan ya da giden seviliye en güzel hediyeyi yani,

        “Sevgililer günümü böyle kutlayabildiğim için seninki de çok mutlu geçecek sevgilim.”

        cümlesini vermiş olacaksınız…

        ******

        Siz de hayata, duyguya, insana dair fark edişlerinizi ve biriktirdiklerinizi benimle paylaşın…

        Ben de kendi hislerimden kalemime döküldüğü kadarıyla sizlere dokunabileyim

        byucel@haberturk.com

        Diğer Yazılar